-KÖTÜ SONDAN DAHA KÖTÜ BAŞLANGICA DOĞRU-

25 1 0
                                    


Mersin otogarında indikten sonra dayımın hÂ^l adresini hatırladığı babaannemlere doğru yola çıkmıştık.Çok değil yarım saat sonra oradaydık.Zilini çaldığımız  katlı müstakil  evin önünde kapının açılmasını beklerken ayak sesleri duyulur bir şekilde kapıya yaklaşmış ve kapı boğuk gıcırdamalar eşliğinde sonuna kadar açılmıştı.Karşımda duran 60lı yaşlarında babaannem olduğunu düşündüğüm kadın yumuşacık bir gülümsemeyle gözlerimin içine bakıyordu.Kollarını açıp hiç beklemediğim bir şekide bana öye bir sarıldı ki bir an boğuluyorum diye düşünmeden edemedim .Kokusu hala hafızamda.Tütün kolanyası ve kendi kokusunun muazzam karışımı hala gelir burnuma arada...

"sanırım babannen geleceğini biliyordu?"

"Tabii.Verilen kararın ardından babam aranmış haber verilmişti "

"Peki baban neredeydi?"

"Babam Arabistan'da çalışıyormuş.Babaannemi arayıp haber vermiş.

"peki baban evlenmiş mi?"

"Evet.Hatta üvey annemi arayıp beni Mersin'den almasını söylemiş"

"Farklı bir şehirde mi yaşıyorlarmış?"

"Evet.Hatay'da yaşıyormuş ailesiyle."diye cevabımı verdikten sonra yerimde haraketlenip mızmızlanmaya başladım.

"Ne bu böyle röpörtaj gibi Serra sanki bilmiyorsun bunları " dedim hoşnutsuz bir ses tonuyla.

"Bu şekilde yeniden öğreniyormuşcasına sormam gerekiyor .Bir yabancıya kendini a.mak her zaman daha kolaydır.Beni bir yabancı gibi düşünüp yanıtlaman gerekiyor ki duygularında ve hissettiklerinde dürüst olabilesin."

"Peki.Sen öyle diyorsan vardır bir bildiğin "diyerek geri adım attım hemen.Çünkü Serra'ya karşı kazanmam asla mümkün değildi.

"Ara verelim mi?" diyen Serra'nın cümlesine nokta koymasın gerek kalmadan balkona atmıştım hemen kendimi.Bu haraketime karşı Serra'nın kahkahalarını duyuyordum içeriden.Masanın üstünde duran sigara paketinden bir tane çıkarıp dudaklarımın arasına yerleştirdim.Sigaryı tutuşturduktan sonra sigara dumanının havada süzülüşünü izlerken omuzlarıma bir şeyin bırakıldığını hissettim.Kızgın bir anne edasıyla Serra isyan etti .

"Sonra hasta oldum diye bana ağlıyorsun Saffan "derken çattığı kaşlara gülümsemeden edemedim." O da benim gibi bir sigara tutuşturduktan sonra kollarından birini vücuduna sarıp caddeyi izlemeye başladı.İki yada üç dakika sessiliğin sonunda Serra hem üzgün hem mutlu henüz nasıl tasvir edebileceğimi bilmediğim bir ses tonuyla "Tanıştığımız günü hatırlıyor musun?" diye sordu.

"Nasıl unutabilirim ki?" dedim.

...

Dört duvara bakarken daha da gömülüyordum yalnızlığıma.Ankara'nın ayazını engelemeyi başaramayan duvarlar üstüme üstüme gelirken içimdeki sesle asıl düşmanım olan kendimle savaşıyordum.Bir yanım sefilce hayatta kalmayı isterken diğer yanımın daha fazla dermanı kalmamıştı.Avucumun içindeki ilaçlara uzun uzun bakarken geçen zamanın farkında değildim.Hıçkıra hıçkıra ağlayıp "En çok benim hakkım yaşamak"diye haykırmak isterken haykıra haykıra susuyordum.İç-içme.Öl-yaşa.Dayan-pes et.İç sesimin zıtlıklarla dolu gürültüsü sonucunda avucumdaki ilaçları ağzıma atıp yutkundum.Bir süre sonra oturduğum koltuk dönme dolap gibi dönmeye başlayınca anladım içtiğim ilaçların etki etmeye başladığını.Bakış açım git gide bulanıklaşıyordu.Yavaş yavaşbaşlayan  bilinç kaybına kulaklarımın uğuldaması eşlik ediyordu .Bir süre cenazeme kimlerin geleceğini düşündüm.Sonra bir ses duydum ve dedim ki "Normalde beyaz ışık"derler diyerek azraille dalga geçtim.Hafifçe sarsıldığımı hatırlıyorum.Sonrası zifiri karanlık ve muazzam bir boşluk.Bir yerden bir yere taşındığımı hissettim.Tepki vermeyi bırak gözlerimi dahi açamıyordum .Sonra adımı duymaya başladım belli belirsiz.Gözüme bir ışık daldı aniden sonra diğer gözüme.Sonrası tekrar bilinç kaybı.Ağzıma bir boru sokulduğunu hatırlıyorum öğürmeler eşliğinde.Ben öğürdükçe göz yaşlarımda eşlik ediyordu bana.Bir ses duyuyordum belli belirsiz.Ve sırtmının sıvazlandığını hissediyordum.

"Geçti.Biraz daha dayan.Az kaldı"diye tekrarlıyordu sırtımız sıvazlayan kişi.Bilincim geri geliyorfu yavaş yava ve bilincimi kazandıkça anlamıştım midemin yıkandığını.Midemin yıkanma işlemi sona yaklaştıkca bilincimi tamamen kazanmya başlamıştım."iyisin artık.Geçti"dedi kime ait olduğunu bilmediğim ses ve bu teselli edici kelimeler eşliğinde ağzımdaki boru tamamen çıkarılmıştı.Kendime tam anlamıyla gelmemle acil serviste olduğumu anladım.Beni teselli eden sesin sahibi görmek için kafamı sola çevirince Serra'yı gördüm.Ben ona bakarken o yaklaşık dört hafta önce parçaladığım bileğime bakıyordu.Ve gözleri dolu doluydu.Acımıyordu ama.Anlıyor gibiydi sanki .Attığım her derin yırtığın sebebini anlıyor gibiydi ve ben bu bakışı görmeyeli çok uzun zaman olmuştu.Odaya alınırken bile eşlik etti bana .Kluma serum takılırken;

"Zor zamanlar geçiriyor gibisin"dedi gülümseyerek ve hastanede kaldığım dört gün neredeyse hiç ayrılmamıştı.Hastanedeki son gecemde sessizce yanıma gelip;

"Arkadaş olalım mı?" diye sorup telefonunu uzatmıştı bana.

...

"Dört yıl oldu değil mi?"

"Sanırım"diyerek yanıtladı beni ve biten sirasanın izmaritini küllüğe bırakıp;

"Hadi içeri girelim biraz daha durursak üşüteceksin" deyip içeri girdi. Arkasından gülümseyerek izmariti küllüğe bırakıp bende girdim içeri. 

Biraz önceki gibi yerlerimizi aldıktan sonra ;

"Devam edelim mi "diye sordu. Bende "Evet" diye yanıtladım onu.

"Babaannende ne kadar süre kaldın?"

"Dayım o gün bir saat bile durmadan beni bırakıp gitti.Çöp torbasını atıp işe yetişmeye çalıian birinin acelesi vardı üstünde.Dayım gider gitmez tekrar terk edildiğim gerçeği bir tokat gibi vurdu yüzüme ve bende bu tokatın bende ve kalbimde bıraktığı acıyla hüngür hüngür ağlamaya başladım.O esnada beni görmek için gelen halam ve kuzenlerim ne yaptılarsa susturamadılar beni.Teslliler aksine daha da yalnız hissettiriyordu bana  ve onlarda böyle olmayacağını anlayıp kendi halime bıraktılar beni."

"İlk gece nasıldı?"

"İlk gece ağlamaktan yorugun düşene kadar dokunmadılar bana.Sonra küçük odaya yatak hazırladı babaannem."Geç yat kızım dinlen biraz ."diyerek yalnız bıraktı beni odada.Babaannem odadadn çıkar çıkmaz çantamdan Umut'un kazağını çıkarıp girdim yatağa.Kokusunu içime çekip sarıldım.Ağlamak istedim ama ağlayamadım.Gözlerimin dermanı yoktu.Sonrası karanlık.Yenik düştüm saatlerce ağlamanın verdiği yorgunluğa."

"Sonra ne oldu peki?"

"İki-ün gün böyle devam edince ben elimden aldı babaannem Umut'un kazağını""Kendini toparlamassan vermem"dedi.Ceza zannederdim o zamanlar babaannemin bu yaptığını.Değilmiş ama anladım büyüyünce "deyip soluklandım.

"Peki babaannenin yanında kaldığın süre boyunca nasıl hissettin?

"

"Çok iyi hissediyordum.Yaşıtım olan kuzenim yanımfan ayrılmıyordu hiç.Babaannem ,halamlar Umut'u unutmam için her şeyi yapıyorlardı.Ama geceleri mutlu hissettiğim için kendimi suçluyordum.Umut'a ihanet ediyormuşum gibi hissediyordum.O nasıl ?İyi mi?Benim gibi biraz da olsa mutluluğu buldu ?Bu sorularla geçirdim her gecemi.Ama babaannemlere karşı minnet duygusuyla dolup taşmadan edemiyordum.Çok iyi bakmışlardı bana üvey annrm beni götürmeye gelene kadar."

"Sonra peki?"

"Babamın eşinin beni almaya geleceği gün sonunda gelmişti .O kadar heyecanlıydım ki kapı çaldığında açmak için ilk yerinden fırlayan bendim.Kapıyı açıp "Hoşgeldin anne"dedim ve bu dediğime ben bile şaşırdım .Ama sonunda birine anne diye hitap etme şansını verdiği için Allah'a teşekkür etmiştim içimden .Çocukluk aklı işte."

"Peki sonra Saffan ?"Ne oldu o eve gittiğinde?

"Sonum oldu"...





Вы достигли последнюю опубликованную часть.

⏰ Недавно обновлено: Dec 29, 2023 ⏰

Добавте эту историю в библиотеку и получите уведомление, когда следующия часть будет доступна!

SOBEМесто, где живут истории. Откройте их для себя