-HAZIRIM.HAZIR MIYIM?-

70 3 0
                                    

                                                              

      

Küçük yaşta kocaman insanların yükleri sırtına binen kız çocuğu...Dua etmeyi bile kendine hak görmeyen,ağlamayı dahi unutan.Benliğini bulma savaşı içinde aldığı yaralar yüzünden yüzlerce binlerce belki de milyonlarca kez  dahi düşse de dizlerinin üstüne,her zaman ayağa kalkmayı başarmış ama aynı zamanda çokça kayıp vermiş zayıf ama gururlu kız çocuğu.

Bileklerime bakarak birkaç cümle karaladığım küçük defterin kapağını kapatıp yan tarafta duran komidinin üstüne usulca koydum.Derin bir nefes alıp yavaşça yataktan sıyrılarak ayağa kalktım.Alt kattaki banyoya inip aynadaki yüzüme baktım .Özellikle gözlerime odaklanıp "Gözlerinin içi yardım çığlığı atıyor "diyen arkadaşımın söylediklerini hatırladım.Bana bomboş gelen gözlerim ne anlatmaya çalışıyordu insanlara?Sadece ben mi kapatıyordum kulaklarımı yardım çığlıklarıma yoksa sadece duymasını yada görmesini istediğim kişilere karşı açık bir kapı mı bırakıyordum "kurtarın beni"dercesine.Kafamı sallayarak bu düşüncelerden kurtulmaya çalışıp avuç içlerime doldurduğum buz gibi suyu yüzüme çarpıp hazırlanmak için yatak odama geçtim.

Küçük ve cılız adımlarla dolabımın yanına gidip kapakları açtım ve boş gözlerle sadece insanın bedenini gizleyen fakat ruhunda işe yaramayan bez parçalarına boş gözlerle bakmaya başladım.

Beni gerçekten anlayan çok yakın bir arkadaşım üniversite proje ödevi için beni seçmişti.Evet.Benim bile henüz ne yaşadığımı idrak edemediğim hayatımı kısa filme çekmek istediğini söyleyerek dayanmıştı kapıma bundan bir iki gün önce.İlk başlarda kesin bir dille reddetsemde sonrasında söyledikleri ve birkaç günlük düşünme sonucunda "evet" demiştim.

"Kendine sürekli zarar verip günden güne daha da yok olmana sebep olan şey kendinle ve sana bunu yaşatanlarla yüzleşme gücünü henüz  bulamamış olman Saffan."deyip ardından ekleyerek"Bu hem kendinle hemde onlarla yüzleşip kendini,gerçek Saffanı bulmana yardımcı olacak."

Arkadaşımın bana bu söylediklerini bu karar verme sürecim boyunca düşünüp durup sürekli kendime kim olduğumu sordum.

Sahi kimdim ben?

Sürekli şiddet ve cezaya maruz kaldığı öz babasının eşine artık daha fazla şiddetde cezaya maruz kalmamak için yağ çeken her dediğini yapan Saffan mıydı gerçek olan ?

Yoksa artık bu şiddete ve cezaya dayanamayıp sosyal hizmetlere sığınıp kaldığı yere ait olduğunu hissetmek için devlete yağ çeken Saffan mı ?

Yahut öz annesiyle 16 yaşında tanışıp sosyal hizmetlerden çıktıktan sonra geldiği evde üvey babasının gözüne batmamak için didinen Saffan mı? 

Ya da  tarih tekerrürden ibarettir cümlesini kafasına vura vura öğrenip üvey babasının da sığdıramadığı evden güzel hayalleri için kaçtığı Ankara'da kendini bir gazinoda bulduktan sonra oturduğu masada bir kaç bardak daha fazla içmek için yanında oturduğu kişiye yağcılık yapan Saffan mı?

Sahi sen kimsin Saffan?


Simsiyah bana göre bez parçası insanlara göre giysi olan dolaptan yine en siyah alt ve üstü seçip geçirdikten sonra simsiyah saçlarımı at kuyruğu yapıp üst kata çıktım.Siyah giysilerime uygun siyah bir mont ve siyah ayakkabılarla hazırdım.Pencereden dışarı baktığımda gördüğüm yağmura inat şemsiyemi almadan arkadaşımın bana yolladığı adrese doğru gitmek üzere çıktım evden.

Kulaklıklarım takılı dünyanın gürültüsüne inat sakin bir müzik ve yağmur eşliğinde zaten evimede çok uzak olmayan adrese gelmiştim yürüyerek.

Kulaklıklarımı çıkarıp yağmur sesinin beni daha da içine çekmesine izin vererek önüne geldiğim apartmana bakmak için kaldırdığım kafamdan açığa çıkan yüzüme değen cılız yağmur damlaları eşliğinde düşüncelere daldım...

"Anne...Anne beni bırakma...Ben burada kalmak istemiyorum"Kollarım annemin omzundan ayrılırken zorla belki de uzun bir süre anne diyemeyeceğimi bilmeden haykırıyordum.

Annem beni bıraktıktan,bilmem kaç saat ağladıktan sonra anneannem ve teyzemlerin yardımıyla birazcık da olsa sakinleştirilmiştim.Bu arada onlarla da ilk defa karşılaşıyordum.Sonrasında aynı benim gibi annem tarafından terk edilmiş zihinsel engelli umut ile tanıştım.Bütün zihinleri geri bırakacak kadar zeki ama engelli hayatımın umuduyla.

Umut... Hayatımın bitiş ve başlangıç noktası...

Omzuma bir elin değdiğini hissetmemle kafamı sola doğru çevirip arkadaşımın "iyi misin" diye soran bakışlarıyla karşılaştım.Rüyadan uyanırcasına kafamı sağa sola sallayıp " dalmışım " dedim.Endişesini gizlemeye çalışan bir gülümsemeyle "hadi içeri girelim "diyen arkadaşımı sadece başımla onaylayarak apartmana dopru yönelen arkadaşımı takip ettim.Ritmik adımlarla merdiveni çıkmaya başladık .Kapının önüne gelince cebinden çıkardığı anahtarıyla kapıyı açtı ve "geç baklım "diyerek beni hole yönlendirdi.Uzun holde yürürken ahşap raflarda duran minik heykellere hayranca bakarken bir heykele gözüm takıldı.Bacaklarını karnına kadar çekmiş kafasını da dizlerine yaslamış minik heykelden gözümü alamıyordum bir türlü...

"Annem beni bıraktıktan ve Umut ile tanıştıktan dizlerimi karnıma kadar çekip düşünmeye başladım.Terk edilmenin verdiği acıyı vücudumumun ve iç organlarımın her yerinde hissederken bu şekilde bacaklarım karnıma çekili vaziyette kaç saat durduğumu hatırlamıyorfum.Kapının açılmasıyla kafamı gelen kişiye çevirip teyzemle buluşturdum gözlerimi.Yumuşacık kalbınin yansıdığı gözleiyle beni teselli ediyordu adeta.Odaya girip bana yöneldi ve ayaklarımın ucunda durdu.Hafifçe bana eğilip "Bir şeyler yemelisin "dedi ve omuzlarımdan tutup ayağa kaldırdı beni.Sonra Umut'a yönelip onu kucağına aldı ve neşeli bir sesle "hadi teyzeciğim yemek yiyelim "dedi ve bana hadi dercesine bakıp kapıya yöneldi.Tanımadığım ama ailem olduğu söylenen ilk günümdü ."

Gözlerimi heykelden yürüdüğüm hola çevirip cansız adımlarla  evin salon kısmına girip tekli koltuğa kendimi bıraktım.Arkamdan yetişen Serra koltuğa oturmadan "Bir şey içmek ister misin diye sordu ."Kahve olabilir "diye yanıtladım Serra'yı."Hemen geliyorum " diyen arkadaşımın arkasından bakmayı bırkıp etrafa göz gezdirirken oturduğum tekli koltuğa odaklanmış bir kamerayla karşılaştım.Ben kameranın neden burada olduğunu sorgulrken içimden arkadaşım odaya girip elinde kahve olan kupayı uzattı bana.Henüz anlatmaya hazır olduğuma tam olarak emin olmadığım şeylerin ağırlığıyla kaskatı kesilmiş bedenmi zor da olsa hareket ettirip aldım bana uzattığı kupayı.O da karşımdaki L şeklindeki koltuğa oturmuştu."Bu kamera neden var? " diye sordum."Anlatacağın şeyleri sonrasında izleyipsenin istemediğin kısımları çıkararak hazırlayacağım senaryoyu"dedi.Başımı aşağı yukarı sallayıp anladığımı belli ederek kahvemden bir yudum aldım.Boğazını temizleyerek dikkatimi ona vermemi istediğini belirten bir ses ile oturduğu koltukta doğruldu ve "Senin için biraz hatta çok zor olduğunu biliyorum.Anlatırken mola vermek istersen söylemen yeterli.Seni fazla zorlamak istemiyorum ama anlatmak sana da iyi gelecek "diyen arkadaşımı "Her gece yüzleştüğim şeylerle ilk defa gündüz hemde yüksek sözle yüzleşmek beni biraz korkutsa da iyi geleceğine eminim o yüzden beni düşünme sen "diyerek cesaretlendirdim .Asıl cesaretlendirmek istediğim kendim değilmişçesine.Kız arkadaşımın yüzünde acı bir gülümseme belirdi."Ahh hadi ama en azından sen ban böyle bakmamalısın.Biraz profesyonel ol lütfen nerde geleceğin pskiyatr adayı "diyerek ortamı yumuşattım."Peki peki "diyen arkadaşım ayağa kalkıp bana çevrili olan kamerayı aktif hale getirip her şeyden emin olduktan sonra yerine geri dönüp dik bir şekilde sordu "hazır mısın ?". Koltukta gerinip kendimden emin olmaya çalışan bir ses tonuyla yanıtladım onu "hazırım"...




SOBEWhere stories live. Discover now