I.

2.8K 224 70
                                    

Güney Kore'nin başkenti Seoul'de yaşayan ve şöhretli mafyalardan biri olan Jeon Jungkook, işini erken bitirdiğinden soluğu barda almıştı.

Tüm ailesini trajik bir olayla kaybetmesinden sonra geriye kalan küçük erkek kardeşini evinin önündeki korumalarına emanet etmişti. Küçük kardeşinin güvende olduğundan adı kadar emindi. Bu sayede rahatça kafa dağıtabilirdi.

Jeon, barın kuytu köşelerinden birine geçmiş, old fashioned bardağından viskisini yudumluyordu. Viskiden bir yudum alıp ağzında bir süre bekletiyor ve tadını çıkarıyordu. Yorgunluktan kısılan gözleri barda geziniyor, ara sıra dans eden insanları yokluyordu. Hafiften kafayı dağıtmaya başlıyordu ki telefonundan gelen arama ile irkildi. Korumalarından biri arıyordu. İlk önce görmezden geldi, birkaç kez aramayı reddetti ama telefon ısrarla çalmaya devam ettiğinde açmaya karar verdi.

Jeon hızla elindeki bardağı masaya bıraktı, telefonu ceketinin iç cebinden çıkarırken oldukça sakin bir şekilde barın arkasına geçerek telefonu açtı. Her şeyin yolunda gittiğini düşünürken korumanın endişeli sesini duyduğunda kaşlarının istemsizce çatılmasına engel olamadı.

Koruma: "Bay jeon, küçük kardeşiniz Eunhwi'yi hiçbir yerde bulamıyoruz. Evin her köşesini aradık, ama bulamadık. Parka gittikten sonra kaybolmuş olmal-"

Jeon duyduğu cümlenin etkisiyle hiddetle korumanın sözünü kesti. Dişlerini birbirine kenetleyip sıkarken, çenesindeki damarlar belirginleşiyordu. Ayrıca alnındaki birkaç damar kendini belli ederken elindeki telefonu kıracakmış gibi sıkıca tutuyordu. Konuştuğunda ses tonu boğuk ve emreder tondaydı.

Jeon: "Ne demek kardeşim evde yok?! Gerekirse bütün Kore'yi birbirine katın, ama onu bulun! aksi halde hiçbirinizi sağ bırakmam."

Jeon sert bir şekilde telefonu kapattı ve tekrar cebine yerleştirdi. Dişlerini hâlâ gergince sıkıyordu. Başparmağını ve işaret parmağını burnuna yerleştirip kemerini sıktı. Sakin kalmak için derin nefesler almaya başladı ama hiç de öyle olmadı. Kardeşinin kaybolduğu gerçeği ile hızla yumruğunu içki bardaklarının olduğu rafa geçirdi, bardaklar yere düşerken bu pek de umrunda değilmiş gibi dişlerinin arasından bir homurtu çıkardı. Ardından hızla ceketini alarak bardan  çıktı.

Dışarı çıkar çıkmaz rüzgar onun tenine işlemeye başlamıştı, tenine çarpan rüzgar omurgasından aşağı bir ürperti hissetmesine sebep oldu. Jeon arabasına doğru yürümeye başlarken rüzgar onun koyu saçlarını savuruyor, alnına düşmesine sebep oluyordu. Sert adımları değişmeksizin yürürken, hızla telefonunu çıkardı ve adamlarından birine mesaj yazdı. Kardeşini en geç bu gece bulacaktı.

Sonunda arabasına bindiğinde telefonu sertçe arabanın içine fırlattı. Nereye fırlattığı umrunda değilmiş gibiydi. Koltuğa yerleşti ve direksiyonu sıkıca tuttu. Bir süre bekledikten sonra son sürat evine sürmeye başladı.

——————————————————————————

——————————————————————————

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
lil broWhere stories live. Discover now