XX FİNAL

817 45 141
                                    

Cehennem (Stajyer) Haftasında tanıştığım stajyerimi görmeye sonsuza kadar mahkum edildiğimi biliyor musunuz?

Kyungsoo'yu hatırlıyorum. Stajyer haftasında peşimden ayrılmayan salaktı. Benim arkadaşım olduğunu düşünüyor ama yanılıyor. O benim arkadaşım değil. O benim düşmanım.

Elbette onlar kadar büyük düşmanım değil ama yine de onu bir düşman olarak sınıflandırmayı uygun buluyorum.  Namjoon'a benim hakkımda yazdığı yalanları çok net hatırlıyorum. Bana duygusuz ve bencil dedi. Bana deli dedi.

Kyungsoo ve Doktor Min'e sabırsızlıkla "Ben deli değilim." diyordum. Her ikisi de beni dikkatle inceliyordu, kalemleri tedavi emrimin devamına imza atmaya hazırdı.

Elbette yalan söylüyordum. Deli olduğumu biliyorum. Deli olduğum için kardeşimi mahvettim. Ama burada olmak istemiyorum, bu yüzden Doktor Min ve Kyungsoo'yu aklımın yerinde olduğuna ve taburcu edilmem gerektiğine ikna etmem gerekiyordu.  Topluma salınacak kadar iyi olduğuma ikisini de ikna etmem gerekiyordu.

Bu asla gerçekleşmeyecek, biliyorum, ancak umut fakirin ekmeği işte.

"Deli olduğunu düşünmüyor musun?"  Doktor Min tekrarladı. Doktor Min'i sevmiyorum. Onu hiç sevmiyorum. Hatta ondan nefret ediyorum. Zihnimi okumada Namjoon'dan bile daha iyi ve bu beni korkutuyor. Gözlerimin içine bakıp beni onunla konuşmaya ve ona duygularımı anlatmaya zorluyor. Bu yüzden onunla tanıştığımdan beri iki duvar daha inşa etmek zorunda kaldım.  Bu kadın insan değil, şeytanın ta kendisi.

Onun ifadesine katılarak başımı salladım.

"Yani Soobin'i incittiğinde aklı başında mıydın?" 

Bu ne biçim bir soru? Bunu birine kim sorar? Siktir. Bu yüzden şeytan diyorum.  Artık ondan Doktor Min olarak bahsetmek istemiyorum. Onun adı artık Doktor Şeytan.

Sorusuna cevap vermedim. Mahvettiğin kardeşimi düşünürken göğsümün sıkıştığını hissettim. Soobin hakkında düşünmemenin yollarını bulmak için çok zaman harcamıştım ama Doktor Şeytan beni her gördüğünde bu konuyu açıyordu.

"Taehyung?" Doktor Şeytan baskı yaptı.

"Bilmiyorum!" Savunma amaçlı konuştum. Dürüst olmak gerekirse Soobin'i incittiğimi bile hatırlamıyorum, bu yüzden aklımın yerinde olup olmadığını bilmemin hiçbir yolu yoktu.

Doktor Şeytan beni dikkatle izliyordu bu yüzden mimiklerimi kontrol ediyordum. Soobin'i düşünmenin bana ne kadar acı verdiğini görmesine izin veremezdim. "Yani deli olduğunu düşünmüyorsun, öyle mi Taehyung?"

"Delilik çok güçlü bir kelime." diye umursamaz bir şekilde itiraz ettim ve tırnaklarımı inceledim. Umursamaz davranmak ördüğüm duvarlardan biri.  Çok etkilidir. Umursamaz ve kontrollü olduğum izlenimini vermem gerekiyor.  Kontrolü elinde tutmak deliliğin tam tersidir. Yani deli değilim çünkü kontrollüyüm.

Doktor Şeytan şaşırmış görünüyordu.  "Ben senin laflarını kullanıyorum Taehyung." dedi. "Bana deli olmadığını söyleyerek kelimeyi ilk kullanan sen oldun. Ben senin deli olduğunu düşünmüyorum. Sadece hastasın."

'Hasta' kelimesi karşısında umursamaz duvarım biraz zayıfladı. Namjoon sık sık beni hasta olduğuma ikna etmeye çalışırdı. Jungkook da aynı şeyi yapmaya çalıştı. Hasta değilim.

Hastalık zayıflığı, zayıflık ise bu sırları taşımaya hazır olmadığımı gösterir.  Yoongi yanılıyor; Ben sır tutmak için zavallı ve zayıf bir seçim değilim. Sırları yıllarca güvende tuttum. Bundan daha iyi bir iş yapabilecek başka birini görmek isterdim, ama öyle biri yok. Sır taşıyan çoğu kişinin ömrü altı aydır ama ben öyle değilim.

selenophileWhere stories live. Discover now