443 68 73
                                    


Ailesiyle birlikte trenden indirildiğinde masum bakışlarla etrafına bakıyordu Yongbok. Normal bir çocuğa göre zayıf olsa da yaşadığı şartlara bakıldığında sağlıklı ve temiz gözüküyordu. Üzerinde yamalı da olsa temiz kıyafetleri vardı ve okyanusun mavisine sahip gözleri diğer insanlar üzerinde geziniyordu. Saatler süren tren yolculuğundayken umutsuzluğa kapılmıştı, güya sadece çalıştırılacakları söylenen Nazi kampına gelirken yolda bir çok insanın havasızlıktan ölüşüne şahit olmuştu. Küçük bir vagonda yüzlerce insanla saatlerce yolculuk etmek onun da ciğerlerinin zorlanmasını sağlamıştı. Her ne olursa olsun ailesiyle birlikte buradaydı işte.

Geldiği kampın girişindeki yazıya baktığında umutlanmıştı, Çalışmak özgür kılar yazıyordu Almanca bir şekilde. O kapıdan girdiklerinde bir orkestra karşılamıştı onları, sağlıklı insanlar yürüyordu önlerinde. Bir kaç adım uzaklıklarında onlarla yürüyen Hyunjin bile inanacaktı bu propagandalara eğer gerçekte olan şeyi bilmeseydi.

"Buraya gelmemeliydin."

Hyunjin sitem dolu sesiyle söylemişti. Yongbok hafifçe onun olduğu tarafa bakmıştı.

"Gitmelisin."

Yongbok duraksamıştı.

"Girme o kapıdan."

Arkasından ittirildiğinde yürüdü bir kaç adım daha Yongbok.

"Lütfen geri dön."

Hyunjin ağlamak üzere olan sesiyle yalvarmıştı. Yongbok yine ittirildiğinde önüne dönmüş ve yürümeye devam etmişti. Yüzlerce insan gibi sıraya girdiler bir süre sonra. Bir Nazi subayı önlerindeki insanları süzerek sağa ve sola ayırıyordu. Sıra kendi anne ve babasına geldiğinde, annesini sola babasını ise sağ tarafa göndermişti bu subay.

Hyunjin onun annesi için üzülürken aslında en kolay kurtulacak olan o olduğu için şanslı olduğunu düşünmüştü. Sol taraf için ölüm bir kaç dakika sürerken sağ taraf için bir kaç haftalık bir insanlık dışı serüven bekliyordu.

Sıra Yongbok ve kardeşine geldiğinde subay duraksamıştı, şöyle bir bakmıştı ikisine de. Onları sağa veya sola değil, çocukların toplandığı alana göndermişti. İkiz kardeşi ve Yongbok belki de kendi ailesindeki en şanssız olanlardı. Anne ve babalarına bakarken Yongbok ikiz kardeşi Seungmin'in elini tutmuş ve ağrıyan bedenine rağmen ayakta durmuştu. Kamburunu belli etmemek için dik durmaya çalışıyordu.

"Dik durmaya devam et. Sakın belli etme."

Hyunjin kardeşinin elini sıkan bedene söylemişti. Yongbok ona kısaca baktıktan sonra dik durmaya devam etmiş ama alnını kardeşinin omzuna yaslamıştı. Eğer kusurunu belli ederse çalıştırılmayacağını biliyordu, eğer çalıştırılmazsa da burada kalamayacağını biliyordu. Onlara burada yaşama hakları olacakları söylenmişti, saf bir düşünceyle buna inanıyordu hala.

Bir kaç askerin ilerletmesiyle yürümeye başlamışlardı. Yanlarına 20 küsur çocuk daha gelmişti, içlerinden 6'sı tıpkı kendileri gibi ikizdi. Yongbok yürürken dayanamayarak kendisini serbest bırakmış ve sırtında bir bombenin belirginleşmesini sağlamıştı. Yongbok Hyunjin'in dediği hiçbir şeyi uygulamıyordu.

Doktor tek tek çocukları muayene ederken Yongbok'un sırtındaki kusurunu görmüş ve heyecanlanmıştı. Belinin hemen biraz üzerindeki içi dolu kese onun doğuştan engelli doğduğunu belli ediyordu. Bu genç çocuğa hafif kamburluk yaparken onun yeni bir sakatlığı oluşmasını sağlıyordu. Ve bu gibi detaylar o an ki doktor Joseph Mengele için yeni deneyler demekti. İkizlere ilgisi olan doktor hem ikiz hem de anomalili olan bu çocuk üzerinde uygulayacağı deneyleri kafasında planlamaya başlamıştı bile. Üstelik rastladığı çocuk tüm bunlara ek olarak mavi gözlüydü de.

Hyunjin bu adamı ilk olarak tam bu anda öldürmek istemişti. Seungmin'i de muayene etmiş ve onda bir sakatlık göremediğinde ilgisini zaten ağrılar çeken diğer ikize yönlendirmişti. Onlar saçları kazınmak ve kollarına bir dövme işlenmek için toplu alana gönderildiğinde artık isimlerinin kollarındaki dövmeler olduğu söylenmişti.

9904 ve 9905, artık kimlikleri bu rakamlardı. Kendi cehennemlerine gelmişlerdi. Yaşamak için geldikleri bu kamp ruhlarının ölüşüne sebep olacaktı. Acısız tek bir an bile geçiremeyeceklerini öğretecekti onlara. İki kardeş karanlıklarında boğulacaktı günden güne. 

Auschwitz // HyunlixWhere stories live. Discover now