36. Bölüm

2K 102 2
                                    

Babaannemin delici bakışları koltukta oturanların üzerinde dolanıyordu. Koltukta ise Poyraz, Sedat, Murat, Aziz ve Pusat oturuyordu. Dev cüsseleri yüzünden iyice sıkışmışlardı. "Ha ben bu uşağu nerden taniyirum?" Gözler Sedat'a döndü.

"B-bende Rizeliyim." Babaannemden korkusundan kekeliyordu. "Neresundan?" Anneannemde heyecanlanmıştı. "Yakın buraya. Aşağı mahallede yaşıyor bizimkiler." Komşu çıkmıştık. Ortamın gerginliği dağılmıştı. Çok sessiz olmuştu bir anda odanın içi. Fakat herkes birileriyle bakışıyordu. 

Ayça ve Aziz ise bu bakışmayı hiç saklamıyorlardı. Ayça'yı dürtünce kafasını yere eğip halının desenlerini incelemeye başladı. Aynı şekilde Maria ve Murat'ta bakışıyorlardı. Hatta onlar sadece bakışmıyor, birbirlerine gülümsüyorlardı. Bende kafamı Pusat'a çevirip ona baktım. Bana göz kırpınca ona göz devirip önüme döndüm. 

Madem hayatının zehir olmasını istiyordu. Bende bunu zevkle yapacaktım. Fakat yüreğim buna ne kadar izin verirdi bilmiyordum. Hayat benim gibi salaklar için cehennemdi.

Bu derin sessizliği ise kapının sesi bitirmişti. Hızlıca kalkıp kapıya gittim. "Civan?" Gülümseyip içeriye geçti. Arkasından tekrar içeriye döndüm.

Tüm gözler bize dönünce babaannem korktuğum cümleleri kurdu. "Çok yakuştunuz yan yana!" Kaşlarım çatıldı. "Babaanne!" Gözlerim kısa bir saniyeliğine Pusat'a döndü. Bacağını sallıyordu ve sanırım biraz sinirliydi. 

"Ne dedum?" Anneannem, babaannemi dürtüp bana baktı. "Şaka ettu." Civan ise hiç şikayetçi değildi. "Gençler hayde siz azucuk gezun. Civan gezdursun sizi." Anneannemin yaratıcı fikri sayesinde gergin ortamı biraz olsun uçurmuştuk.

"Gezdirurum tabi." Civan bana döndü. "Geleceksun değil mu?" Zorla gülümsedim. "Geleceğim." Pusat aniden ayaklandı. Tüm gözler ona dönerken dikkat çekmemesi için Poyraz'da kalktı. "Geç olmadan gidelim bari." Pusat'ı kolundan tutup götürdü. Pusat ise uzaklaşana kadar gözlerini Civan'dan ayırmamıştı.

🌺

Civan'ın otobüsünün içindeydik. Ormanlık yolların arasında piknik yapmak için güzel yerlere ilerliyorduk. "ÇÜNKÜ SEN ÇÖLÜME YAĞMUR OLDUN!" Fırat'ın aniden söylediği şarkıyla ona döndüm. "Yediğin dayak sana yetmedi herhalde." Gülüp ağzına fermuar çekermiş gibi yaptı. 

"Civan şarkı açsana ya." Ayça'nın elinde tuttuğu telefona döndüm. "Telefon oynamaya mı geldin?" Hemen telefonu kendine çekti. "Arkadaşımla konuşuyordum." Arkadan gelen gülme sesini duymazdan geldim. "O arkadaşına söyle, rahat bıraksın seni." Kiminle konuştuğunu gayet iyi biliyordum ve o kişiye sırf laf çarpıtmak için bu cümleyi kurmuştum.

Ayça yutkunup telefonu tekrar çantasına koydu. "Ceylan?" Poyraz'ın meraklı sesi bana ulaştı. "Poyraz?" Arkama dönüp ona baktım. "Buralarda bekar, güzel kadınlar var mı?" Didem sinirle arkasına döndü.

"Affedersiniz ama buraya evlenmek için mi geldiniz?" Poyraz'ın gözleri eğleniyormuşçasına kısıldı. "Didem'di değil mi?" Didem hafifçe kafasını salladı. Poyraz ise havalı bir şekilde kısacık saçlarını geriye itti. "Yakışıklı ve genç bir adamım. Kısmetin nereden geleceği belli olmaz."

Didem sinirli ve yapmacık bir gülümseme gönderdi. "Doğru." Didem tekrar önüne dönse de Poyraz uzun bir süre daha ona bakmaya devam etti. 

Gözlerim kısa bir süreliğine Maria ve Murat'a dönmüştü. Murat kafasını arka koltuğa uzatmış, Maria ile konuşuyordu ve Maria fazla mutlu görünüyordu. Bu mutluluğu ise Sedat bölmüştü. 

Murat'ın kafasına gözleri kapalı bir şekilde vurdu. "Otur lan şuraya! Bir uyutmadın amına koyayım." Ettiği küfürden sonra ortam tamamen sessizleşmişti. Tek gözünü açıp etrafa baktı. Herkes ona bakıyordu. "Ağzımdan kaçtı." Sonra Pusat'a döndü. "Pardon komutanım." Hiçbir şey olmamış gibi tekrar gözlerini kapattı.

Köy Hayatı Mı?Where stories live. Discover now