4.0

107K 8.2K 1.7K
                                    

Hoş geldiniz :)

Başlıyoruz.

Üşüyen bedenimi ısıtmak amaçlı kollarımı birbirine doladığımda titreyen telefonuma baktım

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.


Üşüyen bedenimi ısıtmak amaçlı kollarımı birbirine doladığımda titreyen telefonuma baktım. 

''İslamiyet bu kadar hızlı yayılmamışken benim kaçırılma haberim nasıl bu kadar hızlı yayıldı?'' Kollarımı çözüp, önümdeki kokoreçten bir ısırık aldım.

''Şimdi nimete de bir şey demek istemiyorum ama bizi bağırsak yemeye mi getirdin?'' bağırsağın içinde ne olurdu?

''Çok mızmızlanıyorsun!'' Kaşlarımı çatarak Taner'e baktım.

''Biz niye dışarıdayız?'' dediğimde homurdandı.

''Beni affetmen için ne istiyorsun dedim sende Kaan'a turşu fırlat dedin!'' dediğinde omuz silktim.

''Kokoreç ne alaka?'' diyerek homurdandım.

''Onu yapmak devlet adamına yakışmaz.'' dediğine alayla güldüm.

''Şimdi bir şey derdim de Silivri soğuktur.'' dediğimde sırıttı.

''Tamam yemek ısmarladım sana. Artık affettin mi?'' Omuz silktim.

''Bağırsak yemeye getirmiş bir adam için çok şey istiyorsun. Evde kalsaydın annem bize börek yapardı.'' dediğimde kaşlarını çattı.

''Annen senin gelmene nasıl izin verdi?'' bu soruyu evden çıkarken sorması lazımdı.

''Anneme beni denek olarak kullandığını söylemedim! Söyleseydim şu an senin yerine başka bir savcı ataması yapılırdı ve şu anda senin cenazen düzenleniyor olurdu.'' dediğimde sırıttı.

''Vay anneye bak!'' dediğinde kaşlarımı çattım.

''Sen dön lan önüne.'' dediğinde bir ısırık daha aldım.

Yediğim en güzel b- Allah'ım nimet ama küçükken her yediğimde bana onu mu yiyorsun dedikleri için aklıma böyle kazınmış.

Ne yapayım?

''Kaç  yaşında annen?'' sorduğu soruyla kaşlarımı çattım.

''Otuz sekiz yaşında.'' dememle güldü.

''Bende otuz dokuz yaşındayım.'' tam benlik de de yapıştırayım ağzının ortasına!

''Ne zaman salarsın beni?'' daha fazla katlanmak istemiyordum.

''Affettin mi? Vicdanıma oturdu.'' dediğiyle alayla sırıttım.

''Aynen kardeşim Aras kargo! Bu seferki amacın ne?'' dememle yutkundu.

''Sadece...'' göz kapaklarım yarılandı.

''Bana acıdın ve vicdanını rahatlatıyorsun?'' Bu da bir seçenekti.

''Çilek şimdi Allah yarattı demem şuradan bir uzanırım ayranı kafandan aşağı dökerim!'' Masanın üstündeki peçeteyi üstüne attım.

''Hayata bak ya! Allah beni çok sınıyor da neyse!''  Bu nasıl tehdit etmektir?

''Allah sevdiği kulunu sınarmış.'' alayla dediği şeyle sırıttım.

''Allah en çok beni seviyor o zaman.'' Şimdi ağlama zamanı.

''Tamam... Bak gerçekten sana haber vermemiz lazımdı. Ben fenalaşacağını düşünseydim daha temiz bir ortam ayarlardım.'' Alayla güldüm.

''Utanmadan bunu diyor musun? Yok seni annemin ellerine bırakacaktım o zaman görecektin ebeni!'' dememle oturduğu taburede yayıldı.

''Annenin adı ne?'' İmdat!

''Ne yapacaksın?'' omuz silkti.

''Belki bir gün ondanda özür dilerim.'' Yüzüm kasıldı. 

''Eylem, annemin adı Eylem.'' dememle güldü.

''Güzel...'' susarak önümdeki kokorecime geri döndüm. 

İkimizde sessizdik. 

Yemeğimize odaklanmış bir durumdayken titreyen telefonla oflayarak telefonu kapatmak için oraya döndüğümde tanımadığım bir numaranın yazdığını gördüm.

Gönderen: 0552

-Çilek, ben Kaan. Lütfen konuşalım.

-Bir saat sonra evinin orada olacağım.

BÖLÜM SONU

Turşu Kavanozu - Texting✔️حيث تعيش القصص. اكتشف الآن