Hazan Vakti| 49

27K 1.7K 1.2K
                                    

🖇️Herkese selamlar, nasılsınız? 

🖇️Sizi çok bekletmek istemedim ve bölümü hemen yazdım. Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim..

🖇️ Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın..

49.Bölüm

Patlamadan dakikalar önce;

Hazan Eraslan Türkoğlu'nun anlatımından,

Umutlarımı tükendiği anda o sevdiğim koyu kahverengi gözlerle buluşmuştu gözlerim. Artık öleceğim dediğim anda sevdiğim adam çıkıp gelmişti. Yine beni düştüğüm bu karanlıktan kurtarmıştı. Onu gördüğüme her ne kadar sevinsem de sandalyemin arkasına bağladıkları bomba tüm sevincimi alıp götürmüştü. Alparslan'a, canımın içine git değiştim ama biliyordum ki o beni bırakıp hiçbir yere gitmezdi.

Tim odadan çıktığı an Alparslan'ın yanıma yaklaşıp "Bitti güzelim, biraz sonra kollarımda olacaksın" demesi ve dudaklarını saçlarımda hissetmem çok iyi hissettirmişti. Onu çok özlemiştim, buradan kurtulduğumda istediğim ilk şeylerden biri onun kolları arasına girip kokusunda uyumaktı.

"Allah kahretsin." Alparslan'ın panik dolu sesini duyduğumda ne olduğunu anlayamadım. Caner adamı etkisiz hale getirmişti, sorun neydi? Yanlış kabloyu mu kesmişti? 

Hızla önüme doğru gelerek Emre'nin yarım bıraktığı işi tamamlamaya çalışırken ilk defa ellerinin titrediğini görüyordum. "Alparslan ne oluyor?" sorduğum soruyla birlikte Alparslan hızla zinciri kırmaya devam ederek cevap verdi. "Sayaç çalışmaya başladı. 4 dakika var. Patlayacak."

Duyduğum sözlerle birlikte korkunun bedenimi sarmasına izin verdim. Alparslan zinciri kırmaya çalışırken bağırdı. "Açıl artık, açıl, açıl!"

"Alparslan, çık buradan." dedim gözyaşları gözlerime dolmaya başlarken. Tekrar ekledim. "Çık, yalvarırım çık." dediğimde Alparslan sert bir biçimde bana bakış atarak zinciri açmaya devam etti. "Seni burada bırakmam anlıyor musun? Asla ama asla seni almadan buradan çıkmam. Öleceksek beraber öleceğiz."

Söylediği sözlerle ağlamaya başladım. Benim yüzümden ona bir şey olsun istemiyordum. Ama o da beni bırakıp gitmeyecekti, bunu gözlerindeki kararlılıktan anlayabiliyordum. 

"Sikeyim böyle işi." Sert bir biçimde zinciri kırmaya uğraşırken hissettiğim gevşeme ile birlikte içimde tekrar umut yeşermeye başladı. Başarmıştı. "Hazan, kalk!" Daha ben ne olduğunu anlamadan oturduğum yerden kalkarken Alparslan ile ellerimiz birbirine kenetlendi.

Depodan dışarıya koşarken arka kapıdan kendimizi dışarı doğru atıp biraz da olsa uzaklaştığımız anda kulakları sağır edecek kadar büyük bir gürültü koptu. Patlamanın etkisiyle bedenimin nereye savrulduğunu anlamazken tek hissettiğim sert bir zemine düştüğüm olmuştu.

Burnuma dolan iç yakıcı kokuyla öksürürken etrafa yayılan gri dumanlarla önümü görmeye çalıştım. Ben iyiydim, peki Alparslan iyi miydi? Öksürerek yattığım yerden gökyüzüne bakarken Alparslan'ın endişeli sesi kulaklarıma doldu. "Hazan, iyi misin?!" 

Çok şükür iyiydi, bana doğru yaklaşıp tam yanıma diz çöktü. Bakışları tüm vücudumda dolaşırken tekrar sesini duydum. "İyi misin? Bir yerinde bir şey var mı?" hem öksürüp hem konuşmaya çalıştım. "İyiyim, sen iyi misin?"

Hazan Vakti| Asker&DoktorΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα