2.0

325 23 2
                                    

Bugün Kuzey ile kitapçıya gidecektik. Bizim burada her tür kitabı bulabildiğim büsbüyük bir kitapçı vardı. Kuzey arabayla gitmeyi teklif etse de ben yürüyerek gitmek için direnip yürüterek götürtmeye karar vermiştim. El ele tutmuş beraber kitapçıya doğru gidiyorduk.

Bir süre sonra o kitapçıya varmıştık. İçeri girdiğimizde görevliler hariç kimse yoktu. Garip. Normalde burası çok dolu olmasa da her saatte insanlar olurdu. Bu kadar kocaman bir yerin boş olması... Neyse sorgulamayacağım, yazarın kafası sonuçta. Her an her şeyi yapabiliyor.

Kuzey'i çekiştirip beraber yavaş yavaş rafların arasında gezmeye başladık. Dikkatimi çeken veya kitap listemdeki kitaplara bakıyor, almak istediklerimi elimde tutuyordum. Bir yarım saatte sonra elimde kitapları tutamayacak hale gelmiştim. Kuzey elimdeki kitapları almak istiyordu ben ise inatla vermiyordum. Sonunda bir alışveriş sepeti getirmişti. Anca öyle kitapları bırakmayı kabul etmiştim.

Bir saat boyunca rafların arasında gezerek kitaplara bakmayı bitirmiştim. Bakmadığım sadece en orta raf kalmıştı. Ve hala almayı çok isteyip bulamadığım bir kitap vardı. O rafta olmasını umut ederek rafa doğru yürüdüm. Rafın önünde de arkasında da kitabı bulamadım. Ya burada da yoksa bu kitap hiçbir yerde olmazdı.

Tam vazgeçip kuzeye doğru dönmüşken Kuzey'in arkasındaki bir masa gözüme çarptı. Masanın üstünde istediğim kitap bana göz kırpar gibi duruyordu.

"KUZEY KUZEY ARADIĞIM KİTAP! BULDUM." diyip masaya doğru koştum. Kuzey'in bana güldüğünü duymuştum. Masanın önüne geldim. Kitabı elime alıp sayfalar arasında gezindim. Aracın bulunduğu sayfada bir not vardı.

"Sayfa 189'a bak."

Hızlıca sayfa 189'u açtım. Yine bir not vardı.

"Tekrar kitaba bakıp arkanı dön güzelim."

Notu aldığım sayfaya tekrar baktım. Tek taş yüzük vardı. Öylece donup kaldım. Omuzlarımda bir baskı hissettim. Kuzey ellerini omuzlarıma koydu ve beni hızlıca kendine doğru çevirdi. Kitabın arasındaki yüzüğü aldı. Ben hala sökün etkisinden çıkamamışken dizlerine çöktü ve yüzüğü bana doğru uzattı. O sırada arkada ise pek de yabancı olmadığım bir şarkı çaldı.

"Simsiyah bir gece yalnızdın aydan bile beyaz
Seni ilk gördüğümde dedim "Bu kız lütfen biraz, benim olabilir mi?"
Dedim "Olabilir."
Sordum "Olabilir mi?"
Dedin "Olabilir."
Kıskananlar oldu, üzülenler oldu, delirenler oldu dedim "Olabilir."
Of, bu ne güzellik be hatun
Elalemin gözünden seni sakınmaktan yoruldum.

Madem seni çok istiyorlardı
Öylece ortaya koymasalardı
Aldım bir kere geri vermeyeceğim
Aşığım, mutluyum, vazgeçmeyeceğim
..."

Şarkı devam ederken konuşmaya başladı.

"Alyeska'm. Sana yazmak için tam 3 yıl bekledim. Seni 4 yıldır seviyorum. Ve 1 yıldır da sevgiliyiz. Ben bu aşkı sonsuzlaştırmak istiyorum. Kıyıya vuran dalgam, denizden esen meltemim; kıyın olmak, okyanusun olmak istiyorum. Beraber uyuyalım beraber yaşlanalım gibi klişe şeyler söylemek istemiyorum. Ama ağlarsak gel beraber ağlayalım, üzülürsek beraber üzülelim, koşarsak beraber koşalım, beraber sonsuz olalım. Şimdi sen Alyeska'm, benimle sonsuz olur musun?" Gözlerim dolmuştu. Başımı hızlıca aşağı yukarı salladım ve bağırdım.

"EVET, EVET, EVET! SONSUZ KERE EVET!" Gözlerimdeki yaşı hafifçe sildikten sonra elimi uzattım. Nazikçe tutup yüzüğü yüzük parmağıma yerleştirdi. Sonra ayağa kalktı. Kalkar kalkmaz elimi boynuna attım. O da bana sarılıp havaya kaldırınca bacaklarımı kendime doğru çektim. Beni bir tür havada döndürdükten sonra yere bırakmadan önce yanağımdan öptü ve melodik bir sesle mırıldandı.

"Aşığım, mutluyum, vazgeçmeyeceğim."

____________________

merhabalarrr

Kısa bir süre içinde yeni bölümü yazıp attım, çok mutluyummmm

Sona doğru geldik sanırsam, birkaç bölüm yazacağım kaldı onlar da hızlıca yazabilirim umarım

Bu evlilik teklifi plana dahil değildi doğaçlama gelişti vollah

Eğer bölümü sevdiyseniz oy verir ve yorum yaparsanız çok çok sevinirim

Sizleri seviyorum kendinize iyi bakın bir sonraki bölüme dek görüşürüzzzz güllerimmmmm ❤️

Madem || Texting ||TAMAMLANDIOn viuen les histories. Descobreix ara