-SESLİ ALINAN NEFESLER ARASINDA SESSİZCE BOĞULMALAR-

39 2 0
                                    

"Hazırım"cevabımdan sonra başlayan kronikleşmiş sancımı hissetmemle daha da doğruldum oturduğum koltukta.

"Şu hayatta en mutlu olduğun an hangisiydi?"diye sordu arkadaşım.Düşündüm biraz sonra

"Umut'la tanıştığım zamandı galiba ".

"Peki Umut ile ile ilgili ne düşünüyorsun yada o aklına geldiğinde nasıl hissediyorsun?"diye devam etti sorusuna Serra .

"Umut benim öz kardeşim değil biliyorsun.Ama Umut'la tanıştığım zaman bu saçma öz-üvey termlerinin değersizliğiyle yüzleştim tekrar.Umut tam olaram umuttu benim için.Annemin beni bırakıp gitmesiyle karanlığa gömülen dünyama bir perde arasında sızan ışık huzmesiydi. Terk  edildikten  hemen sonra benim gibi aynı kişi tarafından terkedilmiş bir çocuğa anne olmuştum.Fazla vakit almadı bırakıldığım yere adapte olmak.Umut'la güzel anılar biriktirmeye başlamıştım.Teyzemlerle de aram çok iyiydi .Ait hissediyordum.Nihayet bir yere ait.Anneme veremediğim bütün sevgimi Umut'a veriyordum.Yaşımı ve yaşadıklarımı unutup bana can olan bu çocuğu sonuna kadar koruyup kollama görevini üstlenmiştim.O güne kadar..

Umut ile birlikte oyun oynarken küçük odada oturma odasından gelen sesler çok umrumda değildi.Yetişkinler işte bağırıp çağırıyorlar her zamanki gibi deyip yanımdaki ufaklığa odaklanmıştım.Taki ikimizin de ismini duyuna kadar .Umut'u yavaşça minderin üstüne oturtup kapıya doğru yöneldim ve sesi duymama yetecek kadar araladım kapıyı.İki üç yıl olmuştu buraya geleli.On üç on dört yaşlarımın sonundaydım yanlış hatırlamıyorsam.Beraber yaşadığım aile bireylerinden ziyade Umut'a alışmıştım en çok.Hayatım onunla güzelleşmiş,bütün engellere meydan okuyan merhametiyle büyülenmiştim adeta.Her şey onunla anlamlı hale gelmişti.

"Umut'u annesine Saffan'ı babasına yollayalım sözüyle buz kesmiştim adeta .Kafamı çevirip dolu gözlerle dünyadan bihaber kardeşime baktım.Nefesim kesiliyor kalbim parçalara ayrılıyordu.Annem beni bıraktığında başlayan ve daha  yeni geçmeye başlayan krınikleşmiş sancılarım geri gelmeye başlamıştı.

Ben daha ne olduğunu dahi anlayamadan teyzemlerin sessiz hıçkırıkları ile valizlerimiz hazırlanmış gideceğimiz güne çoktan karar verilmişti.Ne kadar yalvarsamda teyzemlerin "Bize söz düşmez karar verildi"cümlesiyle ağlamalarım yerini buz gibi bir sessizliğe bırakmıştı.Öyle bir soğuktu bu sessizlik ...Yapabileceğim tek şey Umut'a sımsıkı sarılıp kokusunu kalbime kazımaktı.Elimde Umut'un sadece bir kazağı yanımda dayım Mersin'e giden otobüste nefesim kesilene kadar ağlama isteğim ve aynı zamanda bıcak gibi keskin kış gibi soğuk ölüm kadar yalnız bir sessizlikle boynum bükük kalbim kırık oturmaktı.

"Babanın yanına gitmeye neden bu kadar karşıydın?"

"Karşı olduğum şey babamın yanına gitmek değil Umut'u bırakmaktı."

"yalnız kalmaktan mı korkuyordun?"

"Hayır! Umut'u yalnız bırakmak korkutuyordu beni." dedim ve derin acı dolu bir nefes aldım.

"Peki Mersin'e vardığında neler yaşadın?" diye soran arkadaşıma 

"Her şeyin bittiğini zannederken asıl acıların şimdi başlayacağını bilmiyordum" diye yanıtladım

Bazen kötü sonlar daha kötü başlangıçların habercisidir...

SOBEWhere stories live. Discover now