3

1.6K 193 231
                                    

*medya neden yaptım bilmem ama taehyungun bu bölüm giydiği kıyafetleri çizdim*

selammm önce 350+ okunma olmuşuz, okunma ve oylarınız içın teşekkür ederim <3

ve bölümün sonlarına yakın latince bir şey yazmak istedim ama google translateden çevirdiğim için hiç doğru değildir kesin takılmayalım ona
İYİ OKULAMALAR BB

______________________________

Sabah yine okul saatinden önce sıçrayarak uyanmıştım. Bu sefer kendimi toparlamam daha uzun sürmüştü çünkü annesi korku filmlerinde gördüğüm an televizyonu kapattığım türden gözüküyordu ve o zaman öyle bir şansım yoktu, yani yine geç kalmıştım. Jimin geç kalmalarımın devam ederse kötü olacağını söyleyip beni uzun uzun azarlamıştı, haklıydı da. Azarlaması bittiğinde, son dersin beden olmasından yararlanıp rüyayı anlatmamı istemişti ve anlatmıştım da.

"Daha korkunç ne olabilir ki dediğim her an daha korkunç şeyler görüyoruz." Jimin'e bunlar korkunç gelmiyordu ama ben pek rüya, kâbus gören bir insan değildim. O yüzden hepsinden korkuyordum ve annesi yeterince korkunçtu.

"Jungkook gelmedi bugün." Dedi elimdeki basket topunu alıp sektirmeye başlarken. "Sabah yağmur yağıyordu, kötü denk geldi." Rüyaları benim bile günlük yaşamımı etkilerken onun günlük yaşantısını iki kat etkiliyordu.

"Bugün Namjoon'la onu yurda getirecektim, oda için. İptal olacak sanırım." Yerinde hafifçe zıplayıp topu potaya attı. "Şu an yağmıyor, belki gelir." Dibimizdeki oturaklara oturduğumuzda Namjoon elinde tenis raketiyle bize geliyordu. "Selam, okuldan sonra gidiyoruz değil mi?" Boğuk gürültü yüzünden duymamız için bağırmıştı. "Jungkook?" Yanımıza oturup ufak bir sarsıntı yarattı. "Az önce aradı kapıda bekliyor."

Sonrasında biraz basketbol oynamış ve dinlenmek için tekrar oturduğumuzda tek bir kelime bile söylemeden etrafı izlemiş, çıkış zamanını beklemiştik. En sonunda çalan zille herkes üstünü değiştirip çıkarken biz de en arkada çıkmayı bekliyorduk. Çıktığım ilk an Jungkook'la göz göze gelmiştim ve elimde olmadan gülümsemiştim. Gözleri hâlâ gözümdeyken beni es geçip Namjoon'un yanına gitti hemen.

Kalabalıkla yavaşça dışarı çıktığımızda yağmur yağmamasına rağmen şemsiyesini açmıştı. Tamamen emindim ki, rüyası gerçek hayatını büyük bir ölçüde etkiliyordu ve yağmurdan korkuyordu. Kulaklarında yağmur sesini bastırması için kulaklık bile vardı.

Birkaç kere başarısız olan Jungkook'un yanına geçme denemelerimden sonra geldiğimizi belirtmek için gözüken binayı işaret ettim. Yerinde hiç durmuyordu su birikintilerine basmamaya çalıştığı için saniyede bir yer değiştiriyordu.

Yine arkasında sessiz yürüyüşüme devam ederken gelen araba sesiyle omzumum ardından arkama baktım. Biraz hızlı geliyordu ve yolda derin bir su birikintisi vardı, Jungkook yol kenarında yürüyordu. İki adımda Jungkook ve ona doğru sıçrayan su arasına girdim. Su yüzüme değince refleks olarak gözlerimi sıkıca kapatıp başımı yana çevirmiştim.

Herkes durup yoluna devam eden arabaya bakarken Jimin üstündeki okul formasının koluyla yüzümü sildi. Gözümün önünde sallanan kıvırcık saçımın ardından Jungkook'la göz göze geldim. Aman Tanrım, ilk defa bu kadar yakındayken göz göze gelmiştik. Ne yapacağımı bilemediğim için çok yapmacık kare bir gülümseme yaptığımda gülümseyip yoluna devam etti.

Kalan kısa mesafeyi hemen bitirmiş Jimin'in geçmemiz için tuttuğu kapıdan geçmiştik. Burası aslında yurttan çok normal apartmanların aynısıydı. Tek farkı daireler en fazla iki odalı olduğu için daha fazla kalma yeri olmasıydı. Site şeklinde olduğu için de kendine ait kocaman bir bahçesi vardı. Öğrenciler burayı seviyordu, beraber yemek yiyor, çimenlerde oturuyor, piknik yapıyor ya da ders çalışıyorlardı.

Hipnofobi | taekookWhere stories live. Discover now