KIY NİKÂHI (Sezon Finali)

13 0 0
                                    

Maskeni çıkar Mürai,
Mesken eyleme mutluluğu kendine,
Öyle olmadığını ikimizde biliyoruz,
Kandırma beni Mürai,
Sana değil sana kırgınım.

Cem Adrian:Ben seni çok sevdim.

Efsun'un gidişinin ardından tüm enerjim çekilmiş bir şekilde şark salonuna döndüm. Ablam ve Didem bakışlarını bana çevirdi. Ablam yanıma gelip kulağıma yanaştı;"Sen iyi misin? Rengin solmuş. Ne oldu?" Ablama dönüp baktım. Saniyeler sürdü göz göze bakışmamız sonra ise Didem ablamı da beni de mutfağa yöneltti. Üçümüzde mutfağa girdiğimiz an Didem elimden tutup beni masanın içinde bulunan sandalyeyi çekip beni o sandalyeye oturttu. "Bembeyaz olmuşsun ne dedi sana?"

"Bir şey demedi,boş ver. Yemek yapalım." Didem önüme çöküp konuştu. "Bak dürüst ol,rengin gitmiş. Ne dedi sana Efsun?" Ayağa kalktım ve sesime engel olamadım. "Bir şey olmadı diyorum değil mi?(!) Olmadı ne zorluyorsun hâlâ sen?" Hızlıca ayrıldım oradan. Didem arkamdan geliyordu. Ablam ise yanımdaydı. "Welat kalk gidelim. Gezelim biraz." Welat bana anlamsız bakışlar atarken ben hızlıca odaya girip peçeyi taktım ve çıktım ancak ablam önümü kesmişti. "Ne oluyor sana Dılba? İyi misin sen? Bağırmak nedir ya? Bizde senin iyiliğini istiyoruz. Yaptığına bak."

"Abla babamı ara biletimi kessin,istemeyin iyiliğimi falan." Hızlıca çıktım ve gittim. "Welat nerede?"Didem hızla cevap verdi."Çıktı seni bekliyor. Dışarıda." Kırılmıştı. Umurumda değil. Koşar adımlarla çıktım dışarı. Arabaya bindim hızla. "Gidelim." Welat dediğimi yaparak önceden ısıttığı motoru çalıştırdı. İki,üç dakika sonra ise Beyaz Konak'tan uzaklaştık. Welat bana soru yöneltti."Çi bû? Tu çima hirsaxe anî?"

"Tiştek tîne. Westiyam Welat,ez zehf westiyam. Dinya xayîn, miruw xayîn. Westiyam." Kafamı cama yasladım. Sustum. Gözlerimi kapattım. Daha sonra yine soru geldi? "Em kuderê diçin?"

"Tu kîjan erd dixwazi ew der."

"Tamam." Elimi teyibe uzattım. Bir radyoya çevirdim bulunan düğmeyi. Şarkının sözleri anlam buluyordu bende. Eskiden öylesine dinlediğim o şarkı şimdi öylesine olmaktan çıkmıştı.

Sersinga min rabû,
Bu azadiyê firiya çû,
Bu kevokek spî,
Bu aşîtîyê firiya çû.
Axê xeber ne da,
Kesek niza ku da çû?

Az sonra geldiğimiz yer bir tren durağıydı. Arabayı park edip indik. Welat'la çok yakınız biz. Acayip. Kardeşim gibi ama tabii geçmişte yaşanan olaylar bir buz gibi kaldı aramızda. Oturduk bir banka. Gidenleri izledik tek tek. Bir çift değdi gözüme. Erkek olan ağlıyordu. Kız da aynı şekilde mavi gözlerinden akıtıyordu yaşları. Çocuk kızın elini bile tutamıyordu. Uzaktan veda ediyordu. Ne kadar da zordu.

Yakında olup dokunamamak,uzakta olup sesini duyamamak,simasını unutmak. Yanındayken bile o eşgale bakmanın suç sayılması.

Tren gidiyordu,kalkmıştı. Adam trenin peşinden koşuyordu sevdiği kıza yetişti. Kız ise peçeyi açıp dudaklarını yanaklarından geçirebilmişti. Değmişti. Adam en son diz çökmüştü. Kızın peçesini koparmıştı. Çökmüş sıkı sıkı elinde tutuyordu. "Ax dinya ax. Tu çima ew kas zalimi?" Acı dolu ses çıktı Welat'tan. Güldüm. "Sen kavuşuyorsun sevdiğine,olan adama oldu."

"Sen Dılba. Aklından Siyabent geçiyor ben bunu bilmez miyim?" Dolu gözlerim daha da doldu. Sildim. "Gitti ama Welat. Nişan akşamı. Nişan akşamı öptü beni. Bir tek orada kokusunu aldım. Orada o holde kaldı kokusu. Canım nasıl acıyor bir bilsen, nasıl kör ateşe döndü bu yüreğim bir görsen." Kafamı Welat'ın omzuna yasladım. Peçenin altından ağladım. Adam hâlâ oradaydı. Kalktı. Tren rayına yattı. İnsanlar birden bağırmaya başladı. "Stop! Stop!" Tren adama hızla yaklaşırken hemen adamın yanına koşup geri çektim. "Sen iyi misin?"

"Çû.Kevok a min çû!" Adam hızla yere çöküp bağırdı."Banu! Ware!Banu!" Welat yanımıza geldi. Polisler etrafımızda toplanmış adamı alıyorlardı. İntiharın cezası vardı burada. Ölüm. Ölümü ölümle cezalandırıyorlardı. Saçma. "Stop! Wait! Please wait! İ'm Nesrin Dılba Naran!" Polisler aşiretten olduğumu duyunca geri çekildiler. "Rabe!" Welat adama bağırdı. "Herın!" Polisler hızla gitti. Bizde adamı alıp oturttuk. "Water! Av! " Kadınlardan biri hızla yanımıza gelerek başı önünde şu verdi. "Av dixwazi?" Dedim. Başını salladı. "Hılde." Aldı. "Nave te çiye?"

"Ferman Fahrasi." Ardından Welat konuştu? "Derdê te çı bu?(!)"
"Ew jın yarê min bu! Malbatê wê zerar bide ji Banu!"

"Ew jin xelkê ki ye?"

"Arabistan."

"Were." Hızla Siyabent'i aradım. "Ne yapıyorsun?"

"Siyabent'i arıyorum." Welat hızla bana çevirdi bakışlarını."Ne dedin sen? Ne?"
"Anlamıyorsun Welat! Adam iyi değil. Bize şuan en iyi Siya yardın eder." Siya. Ağzıma edeyim ben. Telefonum cevaplandı. "Siya! Siyabent yani. Neredesin?"

"Siya dedin. Bana Siya dedin."
"Ağız alışkanlığı.Neredesin dedim!" Sert çıkmıştım. "Şiraz'dan çıktım." Gel.

"Anladım. Gelebilir misin?" Kısılan sesimi yükseltemedim. "Nereye? Kirman'da mısınız?"

"Beli."

"Ez derhal werim." Tebessüm oluştu yüzümde. "Tamam."

"Nesî?"

"Nesrin dedin sanırım, adım Dilba." Nesrin. İlk ismimdi ama samimi olduklarım hariç pek kişi kullanmadı. "Ben seni çok sevdim." Kapattım. Bende seni çok sevdim.

"Ferman tu Tırkî dızani?"

"Na."

"Ferman indi pısmama mın hat. Em tewayi dıçın mala me."

"Mala xwe dıçın,mala we nine ew der."

"Ferman derd neke bra." Ferman sessiz kaldı. "Mala we ki deriya?"

"Şiraz." Ferman konuştu.

"Nabe." Biz ise Welat ile bıkmıştık. Bizim evimize Şiraz'a götürmeyi teklif ettik,ısrarla kabul etmedi. Kabul ettik. Siyabent aramıştı. Açtım. "Neredesiniz?"
"Tren altında."
"İniş yapıyorum bekleyin." Siyabent'in kalıbı göründü merdivenlerden inerken. Yanımıza geldi. Başımı yere eğdim. "Kaldır kafanı." Kaldırmadım. Utançtan değildi. Yüzüne bakmak istemiyordum. "Welat rojbaş. Te ra ji Ferman." Ferman başını salladı selama karşılık olarak. "Siz tanışıyor musunuz?"

"Ferman'ın burada sevdasını bilmeyen mi kaldı,tanımayacak kim sanki?"

"Çi bû Ferman,disa çavên te reşda baran dıbare. Disa çû Keça Erep." Welat ve ikimiz birbirimize şok içinde bakarken onlar konuşuyorlardı. "Dılba tu min ra were, Ferman u Welat hevdu biçin."

"Ez Welat, hevdu biçin, Welat ü min diçin hun hevdu diçin." Siyabent elimi sıkı sıkıya tuttu. "Sözümü dinle bir kere sözümü!"

"Min berde! Ez tera got min berde!"Beni arabaya bindirdi ve sürdü. "Siya tu hete dikê! Mın berde!"

"Ne hatası yapıyorum Nesî! Ne hatası! Söylesene. Herkese aslan ben önünde miyavlıyorum! Bu mu hata! Tamam annen beni zalim biliyor, baban yeğenini çapkın sanıyor! Ama değilim! Anla değilim!" Arabayı durdurdu ve biz ıssız bir yolun ortasında kaldık. "Nişanlısın! Evleniyorsun! Hâlâ benim peşimdesin! Ne yapayım şey mi diyeyim mesela;

"Ay Siyabent,yârim dur ben kuma gelirim." Bunu dememi mi bekliyorsun! Siyabent uzak dur benden!"

"Kaçır beni demeni bekliyorum,kaçır kıy nikâhı! Demeni bekliyorum!"

Hello bebişlerimm! BA(RÜZGAR) SEZON FINALI ÖZEL yayımda! Okuyun,keyifle,zevkle okumalar dilerim! Yorumlarınızı bekliyorum hayatımlar beddualarınızı değill:)))

OY VERMEYİ YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 11 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BA (RÜZGAR)Where stories live. Discover now