2: We'll meet again

272 33 28
                                    

beomgyu

Okuldan içeri girdiğimde pamrak uçlarıma kadar terlemiştim çünkü eğer dün kang  taehyunla olduğum duyulmuşsa herkes benimle dalga geçer, hızlı adımlarla sınıfıma ulaştığımda tuttuğum nefesimi verdim. Taehyunla yan sınıflardaydık ama benden haberi dahi olmadığına eminim, bunun verdiği rahatlıkla sırama oturdum ve sıra arkadaşım olan ezik kai'nin gelmesini bekledim.

"günaydın" dedi haruto yanıma oturarak

"ders başlayacak sınıfında olman gerek" dedim kaşlarımı çatarak

"okuldan sonra benimle bir yere gelir misin?" dedi yüzünü eğerek

"bir sorun mu var?" dedim elimi omzuna koyarak

"çok büyük bir sorun var beomgyu, o kadar büyük bir sorun var ki altından nasıl kalkarım bilmiyorum" dedi bana sarılarak

"tamam şimdi sakin ol ve derslerine gir, çıkışta hallederiz sorun her neyse" dedim omzunu okşayarak

"baban ve annem öğrenmemeli" 

"birini hamile mi bıraktın haruto ya da bir omegayı mı mühürledin?" diye sordum kaşlarımı çatarak

"hayır, öyle bir pislik yapmam"

"o zaman gönül rahatlığıyla sınıfına git" dedim koluna vurarak

"öğle arasında beraber yiyelim" dedi ve sınıftan çıktı

Kai ve haruto pek anlaşamasa da ben harutoyla gayet iyi anlaşıyorum, geldiği günden beri hep iyi kalpli biri olmuştu annesinin aksine, kendi de hep babasına çektiğini söylerdi.Zaten kim öyle bir anneye çekmek ister ki ama ne olursa olsun annesi işte. Kai sonunda kapıda gözüktüğünde gülmeden edemedim, saçları dağınık ve gömleği yanlış iliklenmişti. Tüm dişlerini gösterek gülümsedi ve yanıma oturdu.

"o meymenetsiz bizim sınıftan çıkıyordu" dedi harutoyu kastederek

"önemli bir şey konuşmamız gerekiyor da çıkışta" 

"neymiş o önemli şey?" diye sordu 

"gizli" dedim dil çıkararak

"ne demek gizli? senin benden gizli hiçbir şeyin olamaz"

"evet biraz haklısın ama bu benimle alakalı bir şey değil"

"illaha harutoyu mu kıstırayım"

"sakın"

"söyle o zaman"

Hocanın girmesiyle kai daha fazla bir şey sormadı, hocanın azarlaması ile de tuvalete gitti ve üstünü başını düzeltti. Tahtada yazılı olanları hızlıca defterime geçirirken kang taehyun sınıfa daldı, hoca kaşlarını çattı ve taehyun'u azarladı. İşte bu kadar saygısızdı, hangi öğrenci kapı çalmadan bir sınıfa girer ki? 

"hocam beomgyu denen öğrenciyi müdür çağırıyor" dedi gözlerini bana dikerek

"sen nöbetçi misin?" diye sordu hoca

"hocam müdürün odasındaydım da sınıfa geçerken söylememi istedi"

"sana hiç güvenmiyorum kang taehyun ama neyse"

"ben gideyim mi o zaman hocam?" diye sordum ayağa kalkarak

"hocam, müdür durduk yere beom'u çağırmaz hatta müdür beom'u asla çağırmaz" dedi kai kaşlarını çatarak

"sen bana yalancı mı diyorsun lan?" diye diklendi taehyun

"diyorum, napıcan?" dedi kai de ayaklanarak

"ikinizde saçma salak konuşmayı kesin yoksa üçünüz de müdüre gidersiniz"

Kai'nin saçlarını karıştırdım ve kang taehyun'a doğru ilerledim, ikimizde sınıftan çıktığımızda kolumu sıktı. Sırtım sınıf kapısına dayandığında hocanın bu sesi duymadığını umdum.

"ne işin var senin bu okulda?"

"gerizekalı mısın bilmiyorum ama ben bu okulda okuyorum" dedim kolumdaki elini iterek

Yemin ederim dağdan taş yuvarlansa gelir beni bulur

"takıntılı bir takipçim değilsin yani" dedi kaşlarını çatarak

"insanlar senin uğruna okul değiştirmek için eğitim bakanlığının önünde yatıyordu zaten" dedim göz devirerek

"benimle böyle ukala ukala konuşma, dişlerini dökerim"

"tüm sülalen bir anda yok olsun istersen dök" dedi soobin elini taehyun'un omzuna koyarak

"tanıyor musun bunu?" diye sordu soobin'e kaş göz yaparak

"lan dalyarak kardeşiz biz" dedi soobin beni yanına çekerek

"siktir, ben bunu bilmiyordum" dedi taehyun

"ben de dün beom'u kurtardığın için teşekkür edecektim ama vazgeçtim" dedi soobin taehyun'u biraz iterek

"kardeşin olduğunu bilsem etmezdim" dedi taehyun elini ensesine atarak

Kendisi yardım etmekle kalmadı soobin, sikti ama sen bilirsin

"siz nerden tanışıyorsunuz?" diye sordum

"ceza sınıfında tanıştık, bakma piçlik yaptığına arkadaşız" dedi soobin

"piç olmak kanında varsa" dedim mırıldanarak

"küçük kardeşin sinirlerimi bozmaya başladı soobin" dedi bana dik dik bakarak

"bir yaş büyüğüm ben bir kere" dedim sinirle

"baya büyükmüşsün cidden" dedi taehyun alayla ve göz devirerek yanımızdan ayrıldı

"uzak dur bundan, arkadaşım olsa da güvenemiyorum piçe" dedi soobin 

"yeonjun'un abisi"

"o yüzden ceza aldım ve ceza odasında onunla tanıştım zaten, yoksa şunun yüzünü şeytan görsün. Yeonjun gibi bir meleğin nasıl bu kadar iğrenç bir abisi olabilir ki? Kesin üvey bence" dedi soobin sırıtarak

"neden derste değilsin?"

"yeonjun'un dart antrenmanı var da" dedi sırıtarak

"şerefsiz, işsize omega vermem derlerse görürüm seni" dedim 

"bana oğlan vermeyece kaile tanımam ben de sen hayırdır?"

"taehyun müdürün beni çağırdığını söyledi"

"pislik yapmıştır geri dön" dedi beni kapıya ittirerek

"ben çok meraklıydım zaten dersten çıkmaya hatırlattığın için saol" dedim göz devirerek

"ya da dur, hadi gel yeonjun'u izleyelim. Tek utanıyorum, manyağın biri sürekli onu izliyor gibi hissetmesin sanki dartı seviyor gibi yapalım" dedi kapı kolundaki elimi tutarak 

"hayır, ilgilenmiyorum. Ne yeonjunla ne de dartla?"

"bir kerecik kardeşine iyilik yapsan" 

"ben sana hep iyilik yapıyorum oğlum" dedim kafasına vurarak

"aşk için"

"aşk benim götümü yesin"

"ben de yerim" dedi beni sırtına alarak

"bağırırım"

"asla yapamazsın" dedi kahkaha atarak

"sadece yirmi dakika"

"yeter de artar bile" dedi sırrtında zıplamama sebep olarak

"düzgün yürü kendimi yere atarım"

"canın tatlı senin nah atarsın" dedi 

"bıktım senden"

the other women | taegyuDonde viven las historias. Descúbrelo ahora