3.0

6.6K 441 57
                                    

Çok hızlı ve çok güzel büyüyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çok hızlı ve çok güzel büyüyoruz. Teşekkür ederim...
*
En geriden gelmemize rağmen şu an öndeydik.
Barış gaza her yüklendiğinde içimdeki organların yükseldiğini hissediyordum.

Hemen gerimizden pembe motosikleti ile gelen Kayra tek eliyle yarım bir kalp yaptı. Bu tatlı hareketine güldüğüm sırada yolun biraz ilerisindeki ayrımdan iki araç çıktı.

Barış araçları görünce hızla yavaşladı. Hala beline sarılı olan ellerimin altındaki adam kaskatı kesildi. Ortam çok sesli olmasına rağmen Barış'ın boğuk çıkan sesini duydum. "Hassiktir."

Kaza yaptığı günde arabalar tarafından sıkıştırıldığı için ufak bir panik yapmıştı sanırım. Motosiklet o kadar yavaşladı ki yanımızdan hızla geçen Kenan bir yere vurmadan arkasına bakmaya çalışıyordu. Bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı.

Barış motosikleti sağa çektiğinde kontağı kapattı. Diğerleri bizi çoktan geçtiği için koskoca yolun kenarında durmuş sadece biz vardık.

Barış bana dikkat ederek motosikletten indiğinde kaskını hızla çıkardı ve yolun kenarına koydu. Ceketini de çıkarıp motorun üzerine bıraktığında ne yapacağımı bilemeyerek durdum.

Barış sakinleşmeye çalışarak bir sağa bir sola volta atmaya başladığında kafamdaki kaskı çıkarıp motordan indim.

Bunu gören Barış durdu ve gülümseyerek yüzüme baktı. "Kusura bakma. Biraz dinlenelim yine aynı şekilde devam ederiz güzelim."

"Saçmalama istersen, ne kusuru?" biraz ona doğru yaklaştım "Eğer istersen dinlenmen için gidebiliriz." ellerim yerini bulmuş gibi ellerinin arasında kayboldu "O olaydan sonra arabalar ile aynı yerde sürmek iyi gelmedi sanırım."

Cümlelerimi kafasını bir tarafa doğru yatırmış sessizce dinliyordu "Ya ama bu adam bu kadar tatlı olmak zorunda mı ki?"

Ağzımdan çıkan kelimelere güldükten sonra bir adım daha yaklaşarak aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi. Burnuma dolan kendine has kokusunu hissettim, bir parfüm değildi, sadece Barış'a ait bir kokuydu.

"Demek tatlıyım." dedi ellerimizi kaldırıp benim ellerimi kendi omuzlarına bıraktıktan hemen sonra sıkıca belime sarıldı "Peki Evren hanım daha başka neyim?

"Daha başka bir şey bilmiyorum ama azgın değilsin orası kesin." cümlem biter bitmez başımdan aşağı kaynar su dökülmüşcesine irkildim ve gözlerimi açabildiğim kadar açtım.

Hayır Evren bunu yapmış olamazsın. Barış bile bunu beklemediği için çok şaşırmıştı ve çok hafif yanakları kızarmıştı. Ay bir de utanıyor artı sonsuz.

Aramızda süregelen sessizliği Barış öksürerek bozdu, "Bu konuyu burada konuşamayız." diyerek toparlamaya çalıştı, bir elini ensesine götürerek saçlarını karıştırdı.

"Gidelim." Barış saha fazla şaşırması mümkünmüş gibi şaşırdı. "N- nereye? Konuşmaya mı?" dedi. Bu sefer baştan aşağı kırmızı kesilen kişi bendim. Motosikletin önündeki aparatta olan telefonu çalmaya başladı.

Barış ağzının içinde bir şeyler geveledikten sonra benimle beraber kısa bir kaç adım attı ve telefonunu aldı. Aramayı yanıtlayıp hoparlöre aldığında Sena'nın sesini duydum.

"İyi misin? Nerede kaldın? Bir şey yok değil mi? Geri gelmemi ister misin?" sorularını hızla sıraladı. Barış içinden bir tane soruyu seçip cevapladı "Geri gelmeni gerektirecek bir durum yok." kısa ve netti.

Telefonun ucundaki Sena'nın derin bir nefes aldığını duydum ve hemen ardından arka taraftan Kenan'ın sesi geldi. "Sena onlar beraber kalmak istemiş olabilirler, neden rahatsız ediyorsun."

Barış kısa bir şekilde "Kapatıyorum." dedi ve aramayı sonlandırdı. Gözlerimi kısmış bir şekilde Barış ile göz göze geldiğimizde, Barış burnumun ucuna işaret parmağı ile hafifçe vurdu.

"Bana bak Barış," içimdeki kıskançlık son damlalarını tüketiyordu "Benden önce tanıyor olman benim için bir şey ifade etmiyor, arkadaş ortamında konuşmanız da beni ilgilendirmiyor ama seninle yalnız konuşması beni mağaramdan çıkartıyor."

Barış kafasını geriye atarak güldü "Mağara ha? Pembe renk mi?" kaşlarımı daha çok çattım "Gösteririm ben sana pembe mağarayı." dedim sinirle.

Barış elimi sıkıca tuttu ve kaldırıp avucuma bir öpücük bıraktı. "Dua ette sen benim mağara hallerimi görme." her bir hareketi yumuşama sebep oluyordu. "Özellikle senin şu komşuyu mağarama davet etmek isterim bir ara."

Şen bir kahkaha attım "Seni gören der ki bu çocuk Allah'ın lütfu." ellerim ile yanaklarını sıkıştırdım "Ama bilmiyorlar ki tamamen dağ ayısı."

Barış sıktığım yanaklarından dolayı zorla konuşarak "Yavrum mağaraya tamamım da ayı ne ya?"  belime sıkıca sarılıp beni havaya doğru kaldırdı, ayaklarım yerden kesildiğinde ağzımdan minik bir çığılık kaçtı "Barış ne yapıyorsun?"

Beni motosikletin üzerine bıraktığında şu cümleleri sıraladı "Mağaramı güzelleştirmesi için bir kız kaçırıyorum.'

***
Bir sonra ki bölüme geçmeden önce minik yıldızın üzerine basarak onun parlamasını sağlayın lütfen.
İg: zndsrk

UYUDUN MU MOTORCU? [Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin