15

29 0 0
                                    

"Elif! Bir bakar mısın bir şey sorucaktım"

"Söyle Şengül ne sorucaktın?"

"Ee şey hani sana Ferhat Hoca ödev için Berk'in numarasını vermişti ya?" Şaka mısın kızım sen?

"Hee verdiydi hayırdır?"

"Rica etsem bana numarayı verebilir misin?" Düşünmem lazım. Hmm yok veremem.

"Rica etsen de etmesen de veremem."

"Ha? Anlamadım ne dedin?" Veremem dedim neyini anlamadın? "Veremem Şengülcüm malum arkadaş rahatsız olabilir."

"Senin verdiğini söylemem. Gerçekten!" Yok u da anlamıyor Allah'ım sabır!

"İşim gücüm var Şengül hadi görüşürüz."

"Ama-" Ama na şimdi senin de bu ne ya daha o gün Savaş'ın fotoğrafına yorum yapıyordu. Şimdi takmış Berk'e.

Normalde durup konuşurdum ancak şuan buna hiç te niyetim yok tu. Arkamı dönüp koşar adımlarla uzaklaşmaya başladım.

Son zamanlarda çok düşünmüştüm Berk'e olan duygularımı sorgulamıştım. Hayır daha tanışalı 1 ay anca olmasına rağmen nasıl böyle hissediyordum. Kendime anlam veremiyordum.

Onunla arkadaşlığımı bitirmek gibi bir düşüncem yoktu aslında ama ona karşı böyle duygularım varken nasıl yüzüne
bakabilirdim ki? Gözlerinle bakabilirsin mesela. Ciddi olamazsın ben burnumla bakcaktım ama.

Adı soyadıyla kaydetmiştim onu. Şimdi düşünüyorum da çokta gerek yokmuş. Hayır öyle kaydettim diye duygularım puff diye uçup gidecek miydi? Kendimi kandırmanın anlamı yoktu.

Ama ne kadar ona karşı duygularım olduğunu kabul etsem de bunu ona söyleyebileceğimi sanmıyordum. Daha önce kimseye bu tür bir itirafta bulunmamıştım. Ancak bu konu da başıma almadığım belada kalmamıştı.

"AHH KAFAM! Birader derinin altında taş mı var?" Kafamı kaldırıp kafamın kırılmasına sebep olan belki de beyin kanaması geçirmeme sebep olacak o insana baktım. Bakmaz olaydım.

Derisinin altında var mı bilemem ama ben bu çocuğun taş olduğuna inanmaya başladım.

"Elif? İyi misin? Bir yerinde bir şey yok ya. Ah üzgünüm gerçekten. Görmemişim seni." Kesinlikle böyle bir tepki beklemiyordum. Ben gülmesini,dalga geçmesini beklerken benim için endişeleniyordu.

Ama endişelenirken ne kadar da tatlıydı ya

"Elif, sana diyorum iyi misin?"

"HA? Şey evet evet iyiyim ben yani beyin kanaması geçirmediysem iyiyim." Ha bide şu beni buradan sök dercesine atan kalbimi saymazsak.

Bu dediğimle kahkaha atmaya başladı. Neye gülüyordu bu şimdi? Gıcık şey işte.

"Neye gülüyorsun sen? Ne dedim sanki?"

"Bir düşüneyim evet sanırım sana gülüyorum. Hatta baya baya sana gülüyorum."

Gülünce sesi hoş bir melodi gibiydi.. birde bana bak sanki arizona kertenkelesi can çekişiyor!

"Sen kimsin de bana gülebiliyorsun köpek! Bana bak seni aslanlarıma yem ederim!"

Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Ama biraz buruk bir tebessüm dü bu. Ne hissedeciğimi bilemedim bir an o tebessümü içimi ısıtırken yakıyordu da bir yandan.

"O küçük veletten korkmamı beklemiyorsun değil mi?"

"O küçük VELET yüzüne iki ay boyunca kolumda diş izleriyle gezdim ben! Masum göründüğüne bakma tam bir canavar."

"Sen ciddi miydin? Yani şu iki ay dedin ya ondan bahsediyorum."

"Ben yalan söylemem birader. Ne görüyorsan o"

"Ben abartıyorsun sanmıştım. İki ay boyunca vay bee! Çocuğa bak sen masum masum bakıyordu oysa ki"

Ne demem gerekiyodu şimdi benim hayır çıkartmalarım da yok ki.

"Eee ne demiş atalarımız" ne demişler? Harbi ne demiş atalarımız? Sakla samanı gelir zamanı? Yok bu olmaz. Damlaya damlaya göl olur? Yok bu da olmaz. Denize düşen yılana sarılır? Yok ben okyanusa da düşsem o Şengül'e sarılmam.

Şengül yılan mı?

Değil mi?

Hangi tür? Ona göre yaklaşalım.

Nerden bileyim ben gitte sor Allah Allah

"E Elif ne demiş atalarımız?"

"Valla bir sürü şey demişler de şimdi ney demek gerek bilemedim."

"Eve mi gidiyorsun?" Sahi ben bir yere gidiyordum.

"Evet eve geçiyordum."

"İyi hadi gidelim o zaman"

"Hadi görüşürüz o zaman" oh beee sonunda bir an bu konuşmanın sonu hiç gelmiyecek sandım.

Bir dakika burda bir sorun var. Görüşürüz dedikten sonra bizim farklı taraflara gitmemiz gerekiyordu. Özellikle de dizilerde öyle oluyordu çift birbirinin zıttı yönüne gider yaz da olsa kışta olsa aradan bir rüzgar eser falan. Bizim şimdi aynı yönde gitmemiz çok saçma.

Siz dizide misiniz?

Etrafta kamera yok heralde değiliz.

Siz çift misiniz?

Çift? Olsak mı ki?

Olsanız mı ki?

Olsak da olur gibi

Olur olur baya iyi olur hemde.

Bu arada bu çocuk hâlâ arkamda. Hayır geriliyorum arkadaşım.

"Ayyy kardeşim biz senle az önce vedalaşmadık mı? Ne diye arkamdasın?"

"Vedalaşmadık. Daha doğrusu sen görüşürüz dedin ama ben demedim."

"Niye edepsiz misiniz?"

"Yok Berk'im ben"

"Oy çen büyüdünde espiri mı yaptın çen?"

Nefesini sesli bir şekilde dışarı verdi ve gözlerini devirdi. Hangi it oğlu it göz devirmenin itici olduğunu söyledi! Adam yakıyor bende yanıyorum a dostlar!

"Gidelim Elif hadi yürü."

Aklıma gelen şeyle Berk'e döndüm. "Berk sen Şengül'le tanışıyor musun?"

"Şengül? Sizin sınıftaki mı?" Onaylamak için başımı salladım.

"Yani sayılır pek bir sohbetimiz olmadı ama aynı ortamlarda bulunduk."

"Niye bulundunuz aynı ortam da?" Kabul sesim biraz hesap sorarcasına çıkmıştı.

Tek kaşını kaldırdı bir an kendi kendi düşündü. "Ortak arkadaşlar. Hayırdır sen niye bunları soruyorsun?"

"Hiiiiçç öyle yani şeyden aslında Şengül senin hakkında biraz fazla konuşuyor da dedim aranızda bir şey mi var"

"Aramız da ne tür bir şey olduğunu düşündün bilmiyorum ama inan arkadaş bile sayılmayız." Bu duyduklarım beni rahatlatmıştı.

Yolun geri kalanında çok da bir şey konuşmamıştık. Derslerdir, hocalardır derken eve varmıştık.

"Görüşürüz Berk"

"Görüşürüz Elif!" El salladım arkamı dönüp gidecekken konuştu.

"Elif.. Allah'a emanet ol."

"Sende Berk sende Allah'a emanet ol."

...

Finish!!

Bölüm hakkında ki düşünceler?

Uzun süre sonra bölüm atan koca yürekli ben.

Diyecek birşey yok diyorum veee

Hadin Allah'a emanet!




You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 19, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Mümin bir kul/TextingWhere stories live. Discover now