S3/41. 'Gerçeklerde kaybolmak.'

215 11 48
                                    

"Ölüm beni çağırıyordu. Nefes alsam gerçeklerle çarpışarak ölecektim,veda etsem yanımda sevdiklerimi götürecektim."

(Kendi Eserim)

Bölüm Şarkıları,

Emre Aydın - duymak istiyorum
Emre Fel - bi' telaşım var
Dedübluman - en dibine kadar (akustik)

**
Saatler Önce

Bazı insanlar canavarların izleriyle yaşardı. Onların bıraktığı izler, omuzlarına yük olur,acıya rağmen pişmanlık doğururdu. Pişmanlık hataları yaşatır,hatalar büyük fırtınalara gebe kalırdı. Hayat siyah beyaz değildi,hiç bir zaman da olamazdı.

Resul Özkaya kötü bir adam değildi ama suçluydu. Suçluluğu,hata üstüne hata yapmasını sağlamıştı. Ne iyi bir insan olarak kalabilmişti,ne de çocuklarına baba olabilmişti. Olan her şeye rağmen,onların kendisini affetmesini diliyordu ama o kendi kendini affedemiyordu. Acıyı özlemle,öfkeyi pişmanlıkla harmanlıyor,kendi kendine bir yara çemberi yaratıyordu. Oğlunun içinde açtığı yaraları,kızının ölümüyle görmezden gelmiş ve ona sarılamayacak bir konuma gelmişti.

Sahi,onları korumaya çalışırken bu kadar kötü bir babaya dönüşmesi adil miydi? O hep,birini korurken diğerini kaybetmişti. Ne Berk'in zarar görmesine engel olabilmişti,ne de Beril'in ölmesine...

Ne yaptıysa onlar için yapmıştı. Bazı şeylerden ölesiye pişmanken,bazı şeyleri yine olsa yine yapardı.

Çocuklarını korumak için,onları kaybetmemek için birini öldürmüştü mesela. Canını kaybettiğinde,diğerini de kaybetmemek için ondan uzak durmuştu. Kaybı için ona sarılmamıştı bile. Kendi yaralarını kendi kendine sarmıştı oğlu. Ama bunun sebebi Berk değildi. Onu sevmemesi asla değildi. Kızının ölümünden sorumlu tutuyordu kendini. Berk hiç bir şey bilmediği için ona teselli vermesi dahi haksızlıktı ona göre. Daha doğrusu o zamanlar öyle düşünüp,buna göre hareket etmişti. Yanlıştı belki de. En başından itibaren yanlıştı bazı şeyler ama geri dönüşü de olmuyordu aynı şeylerin. Babasının izinden girmişti bu yola yaşlı adam ve aynısını oğluna,kızına yaşatmamak adına çok fazla uğraşmıştı. Girmek istememişti,sürüklenmişti. Güçlü kalmak istemişti,bütün gücünü eşine ve ondan gelen güzelliklere vermişti. Ta ki o güne kadar.

Bir uçurum ondan sevdiği kadını alana kadar...

Ondan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmamıştı. Düştüğünde dizlerine üflediği oğluna artık aynı gözle bakamadı. Çünkü kime sevgiyle baksa,hep onu hedef seçti düşmanları. Beril'e daha fazla ilgi göstermiş olması,onu Berk'ten daha fazla sevdiği anlamına mı gelirdi? Yoksa birkaç yıllığına sessizliğe aldanıp,kızını bilmeden hedef haline getirdiği için,bunu düşünmediği için ve Berk'i her zaman bundan uzak tuttuğu için doğrusunu yaptığı anlamına mı? İkisi de değildi.

Onların gözünün önünde ölmüştü karısı. Öldürülmüştü. Gözlerini kapat demişti acıyla. Görmesinler. İzin verme.

Görmesinler...

Görmemişlerdi de... Belki o günü hiç unutmamıştı Berk ama annesinin nasıl öldüğüne şahit de olmamıştı. Her annenin yapacağı gibi, çocuklarını düşünmüştü kadın ama geride bıraktığı kocasına ne olacağını hiç düşünmemişti. İki eli vardı Resul'ün. Birini kızının gözlerini kapatmaya kullanmıştı,birini oğlunun. Ama o gözlerini hiç kapatmamıştı.

TROUVAİLLE Where stories live. Discover now