Nehir kenarı

8 0 0
                                    

.

.

.

Asena ve arkadaşı bir süre daha oyalanıp saraya döndüler Çağla bir işi olduğunu söyleyip başka bir yöne gitti. Asena ise sarayın öbür ucunda bulunan meyve sebzelerin yetiştiği seraya gitmişti.

.

İçeri girdiğimde mis gibi kokular ciğerlerime doldu.Burası o kadar güzel kokuyordu ki hep burada kalabilirdim.Meyve ve sebze yetiştirmeyi,bitkilerle ingilenmeyi o kadar çok seviyorum ki anlatamam çok eşsiz ve güzeller.Bende böyleyim bitkiler ile aram çok iyi.

-Bakıyorumda birileri ben yokken bitkilerimle çok iyi ilgilenmiş.

Duyduğum ses ile arkama dönüp sera ile ilgilenen ve bunca zaman bana bitkileri öğretmiş olan Akbay'a baktım.Bir hastalığa yakalanmıştı ve uzun zamandır sera ile ilgilenemiyordu.Tabii onun yokluğunda ben ilgilenmiştim.

-Bitkiler ile aramız iyi,senin yokluğunda onları öylece bırakacağımı düşünmedin umarım.

-Ah prenses hiç öyle düşünür müyüm,sadece emin olmak istemiştim.

Sonra başını eğip üstümü inceledi ve güldü.

-Etekleriniz biraz çamurlanmış galiba.

-Aaa hayır ya ,neyse o kadar kötü olmamış hallederiz.

-Bu rahatlığınıza hayranım prenses.

-Kirlendi diye oturup ağlayacak değilim ben büyüdüm Akbay artık küçük değilim.18. baharımdayım.

-Vay be ne kadar büyümüşsün daha dün 17. baharındı vay be

-Hıh komik bir espri değildi,gidiyorum ben.

-Görüşürüz prenses.

Seradan çıkıp eteklerimdeki çamuru umursamadan sakin sakin gidiyordum.Saraya girdim dilime dolanmış birkaç söz ile ritim tutturup koridorda ilerledim.

İlerledikçe fark ettim bu duvarlar ne kadar değişikti.

-Sarayda böyle bir koridor mu vardı ya,neyse.

Umursamayıp aynı şekilde ilerledim mırıldanarak ama gitgide koridor karanlıyordu.Durup etrafıma baktım,4 farklı yön vardı ve ben galiba tam merkezdeydim.

-Geldiğim yol hangisiydi ya hepsi aynı,ben nasıl girdim bu yola,of şu dalgınlığım yok mu başıma hep iş açıyor nasıl fark edemedim.Galiba hislerime güvenip o yola göre gideceğim.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve 2. yola dönüp oraya doğru ilerledim yavaş adımlarla.Etrafa kulak verip bir ses duymayı umut ettim ama yok,heryer aynı ses yok,görevli yok hiçbir şey yok.

-AĞH

Yerde yarısı kırılmış taş olan zemine ayağım takılıp yere kapaklanmıştım.Arka tarafta yankılarla beraber bir ses yükseldi.

-Evet,şu koridordan ses geldi çabuk gidip bakın!

.

Hızla ayağa kalkıp olabildiğince hızlı bir şekilde koşmaya başladı arkadaki kişiler kim bilmiyor ama bir yol bulma umuduyla son hız koşuyordu dar koridorda.Arkasındaki sesler gitgide daha yaklaşıyordu koridorun sonunda bir kapı belirdi.

Hızla kapıyı çekip açmaya başladı ama sıkışmıştı.İçindeki korku ile kalbi resmen ağzında atıyordu.Bir anda kapı açıldı kendini odaya attı ve sürgüyü çekti.

Elini saçlarına geçirip bir kaçış yolu aradı,köşeye sıkışmıştı ve az sonra kapıda olacaklardı.

Odada volta atarken aklına küçükken ona öğretilen taktik geldi,büyük sandıkalrın altında hep bi kaçış yolu olurdu.odadaki şeyleri hızla çekip kapıya yasladı adamların sesi daha net geliyordu kapıyı açmaya çalışıyorlardı,kapı çok sağlamdı açmaları uzun sürebilirdi ama zaman daralıyordu.

Sandığı çekince altındaki halıyı açtı ve yerdeki döşemede olan çıkıntıyı görünce öğretilen şeyin doğru olduğunu anladı.Döşemeyi kaldırıp sığabileceği kadar alan açtı ve kendini aşağı bıraktı çok derin olmayan bölgede olduğunda beceriksiz hareketlerle sandığı zorlukla alttan çekip üstünü kapattı dışarıdan fark edilmesi zor olacaktı.

Yüksek adrenalinden titreme tutmuştu her yanını.Sessiz kalmaya çalışıp olduğu yere çöktü.Adamlar kapıyı bir şekilde açıp içeri girdi muhtemelen 5-6 kişiydiler odada gelen sesler her yeri dağıtıp onu aradıklarının göstergesiydi.

İçlerinden biri konuşmaya başladı.

-Nereye gitti bu!Ahmaklar bir kişiyi tutamadınız mı!?Bari kim olduğunu öğrenebilseydik.Arayın etrafı bulun onu kaçacak yer yok!

Duyduğu ses ile gözleri fal taşı gibi ayrıldı.bu adam İşad.

Birkaç dakika sonra başka biri konuşmaya başladı.

-Burada!Burada bir yol var bahçeye açılıyor bakın taşlar arasından ışık sızmış ve birkaç taş var yerde.Muhtemelen buradan kaçtı ve geri tam kapatamadı.

Duydukları ile eli yüreğine gitti,onu bulmuşlardı.

İçindeki büyük korku ile resmen öleceğini hissediyordu ama duyabildiğince fark etti ki bahsettikleri yer başka bir yerdi birkaç dakika bekledi ve odadaki bütün sesler yok oldu.

Çok korkmuştu dışarı çıkamaz,ama burada da kalamazdı.İçinde olduğu yere bakınca kafası ayıktı burası topraklık bir çukur değil kasten yapılmış bir geçitti ve baya genişti.Üstelik ileride ışık vardı.

Karşısına çıkabilecek herhangi bir şeyin korkusuyla ilerledi.

yaklaşık 10 dakika sonra bi şekilde kendini normal koridorlarda buldu burası tam sarayın giriş kısmıydı.Yaşadıklarının şoku ile koşarak odasına çıktı kimseyi görmüyormuşçasına olabildiğince hızlı bi şekilde yukarı çıktı odasında girip kapıyı üstüne kilitledi ve yere çöktü.

Hava tamamen kararmış kapkaranlık odada yerde oturmuş boş gözlerle düşünüyordu.

-Ben ne yaşadım öyle..Neydi bu, neden işad oradaydı,benim olduğumu fark etmişlermiydi.Yasaklı bölgeydi orası ya beni gördülerse kaçarken.Eğer öyle birşey olduysa kesinlikle kafam gövdemden ayrılır.

Son söylediği şeyden irkilip nefesi daraldı.Ayağa kalkıp birkaç mumu yaktı ve biraz olsun sakinlemeye çalıştı.

.


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 20 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kırık TahtWhere stories live. Discover now