10

42 2 18
                                    

Telefonu koltuğa nazikçe fırlatıp (o kadar para verdim hızlı fırlatimde kırılsın mı?) mutfağa doğru ilerledim.

"AYŞEEEEEENNNNNNN"

"NE VAARRRRR?"

"Cık cık cık ne kadar ayıp. Ne var mı denir? Efendim diceksin anladın mı? Bak yoksa evde kalırsın ona göre." masaya ilerledim ve bir sandalye çekip oturdum.

"Ben değil de sen evde kalıcaksın gibi geliyor bana."

"Ne alaka ben elimi sallasam ellisi" biraz daha at yüz falan?

"Kemal Amca'nın bu elli kişiden haberi var mı acaba?"

"Sus be Kemal'im yapmaz öyle şeyler." Biz gülerken ki buna gülmek denebilir miydi bilmiyorum resmen böğürüyorduk neyse biz böğürürken buraya asıl gelme amacımı hatırlayıp kafamı kaldırdım. Bir süre sonra nefeslerimiz düzene girmişti ve ben konuşmaya başlamıştım.

"Ayşen.." Bana döndü bende devam ettim. "Hani bizim Suna vardı ya liseden hatırladın mı?" İsmini duyunca gözleri büyüdü Ayşen sinirli bir yapıya sahip değildi ancak gerildiğini anlamıştım.

"Evet hatırladım ne olmuş?"

"Bana yazdı" derin bir iç çekişten sonra devam ettim. "Helallik istedi.Murat'la ayrılmışlar başka biriyle evlenmiş 2 tane çocuğu varmış." Ayşen oturduğu yerden kalktı önümde diz çöküp ellerimi tuttu. Ellerimi sıkıp yavaşça geri gevşetti "ben buradayım,yanındayım" demek ister gibi.

"Elif'im sıkma canını onlarla eğer uğraşmak istemezsen engelle direk. Senden kıymetli değil ya! Ha eğer illa cevap yazıcam dersen ver bana bende kime sinirlendiysem onlardan çıkarayım acısını!" Son dediğine kendimi tutamayıp basmıştım kahkahayı ciddi duramıyorduk iki dakika. Ayşen ne kadar tebessüm etse de beni düşündüğü için üzülmem den korktuğu için gülememiş ti.

Ellerini sıktım "Ben Elif Keskin! Kimseden korkmayan cesur,atik,savaşçı,insanların korkusundan gözünün içine bakamadığı o kişi bunlar gibi boş insanları mı takacak? Komikmiş."

Güldü ama bu sefer gerçekten güldü o gülünce bende derin bir nefes verdim.

"Eliifffff" ne oldu dermişcesine baktım.

"Acaba diyorum,şöyle bir Türk kahvesi yapsak diyorum,balkona otursak diyorum,iki lak lak etsek diyorum. Ne dersin diyorum?"

"Kız ben bunu nasıl reddeteyim? Hadi sen kahveleri yap bende masayı açayım." Kafasını olumlu anlamda sallayınca hemen balkona gittim ve katlanabilir masayı açıp iki tane sandalyeyi koydum iki yanına.Derin bir iç çektim geçmişi hatırlamak kabuk bağlamış yaraları da hatırlatmıştı bana. Ayşen kahvelerle gelmişti. O gelince toparlandım hemen. Elindekileri masaya koyunca hemen sandalyelere yerleştik.

Eline telefonunu alan Ayşen bana döndü "2 saattir oturuyoruz burada uzun süre olmuştu iyi geldi."

"Muhabbetimin sardığı doğrudur" bu dediğime ikimizde güldük telefonu elime aldım almaz olaydım.

"Ayşen.."

"Efendim?"

"Annemler yarın buraya gelicekmiş."

"Gelsinler?"

"Annem orada bir tanıdık var çocuk doktor bir gelsinler seni görsünler diyor ama"

"Görsünler" sonra aniden bana geri baktı "Görmesinler! Kim görüyormuş seni? Göremezler,saklarım ki Kemal Amca'nın haberi var mıymış? Yoksa ona derim o da yardım eder bana. Hem-"

"Tamam Ayşen sakin. Ben güzel ve genç bir kızım henüz kimseye varmam sen merak etme. Hem doktor neymiş beni anca Bill Gates'in oğlu keser zengin lazım bana."

Mümin bir kul/TextingWhere stories live. Discover now