12. Bölüm

4.7K 171 3
                                    

Geldiğimizden beri Ayça ile sarılarak oturuyorduk. Kendimden çok Ayça'ya üzülüyordum. Tüm hayatı dağılmıştı. Üniversiteyi bitirmesine bir sene kalmıştı. Okulunu bırakıp benimle gelmişti.

Ayça'ya baktım. Uyumuştu. Onu yatağa düzgünce yatırıp üzerini örttüm. Evden çıkıp biraz kafa dinlemek için salıncağa doğru gittim.

Salıncağa oturup tüm karanlığı izlemeye başladım. "Anne..." Hâlâ anlam veremiyordum. Her şey bir anda olup bitmişti. Dün olan annem, bugün yoktu.

"Tahmin etmiştim buraya geleceğini." Pusat arkadan gelip yere oturdu. Bende salıncaktan inip yanına oturdum.

"Ağla. Bu sefer izin veriyorum." Yüzüne baktım. "Kendini sıkıyorsun, yapma." Yutkundum. "İçine atma. Kır, dök, bağır, ağla. Ama kendini tutma."

Gözlerim doldu. "Pusat..." Kolunu omzuma attı. "Annem yok." Yavaş yavaş gözlerimden yaşlar akmaya başladı. "Buraya gelmeden önce hiçbir şey böyle değildi. Çok mutluyduk." Hıçkırdım. "Pusat benim artık annem yok."

Beni kendine çekti. Kafamı göğsüne yaslayıp sesli bir şekilde ağlamaya başladım. "Pusat, benim kimsem kalmadı." Saçlarımı okşadı. "PUSAT ÇOK YALNIZ KALDIM." Elleri saçlarımda gezindi.

"Ben varım." Gerçekten var mıydı peki? "Pusat ben ne yapacağım? Ayça ne olacak? O çok genç." Beni kendinden uzaklaştırıp yüzüme baktı.

"Halledeceğiz, atlatacaksın. Belki bir günde, belki bir ayda veya bir yılda. Sen gördüğüm en güçlü kadınsın."

Gülümsedi. "Sana o kadar şey söyledim gitmen için. Vazgeçmedin. Başına gelmeyen kalmadı ama hayatına devam ettin."

Yüzüme yapışan saçlarımı arkaya itti. "O yaşadığın kötü şeyler bak hayatına yeni kişiler kattı." Elinin tersiyle yüzümü okşadı.

"Sen fark etmesen bile yaşadığın kötü şeyler seni büyütüyor Ceylan." Yüzüne baktım. O an fark ettim ki birbirimize gereğinden fazla yakındık.

İlk defa Pusat'a bu kadar yakındım. "Ben artık büyümek istemiyorum, Pusat." Ellerimi yüzüme kapattım. "Ayça'ya çok üzülüyorum." Güldü. "Sen neden böylesin? Kendinden çok başkalarını düşünme Ceylan."

Sadece ona baktım. "O benim kardeşim. O benim önceliğim." Saçlarımı kulağımın arkasına attım. "Amına koyayım sen nasıl bir kadınsın ya? Lan buradan gitmeden önce insanların hasta olma ihtimalini düşünüp Tuna'yı çağırmadın."

Bir şey demedim önce. "Elimde olan bir şey değil. Bir şeyin ihtimallerini düşünmeden hareket edemiyorum."

Yüzümü sildim. "Ayça ne olacak?" Anlamsızca gözleri yüzümde gezindi. "Seninle birlikte büyüyecek, öğrenecek." Bu kadar ağlama yeterliydi.

Ayağa kalktım. Pusat'ta benimle birlikte ayaklandı. "Bir şeye ihtiyacın olursa araman yeter." Hafif gülümsedim. "Teşekkür ederim." O da gülümsedi. "Etme, gerek yok."

Üstümü başımı düzelttim. Toparlanmam gerekiyordu.

Ben yavaşça eve doğru yürürken Pusat'ta arkamdan geliyordu. "Ben giderim sen zahmet etme." Sigara paketinden yine sigarasını çıkardı. "Gidemezsin demedim ki."

Yürümeye devam ettim. Arkamdaki sigara kokusu arttı. Burnumu kapattım. "İlerde içer misin şunu?" Güldü. "Alışırsın zamanla." Sinirle yüzüne baktım. "Senin yüzünden pasif içici olmak istemiyorum." Daha çok güldü.

"Sevmiyor musun kokusunu?" Elim burnumda yüzüne baktım. "Sence seviyor muyum?"

Nasıl yapmıştı bilmiyordum ama kafamı dağıtmayı başarmıştı.

Köy Hayatı Mı?Donde viven las historias. Descúbrelo ahora