"Nasıl tanıştınız?"
Bu soruyu bekliyordum fakat yemeğin ortasında değil. Babasının şüpheli bakışları mideme krampların girmesine sebep oluyordu, acaba farketmiş miydi?
"Rollingstone Holding'in arkasında okuyorum," yalan değildi. "Okul çıkışı arkadaşlarımızla köşedeki kafeye gider ve vaktimizi burada harcardık." Bakışlarımı Zayn'in üzerinde gezdirdim, en az benim kadar gergindi, bu yüzden masanın altından elini tutma ihtiyacı hissettim. "Zayn de oraya gelir ve atıştırmak için bir şeyler alırdı, bu sayede onunla tanışma fırsatım oldu."
Sıkıp bıraktığı parmaklarım avucunun içiyle temas edince ısınmıştı, parmaklarımın avucunun içinde biraz daha kalmasını tercih ederdim ama buna hakkım yoktu. Yani henüz..
Masadaki bakışlar biraz daha gevşemişti, şimdi sadece Suri'nin mavi gözlerine bakıyor ve onun için neler yapabileceğimi gözden geçiriyordum. Bayan Susan'ın uzattığı kaşığa ağzını açmaya hevesli görünmüyordu, sandalyesinden inip masanın çevresini dolanırken onu izledim. Saçları o kadar güzeldi ki, her hareketiyle birlikte sallanan buklelerine aşık olmuştum adeta. Onun ne yapmaya çalıştığını anlamak isterken elinde tuttuğu kağıdı bana göstermek için havaya kaldırdı.
"Seninle yemek istiyorum Eva."
Elimdeki kağıda şaşkınlık içinde bakarak kendi kendime güldüm ve mahcup bakışlarının arasından onu sıyırıp aldım. Dizlerimin üzerindeyken rahatlamış görünüyordu. Kolumu ufak bedenine sarıp tabağımdaki yemeğimi onunla paylaştım. Onun o küçücük yüzüne her baktığımda acı görüyordum, acı, üzüntü ve korku. İyi ki bu eve geldim, diye düşündüm. Ve iyi ki, Suri'yi tanıdım..
"Bir süreliğine aynı yatağı paylaşmak zorundayız." kol düğmelerini açıp manteşlerini geriye doğru kıvırırken kollarımı çevreme sarmış odasını inceliyordum. "Eğer çok sorun olursa, içerde uyuyabilirim."
Başımı iki yana salladım, neden sorun olsundu ki? Her kadın kocasıyla uyumaz mı zaten?
"Hayır," dedim ve gülümsedim. "Sorun değil.."
Yüzüne yayılan gerginlik cevabımla daha çok büyümüştü sanki. Dolabından aldığı kıyafetleriyle banyoya yürürken o çıkana kadar paravanın arkasında giyindim ve yatağa girdim. O kadar gerilmiştim ki, bedenimi bırakır bırakmaz hücrelerime kadar gevşedim. Gözlerimi henüz kapatmıştım ki yatakta hissettiğim ağırlıkla doğrulmaya çalıştım.
"Uzan," dedi elini havaya kaldırarak. "Biraz uyumaya çalış, sabah erken kalkmak zorunda kalabiliriz."
Başımı yavaşça yeniden yastığa bıraktım ve başucu lambasını kapatırken onu izledim. Oda her şeye rağmen az da olsa aydınlıktı, evin koridorlarındaki ışıkların sabaha kadar yandığını düşündüm. Kafamdaki düşünceleri atmak isterken iç çekişiyle kendime geldim.
"Masada uydurduğun şu şey.." Bakışlarımı ona verdim fakat o sırtını dönmüştü. "Beni tanıdığınla ilgili şu hikaye.. Hayatımı kurtardın Eva.."
"Uydurma değildi," dedim aniden. "Sadece gerçekleri söyledim."
"Gerçekler mi?"
"Sizi tanıdığımı söylemiştim, o kafe sizi gördüğüm ilk yer."
Sırtımı yavaşça ona vererek camdan görünen dolunayı inceledim. Acaba içinde bulunduğum rüyadan acı içinde mi uyanacaktım, yoksa hayat bana dönüm noktası mı bahşedecekti? Ya Suri ve Zayn? Neler döndüğünü bilmiyordum ama bu ev bana tuhaf bir biçimde iç sıkıntısı yüklüyordu. Olabilecek her türlü şeye karşı hazırlıklı olmam gerektiğini düşünürken bile aslında tam olarak neye hazırlandığımı bilmiyordum. Korkuyor ve istemsizce geriliyordum, aşağıdan bir yerden yükselen çan sesiyle birlikte irkildiğimde saat gece yarısından sonraki bir dilimi gösteriyordu. Zayn'in düzene giren nefeslerini duyduğumdan dolayı onun uyuduğunu farketmiş ve içimi kaplayan huzursuzlukla yataktan ayrılmıştım. Parmak uçlarıma basarak loş ışıkta kapıyı araladım ve nefes alabileceğim bir yer aramayı düşündüm. Koridora henüz adım atmıştım ki, aralanan başka bir kapıyla olduğum yerde kalakaldım. Işığa karşı gözlerini ovalayarak çıplak ayaklarıyla mermer zeminde ilerlemeye başladı, elinden düşen kağıdı almak için geri döndüğünde ona doğru bir adım atarak sorunu anlamaya çalıştım.
"Eva, uyuyamıyorum. Yanımda uyur musun?"
Gülümseyerek bana uzattığı kağıdı yeniden okudum ve kollarımı ona uzatarak kucağıma gelmesini sağladım.
"Yoksa sen de bana mı geliyordun?" diye sordum fısıltıyla, hala yanmakta olan parlak ışıkların altında esneyerek başını salladı. Odasının kapısını aralayarak içeriye göz attım, gece lambası yanıyordu ve yatak örtüleri aralıktı. Kapıyı arkamızdan kapatarak yatağa doğru ilerledim ve Suri'yi yatırdıktan sonra sabahlığımın kemerini çözerek yanına girdim. Ufacık bedeni beklenti içinde kıvranırken örtüleri üzerimize çekerek onu kollarımın arasına aldım. Uzun saçlarını yüzünden çekerek küçük bedenini üzerime bıraktığında bu evde yalnız olmayacağımı, hiç kimse olmasa bile Suri'nin yanımda olacağını hissederek gözlerimi kapadım.
"Eva?"
Gözlerimi yeniden araladığımda nerede olduğumu anlamamıştım önce, fakat sonra bana sırtını vermiş olan küçük Suri'nin saçları görüş alanıma girdiğinde aniden doğrularak bakışlarımı Zayn'e çevirdim.
"Seni aradım," sesindeki bozulma iyi şeylerin olmayacağı sinyallerini veriyor gibiydi. "Sanırım burada uyuyakaldın?"
"Aslına bakarsanız Suri'yle karşılaştık," dedim yutkunarak. "Gece ikimizi de uyku tutmamıştı."
"Olman gereken yerde değilsin, şimdi, lütfen odana dön."
"Ama, Suri ve ben-"
Gözlerini kapatarak bariz bir nefes verdi. "Odana, Ufaklık. Beni daha fazla yorma."
Sinirlerimin bozulduğunu hissettim, ağlamak için uygun bir zaman değildi fakat içimde büyüyen bir yangın vardı. Suri bana olan güvenini yitirirse onu tamamen kaybedebilirdim, eğilerek yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve üzerini sıkı sıkı örterek beklemekten sıkılan Zayn'e doğru döndüm. Yerdeki sabahlığımı alarak onun önünden ilerledim, kapının ağzına geldiğimizdeyse arkama dönüp bir kez daha Suri'ye baktım.
"Eva." Ses tonu uyarıcıydı, "Odana dön ve yatağına gir."
"Beni göremeyince üzülecek ama.."
"Yalnız uyumaya alışması gerekiyor." Kızına karşı neden bu kadar sert olduğunu bilmiyordum ama haketmiyordu.
"Bu haksızlık," diye mırıldandım, beni duymazdan gelerek elini omzuma bıraktı ve Suri'nin kapısını kapadı. Sabaha karşı bir dilimi yaşıyor olmalıydık, bilmiyorum, ama içimden bir ses bu koridorda birlikte daha çok zaman geçirecekmişiz gibi geliyordu. Omuzlarımı kavrayarak beni kendine çevirdiğinde alt kattan yükselen yeni bir gong eşliğinde gözlerinin içine baktım.
"Bu evde uyulması gereken kurallar var, bunu biliyorsun."
"Suri'nin üzülmesinden daha mı önemli?"
"Zamanla alışacak Eva."
Gözlerimi yere indirip herhangi bir şey söyleyebilmek için çabaladım fakat başarısızdım, bu eğer böyle devam ederse daha çok acı çekecektik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık | zm
Fanfiction"'Koca' kelimesinin ne anlama geldiğini biliyor musun?" Sessizce düşündü, alt dudağını dişledikten sonra bakışlarını gözlerime çevirdi. "En azından kocaman olmadığını biliyorum." Hayran Kurgu içinde #10