Bölüm 1: Siyah Sis

16.5K 901 3K
                                    


*okumaya geçmeden önce, bu kitabın Varislerin Oyunu'ndan yaklaşık altı yıl sonrasında geçtiğini hatırlatmak isterim. VO'da okuduğunuz karakterler hatırladığınızdan daha farklı gelebilir çünkü büyüdüler :)

BÖLÜM 1

▪──── ⚔ ────▪

SİYAH SİS

Nehrin bir kenarında durup Thoris Krallığının sınırlarına uzanan taş köprüye ilk adımımı atmaya hazırlandım. Nehrin soğuk suyu ve kıvrak hareketleri atlarımızı endişelendirmişti çoktan. Onları sakinleştirebilmek için usulca fısıldadım. ''Sakin ol, Zane,'' dedim yelesini nazikçe okşayarak. Onu, sırf Zaiden'ı sinir edebilmek için böyle adlandırmıştım. Zaiden'ın bir kısaltması olarak Zane diyordum ve oldukça başarılı olmuştu. Ne zaman atıma ismiyle seslensem, Zaiden gözlerini deviriyordu.

''Etrafından dolaşsak olmaz mıydı?'' diye söylendi.

''Yolumuz uzardı.'' İnce su tabakasıyla kaplı, koyu renkli dengesiz köprüye bir göz attım. Bizi ıslanmadan karşıya geçirse bile atların kaymaması neredeyse imkânsızdı. İlk adımımı atarken Zane'e tutunsam da tedirgin olmuştum.

''Bekle ben önden geçeyim,'' dedi Zaiden bıkkın bir ses tonuyla. Cevabımı beklemeden Kasırga'nın dizginlerini serbest bıraktı.

''Lüzum yok,'' diyerek anında Zane'i suya adım atması için yönlendirdim. Kâhini bulmak için çıktığımız bu yolda, Wisteria'nın en kuzeyine giderek ihbar aldığımız köye ulaşmanın tek yolu bu nehirden geçmekti. Atım, suya adım attı. Suyun o kadar da soğuk olmadığını belirtircesine başını bir sağa bir sola devirdi. Su, gövdesinin yarısına kadar geliyordu. Başı tamamen yukarıdaydı ve nehrin geri kalanının derinliğine bakılırsa güvenle ilerleyebilirdi.

''Bak,'' dedim bilmiş bir sırıtışla Zaiden'a dönerek. ''Çözümü buldum.''

Nehrin ötesindeki kör edici siyah bir bulut gibi yeryüzüne çöken sise baktım. Zane'e tutuna tutuna taşların üzerinde ilerlerken bu yolculuğun artık eskisi kadar neşeli olmadığının farkına vardım. Wisteria, artık çok daha karanlık bir yerdi. Doğu Wisteria neredeyse tamamen Euria Vaseva'nın kontrolü altına girmişti. Kraliçe, daha doğrusu halkın bahsettiği isimle Acıların Hükümdarı, Nothersea, Krazir ve Quarith'i tamamen işgal etmişti. Krallıklar ona dayanamamıştı bile. Daha önce hiç karşılaşmadığınız, diyar dışı güçlere direnmek zordu. Henüz Euria Vaseva'nın güçlerinin sınırlarını bilmediğimiz gibi, onu nasıl yenebileceğimizi de çözememiştik. Eskiden yemyeşil, güneşli bir diyar gibi düşündüğüm Wisteria artık kıpkırmızı kanlarla kaplı, karanlık bir diyardı. Merhamet yerini acımasızlığa bırakmıştı. İmparatorluğun sürdürdüğü barış, yok olmuştu. Artık yalnızca savaş vardı.

Aniden çıkan bir rüzgarla siyah saçlarım gözlerimin önünde şiddetli bir biçimde dans etti. Zaiden'ın hemen arkamda olduğunu bildiğim için aceleyle ilerlerken buldum kendimi. Eğer fazla oyalanırsam rüzgârın gücüyle Zaiden dengesini kaybedebilirdi. Taş basamakların sonuna vardığımda, rahat bir nefes verdim. Elimi, Zaiden'ın tutunabilmesi için uzattığımda bana Kasırga'nın dizginlerini fırlattı. Deri kayışları havada yakalayarak kuzguni tüyleri suyla iyice koyulaşan atı karaya çıkardım.

Zaiden kendini nemli, yumuşak toprağa bırakıverdi. ''Gerçekten su geçitlerinden nefret ediyorum,'' diye homurdandı uzun siyah saçlarını bir eliyle arkaya atarak. Yolculuğumuza çıktığımızdan beri Zaiden'ı zorlayan iki şey vardı: Su ve ata binmek.

İmparatorluğun Kılıcı (Wisteria 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin