|Güven |

156K 8.4K 57.9K
                                    

İyi okumalar :)

Gözleri hala gözlerimdeydi ve kahveleri bu sefer gardını indirmişti. Sanırım tanıştığımızdan bu yana gerçek anlamda gözlerinde görebildiğim ilk ve tek şey vardı.

Güven.

Bu duyguyu o kadar net bir şekilde görüp hissedebiliyordum ki, bunun benim umutlu tarafımın uydurduğu bir senaryo olduğunu düşünmekten kendimi alamıyordum.

Güvenmek benim çok yabancı olduğum bir kavramdı. Bu her zaman böyleydi. Birisine güvenmenin ne olduğunu ve gerçekliğini hiçbir zaman öğrenememiş veya hissedememiştim.

Jimin'e güveniyorum ama yaşadığım şeyler beni fazlasıyla tereddütlere düşürüyordu. Korkularım hep ihtimal kırıntılarını önüme göz önüme seriyordu. Basit bir sarılmasında bile vücudum beni uyarıyordu. Kalbim korkuyla çarpıyordu hemen. Ben ona güvensem bile vücudum asla kimseye güvenemiyordu.

Peki Jimin'e bile güvenmeyen bedenim şu an neden onu itmiyor veya neden rahatsızlık duymuyordu? Neden tüm vücudunu bana yaslamış bir şekilde dururken onu itmiyordum? Ve neden yanaklarımda duran elleri için bir şey yapmıyordum?

Yapabileceğimi bildiğim halde yapmıyordum. Gözlerindeki o duyguya daha da dikkat kesilerek baktım.

Ona güvenebilir miydim gerçekten? Ona güvenip bana yardım etmesine izin verebilir miydim? Tüm hayatımı değiştirmesine izin verebilir miydim?

Korkuyorum ama bunu yapmazsam berbat olan hayatım daha da berbat bir hale gelecekti. Bunun olmaması için ona güvenmem gerekiyordu. Onunda bana. Artık kendi benliğimin sonunu göremiyordum. Peki ya bunu yapabilir miydik sahiden?

" Bana, o güveni verebilecek misin? "

Ellerimin altındaki kasları gerildiğinde, bakışlarında ki güven duygusunu daha yoğun hissetmem normal miydi bilmiyorum. Belki şu an aklımı ve kalbimi saran umudum bu duyguya açlığından ötürü bunları bana hissettiriyordu. Belki de gerçekten öyleydi.

" Sana o güveni vereceğim."

Ses tonu söylediğinin aksinin olmadığını düşündüren bir kararlılıktaydı. Bakışları zaten güven duygusuyla sarmalanmış ve beni etkisi altına almış olan umudumu heycanlandırıyordu. Ne demem gerektiğini bilmiyordum ama ne dememem gerektiğini çok iyi biliyordum.

Yanaklarımı okşadığında gözlerimi kapatma istediğimin oluşmasıyla kalbim hızlanmıştı. Bu lanet istekte nereden çıktı şimdi? Onun yanında tepkilerim, isteklerim ve hissettiklerim neden normal değildi?

Gözlerinin içine nasıl bakıyordum bilmiyorum ama o beklentiyle bana bakıyordu. Derin bir nefes alıp gözlerinde görebildiğim tek duyguya odaklandım. Gözlerinde sarmalanmış o duyguyu hissettim. Ve o duyguyu istedim...

" Sana... güveneceğim."

Bunu söylerken ikimizinde kalbinin teklemesi yutkunmama sebebiyet vermişti. Garip bir şekilde bakmaya başlamıştı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ama anlayamamıştım. O da sanki gözlerime bakarken bir şey anlamak istermiş gibi bakıyordu. Bu farklı bakışları beni de garip hissettiriyordu. Bakışlarını kaçırdığında ilk defa bunu yapmış olduğunu fark etmemle şaşkınca ona baktım. Ama çok fazla uzun sürmedi zaten.

Tekrar bana çevirdi gözlerini. Ellerini yanaklarımdan çekip hala göğüsünde duran ellerimi tuttuğunda ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Onları aramızdan çekip yan taraflara getirerek parmaklarımızı birbirine geçirdiğinde nefesimin kesilip ciğerlerime hava göndermeyi bıraktığını hissedebilmiştim. Parmakları parmaklarımı o kadar çok sıkıyordu ki kalbimin ritimleri tamamen değişmişti. Sanki bana o güveni vereceğinin somut bir kanıtı gibi sıkı sıkıya tutuyordu.

Save Me  | TAEKOOK |Où les histoires vivent. Découvrez maintenant