BÖLÜM 28
"Artık ne ilkin, ne bakireliğin, ne de bir böbreğin kalmadı, güzel kadın."Reyhan Ekim ~Vural~ (28 Yıl Önce)
Yağmur gideli tam bir gün olmuştu ama ben yatağımızın kenarında ki boşluğa bakarak onun hayalini kurmaya şimdiden başlamıştım. Onu tek bir günde bu kadar çok özleyebileceğimi asla düşünemezdim. Evet onu seviyordum, hatta yavaş yavaş da aşık oluyorum da denilebilirdi. Onsuz yapamayacağımı anlıyordum sanki...
Yanımda ki boşluğa bakmaya devam ederken telefonumun çalması ile olduğum yerden sıçradım. Kimin bu gece saatinde aradığının merakı ile tuşu telefonuma uzandım, arayan numaranın sahibi ile göz göze geldiğimde hızla açtım. "Bir şey mi oldu abla?" Evet, arayan ablamdı. Son zamanlarda eniştem ile tartışıyordu ve bu tartışma ileri düzeye kadar gelebilirdi. Onun için endişeleniyordum. Üstelik, iki aylık da bir bebekleri varken, tartışmaları fazlasıyla da saçmaydı.
"Şu telefonu 'efendim' ya da 'alo' diye açmayı ne zaman öğreneceksin sen?" Sesinde neşe olduğunu sezdim. Derin bir oh çektiğimde dudakları yukarı doğru kıvrıldı. "Samet enişte ile işler yolunda sanırım."
"Yolunda yolunda. Hatta bugün de onun doğum günü oluyor. Kutlama yapacağız, sende gelsene."
Kaynanam ne olacak acaba? "Yok abla ya, siz eğlenmenize bakın."
"Aaa! Olmaz öyle şey! Hem, Kayra' da yanımızda. Madem bir şey yaomayacaksın, bari ona göz kulak olursun." Sessiz kaldım. Yağmur' un annesi yani kaynanam buna asla ama asla izin vermezdi. "Hadi Reyhan! Kırma benii!"
İç çektim. "Kaynanama sormam gerekiyor abla."
"Ne demek o ya?" Sitem edişi buruk bir gülümseme bıraktı dudaklarıma. "O yellozu yolmamı istemiyorsan, izi dahi almadan benim yanıma geleceksin!"
"Ama-"
"Aması maması yok! Geleceksin diyorsam geleceksin!" ...
~
Ve evet, tam da ablamın yanına, asla hiç bir aile üyesinden izin almadan gelmiş, tam dibinde dikilerek Kayra' yı sıkı sïkı tutuyordum. Ara ara kucağımda hoplatarak, huysuzlaşmasını engelliyordum. Bu esnada ablam ve eniştem ise, yoğun bir tartışma içerisine dalıp dalıp çıkıyorlardı. Ablam, üzerine oldukça dar ve kırmızı bir elbise giymişti. Kırmızı elbisenin üzerinde kırmızı simler olduğu için parıl parıl parlïyordu. Ben ise onun aksine beyaz ve sade bir elbise terci etmiştim. İkimizin de saçları dalgalı bir şekilde, onun omuzlarına beni ise belime kadar dökülmüştü. Eniştem, her zamanki sıradan gömleklerinden birini giymişti.
Tartışmaları artarken, onların bu tartışması, Yağmur ile olan ilişkimin ne kadar iyi yönde olduğunu gösteriyordu. Eh, çocuk yaşta çocuk biri ile evlenirlerse, böyle olurdu. Ben yetişkin, adam gibi adam olan biriyle evlendiğim için çok mutluydum.
Kaynana konusu dışında.
Ablam ve eniştem tekrar tartışmaya başlayacaklardı ki, aralarına giren bu sefer ben değil, bana doğru yaklaşan başka bir adam oldu. Gözlerim tereddüt etmeden onu bulduğundaysa, onun da mavileri beni bularak, "Hepinize hayırlı akşamlar." demesi bir oldu. Her şey çok ani gerçekleştiği için, hiç bir şeyi idrak edememiştim. Kimdi bu adam? Neydi bana karşı bu yaklaşımı? Ne oluyor?