11

19.1K 875 56
                                    

Geceye bırakmak istemedim bu bölümü.

Selam Yakut'lar. Bu kitabı bir ay önce yayımlamaya başladım. Sonradan kaldırdığım zamanlar da oldu fakat bundan sonra kaldırmam gibime geliyor.

Bir ay önce değil, bu seneye girmeden önce geçen yıl bugünler de bu kitabın kurgusu hakkında düşünüyordum. Yazmak ise en güzel kısım diyebilirim. Sizlerin yıldızlayıp, her türlü eleştirilerinizi dile getirmenizi ve desteklemenizi çok isterim.

Çünkü aklımdaki sahneleri sizinle paylaşmak için sabırsızlanıyorum🫶🏻

İyi okumalar Yakut!!🥊

🔗

Yeni yeni yağmaya başlayan kar tanelerini seyrederek fazla kalabalık olmayan yolda yürüyordum. Botlarım ayrı bir ağırlık olurken yürümek hiç bu kadar zorlayıcı olmamıştı. Saat ona yaklaşıyordu, sokağı dönünce karşımda sonunda apartman güvenliğini görmüştüm. Yanından geçerken apartmanın kapısına yaklaşmıştım. Kilidi açtığımda kendimi sonunda içeri almıştım.

Eve geçmiş, üzerimdeki sıkı şeylerden kurtulmuş, pijamalarımı üzerime geçirmiştim. Oturma odasındaki büyük koltuğa kalın battaniyemle sarıp sarmalanmış bir şekilde uzanıyordum. Televizyondaki filmle ilgilenmezken telefonumdan açtığım sosyal medyada geziniyordum. Bugünlerde sıkıntıdan ne yapacağımı cidden bilmiyordum.

Ali'ye askerlik konusunu hiç açmamıştım. Bilmiyordum, onun bana açmasını istiyordum. Televizyonu kapatırken teras kapısından gökyüzünü izlemeye başlamıştım.

Her insanda her türlü yara olurdu. Önemli olan ise yara izinin kalıp kalmamasıydı. Yıldızlar nokta olarak görünse de onları izliyordum. Yara izleri bedenimde, ruhumu kamufle ediyordu. Bu daha küçükken, aniden büyümem ile olmuştu. Birden bire, kendimin ne halde olduğunu anlamıştım. Eskiden tek derdim, günlük tutmadığım günleri unutma korkusuydu. Ve dert ettiğim şeyler bir gün günlük tutmamam değil, bugün ne yaşayacağımız olmuştu.

Yaşadığı güzel hayatı unutmamak adına günlük tutan birinden, yaşadığı kıyamet gibi geçen geceleri aklından silmek için çırpınan birine dönüşmüştüm.

Ali ile ilk defa tek kaldığımızda küçük yaştaydım. Amcam tarafından ailemle beraber yaşadığımız evden alındığımızı hatırlıyordum. Dizlerimi kendime çekerken anılar birbirine karışıyordu. Yengem bize iyi davranırdı. İki yıl birlikte kaldıktan sonra kızı hastalanmıştı. Kanserdi ve yaşama şansı yok diyorlardı. On yedi yaşımdaydım ve bir eve yük olmak istemiyordum. Onların yanından ben on sekizken ayrılmıştık. Ali düşünmesin istiyordum. Sadece hayatın güzel tarafını görsün istiyordum.

Eski evimize gelmiştik. Ali'nin yanında ağlamamak için kendimi zor tuttuğumu hatırlıyordum.

Sonra ise o evden ayrılmış, abim için alınan eve geçmiştik. Anılar doluydu. Abimin odasına astığı posterler hala gözümün önündeydi. Kaç gece o odada yalnız başıma vakit geçirdiğimi hatırlamıyordum.

Sonra ise yolumuz Bursa'dan İstanbul'a düşmüştü. Burada, tanıdığımız kimse olmadan yaşamak istemiştik. Çünkü ailemin yok olmasından sonra herkes amcam gibi iyi davranmamış, üzerimize gelmişlerdi. Hayat senaryom o kadar da berbat değildi; güzel yapan tek kişi Ali'ydi.

Ayağa kalkıp çoktan eve gelmiş ve dinlenmek için odasına kapanmış kardeşimin odasının önüne gelmiştim. Kapı aralıktı. Başımı içeri soktuğumda çoktan uyuduğunu görmüştüm. Yine açtığı üstünü örterken saçlarını hafifçe karıştırıp odasından çıkmıştım.

YAKUT MAHALİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora