Eve adımladığında bir an önce duşa girip kendini yatağına atmak istiyordu çünkü çok yorulmuştu.
Han Nehri'ne gidip bisiklete binmek, özellikle de gündüz vakti, genelde yaptığı bir şey değildi ama bu sabah bu niyetle uyanmıştı bu yüzden kendini evden atmış ve saatlerce bisiklete binmişti.
Hava ne çok sıcaktı ne de soğuk. Gönlünce, kulaklığından taşan en sevdiği müzikleri dinlerken hiçbir şey düşünmeden iki tekerleğin üzerinde bir gezintiye çıktı.
Ancak eve döndüğünde de oldukça yorgundu.
"Chan!" Seslense de arkadaşı evde yok gibi görünüyordu. Yine nerelere gittiğini bilmiyordu ama şu an çok da önemsemiyordu. Dün geceden kalma bir kızgınlığı vardı hala ona karşı.
Ayaklarını parke zeminde sürüye sürüye mutfağa ilerledi. Biraz soğuk bir şeyler içip dinlenme kısmına geçmek istiyordu. Mutfak masasının üzerinde vazoya konulmuş krizantemleri görünce olduğu yerde kaldı.
Bir süre pembe papatyaları seyretti. Kasım ayında olmamalarına rağmen çiçekler çok canlı ve güzel görünüyordu.
İkinci bir defa düşünmeden vazodan bir tanesini çıkarıp mutfaktan ayrıldı. Çiçekten zemine ve üzerine birkaç damla su kaymıştı ama önemli değildi. Hemen evden çıkıp karşı dairenin kapısına geldi ve zili çaldı.
Sol elini ve çiçeği arkasına saklarken kapının açılmasını bekledi. Çok geçmeden kapı Hoseok ve ayakların etrafında dolaşan Mickey tarafından açıldığında Jungkook bir süre gözlerini köpekten alamadı. Taşınma süresi boyunca köpek Hoseok'un yanında değildi, ablasında kaldığını söylemişti ve Jungkook bunu şimdi hatırlayınca kendi salaklığına bir kez daha kızdı. Dün ablası Mickey'i getirmiş olmalıydı.
"Benim için kıymetli bir şey var," dedi Jungkook Hoseok'un konuşmasına fırsat vermeden. "Daha önce güvenip de ellerine verdiğim kişi ona iyi bakamadı. Çok yıprandı, dayanmaya çalıştı ama sonunda soldu. Acı verici bir ölüm olmuştu, bir daha çiçek açmaz sanıyordum ama bir gün uyandığımda öncesinden daha canlı olduğunu fark ettim."
Hoseok, bedenini kapıya yaslamış onu dinlerken başını kaldırıp gözlerini buluşturdu. Jungkook'un gözbebekleri parıltılarla doluydu. Bir adım atıp Hoseok'a yaklaştı.
"Şimdi ben onu birine vermeye hazırım. Onu sana vereceğim hyung. Çünkü sana güveniyorum, sen ona kötü davranmazsın. Biliyorum, ona iyi bakacaksın."
Bir adım daha atıp Hoseok'un tam önünde durdu. Sağ kolunu Hoseok'un omzuna atarken bedenlerini biraz daha yaklaştırdı. Başını omzuna koydu ve arkasına sakladığı çiçeği aralarına getirdi. "Ona iyi bak hyung."
Hoseok çiçeği aldı ve Jungkook'un sarılışına sıkıca karşılık verdi.
-SON-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
