30. BÖLÜM/S2 SEZON FİNALİ 'SEÇİMLER VE BEDELLER'

248 18 63
                                    

'Ruhumu saran acıyla gözlerine baktığımda,beynime infilak eden cümleler şimdi zihnimin ihtilaline saklamıştı kendilerini. Cümlelerimi içimde boğdum,onsuz tamamlayamıyorum kendimi...'

(Kendi Eserim)

Bölüm Şarkıları,

Sezen Aksu - herkes yaralı (ilk sahne)
Sezen Aksu - yarası saklım (ikinci sahne)
Sezen Aksu - son bakış (son sahne)

**
-GEÇMİŞ-

Beril'in ölümünden 3 ay sonra, flashback.

Genç kız aklında beliren sahnelere alışmış gibi yürüyordu. Karanlık bir zindan. Kabuslara konu olamayacak kadar güzel bir kız ama hep de kabuslarına başrol olan kız. Beril. 'Geç kaldın' deyişi,'zamanında gelseydin ölmezdim' deyişi kafasında yankılanıyor. Aslında o öyle biri değildi ki,hiç olmamıştı. İçten içe kendine kabuslar yaratan yine kendiydi, değil mi? Kendini suçluyordu. Annesinin tokadı bir kez daha yüzünde patlıyor,hayali bir şekilde.

Düşünme,düşünme,düşünme.

Yeni bir güne uyanıyor. Duvarlarında kırmızı boyayla katil yazıyor. Okulda zorbalığa uğruyor. Zorba birine güçlü kalmaya çalışarak karşılık veriyor.

'Uzak dur benden! Yakınımda dolanma!'

'Yakınında olursam ne yaparsın? Beni de mi öldürürsün?'

Aklını sustur, kalbini sustur,beynini durdur.

Yeter diye çığlık atmak geliyordu içinden. Bunları hak edecek ne yapmıştı? Devam edecek gücü kendinde bulamadığı için zorlukla trabzanlara tutundu. Aklı susmuyor, kabusları uyanıkken bile ona işkence etmeye devam ediyordu. Merdivenin son basamağını da çıktığında, amcasının hep kapalı tuttuğu odanın kapısının açık olduğunu fark etti ruhsuz bakışları. Umursamadı. Güçlükle bir adım daha attı ve gözlerini odanın içine çevirdi gayriihtiyari. Gördüğü şeyle bir an duraksadı. Masanın üzerinde silah vardı... Amcasının silahı.

Belki de o an,bu andı. Düşüncelerini susturmanın bir yolu vardı belki de? Amcası onu bir kez kurtarmıştı,ya da öyle sanıyordu. Şimdi kendi kendini kurtarabilirdi. Kafasında dönen şeylerden,kabuslardan,onu suçlayan silüetlerden,hala ona işkence eden karanlık zindandan. Günlerce, dizlerini kendine çekip hıçkıra hıçkıra ağladığı zindan. Soğuk duvarlarına yaslandıkça ürperdiği nezaret. Ufacık bir ışığın, tesadüfen bile denk gelmediği ama o karanlığa rağmen Beril'in suçlayan bakışlarını hep gördüğü nezaret. Kurtulacaktı. Evet,kurtulacaktı. Solan yüzüne, güçsüzleşen bedenine inat birkaç adım daha attı. Titreyen parmakları yaklaşık 7 santim uzağında duran silaha uzandı. Ağırdı. Beklediğinden daha ağır.

Ama kalbindeki yükten daha fazla değil.

Daha önce saniyelik gördüğü bir hareketle silahın emniyetini kapattı. Titreyen parmaklarına aldırış etmeden silahı yukarı kaldırdı ve sol şakağına yasladı. Daha ne kadar acı çekebilirdi ki? Ne kadar dayanabilirdi? Birkaç saniye... Sadece birkaç saniye sonra acısı dinecekti,evet kurtulacaktı bu yükten,vicdan azabından. Belki mezarlarını yan yana koyarlardı? Olmaz mıydı? Hak ediyor muydu?

İşaret parmağını tetiğe iyice yerleştirdi. Hafiften baskı yaptığı esnada kendine o kadar dalıp gitmişti ki, dışarıdan gelen seslere tamamen kendini kapatmıştı.

TROUVAİLLE Where stories live. Discover now