XII.

1K 139 75
                                    

Jungkook bir süre onun yüzüne baktıktan sonra kalktı, Taehyung iyi olduğuna göre gidebilirdi. Eunwhi'yi daha fazla yalnız bırakmak istemiyordu. Jungkook ayaklanırken Taehyung onun gideceğini anladı ve battaniyeyi üzerinden atarak kalkmaya yeltendi, bu sırada Jungkook konuşmaya başladı. "Kalkmana gerek yok, iyice dinlenmeni söylemedim mi ben sana?"

Taehyung, Jungkook'u dinlemeden kalktı ve onun karşısında durdu. Bu sırada Jungkook kaşlarını çatarak ona bakıyor, neden kalktığını anlamaya çalışıyordu. Tae anlatmaya başladığında Jungkook kafasını hafifçe eğerek onun gözlerine bakmaya başladı. "Ayağa kalkacak kadar iyiyim şu an. En azından seninle kapıya kadar gelebilirim."

Jungkook bir şey söylemeden derin bir nefes verdi ve kafasını sallayarak kapıya yöneldi. Taehyung da onun arkasından yürüdü. Jungkook evden çıktığında yavaşça Taehyung'a dönerek konuşmaya başladı. "Sıcak bir şeyler iç ve kendini sıcak tut. Hava henüz sandığın kadar sıcak değil, güneşe kanma."  Taehyung yalnızca kafasını sallayarak onu onayladı ve konuşmaya başladı. "Teşekkür ederim tekrardan... Görüşürüz, Jungkook."

Jungkook bir süre konuşmadan onun gözlerine baktı. Bir şeyleri kafasında oturtmaya çalışıyor gibi görünüyordu. "Görüşürüz, Taehyung."

***

Jungkook arabasında oturuyor, elindeki sigarayı içmek yerine sadece yanmasını izliyordu. Sigara yanmaya devam ederken arada sırada külünü silkiyordu. Sigarasını dudağına götürüp yavaşça içine çekerken rüzgârın etkisiyle dalgalanan denizi izlemeye başladı. Bu sırada sahilde amaçsızca dolaşan bir adam ilişti gözüne. Montuna sıkıca sarılmış, kollarını ise birleştirmişti. Kapüşonunu taktığından yüzü görünmüyordu. "Aklından ne geçiyor acaba?" Jungkook kendi kendine düşündü. Bu saatte bomboş sahilde dolaştığına göre canını sıkan bir durum olmalıydı. Adam yavaşça sahilden uzaklaşmaya başladığında sokak lambasının altına doğru yaklaştı, bu sırada onun yüzünü aydınlatan ışık sayesinde Jungkook bu adamın Taehyung olduğunu fark etti. Hızla arabadan çıktı ve onun yanına doğru yürümeye başladı. Bu sırada ona sesleniyordu. "Taehyung!"

Taehyung duyduğu ses ile kafasını o yöne çevirdi, ona yaklaşan Jungkook'u gördüğünde kaşları şaşkınlıkla yukarı kalktı. Meraklı bir şekilde mırıldandı. "Jungkook?" 

Jungkook, Taehyung'un yanında durduğunda hızla kolunu tuttu ve geldiği yöne doğru çekiştirmeye başladı. Bu sırada onu azarlıyordu. "Bu saatte ne işin var burada? Ne ara çıktın sen evden? Hava da buz gibi, sana dinlenmeni söylemedim mi ben?"

Taehyung kocaman gözlerle onu izliyor bir yandan da onun hızlı adımlarına yetişmeye çalışıyordu. Jungkook ise hâlâ sıkıca onun kolunu tutuyordu. Jungkook onu azarlamaya başladığında Taehyung sessizce kıkırdamaya başladı. Jungkook kafasını ona çevirdiğinde bakışları Taehyung'un gülümsemesine kaydı. Kendi dudakları da istemsizce kıvrılırken çoktan arabanın yanında durmuştu.

Taehyung onun gülümsemesini gördüğünde birkaç saniye duraksadı. Gülümseyen boş beyaz bir sayfa gibiydi. Samimiyetsiz  bir gülümseme demek yetmezdi. Ukalaca bir gülümseme demek yetmezdi. Çekici bir gülümseme demek bile yetmezdi. Taehyung tam bu anda fark etti: bu zamana kadar bu kadar güzel bir gülümseme görmemişti. Karnındaki o garip his tekrar bedenini ele geçirdiğinde Taehyung hızla ön koltuğa oturdu.

"Neden buraya geldin? Sorun ne?" Jungkook konuşurken bir yandan da arabanın ısıtıcını Taehyung için açıyordu. Taehyung ellerini ceplerine sokup ısıtmaya çalışırken konuşmaya başladı. "Bir sorun yok. Sadece... temiz hava almak istedim."

"Bu saatte? Ve hava bu kadar soğukken?" Jungkook sorgulayıcı bir şekilde sorduğunda arkasına yaslanmış, bakışlarını da Taehyung'a çevirmişti. Taehyung sessiz kaldığında Jungkook tekrar konuştu. "Temiz hava almak için gelmediğin belli bu arada."

Taehyung omuz silkti, koltuğa daha çok yerleşirken konuşmaya başladı. "Yürümek istedim, öylesine. Hem kendimi de iyi hissedince fırsattan istifade çıkmak istedim." Jungkook'a bakmaya başladığında Jungkook'un hiç de ona inanıyor gibi durmadığını fark etti. Oflayarak konuştu. "Söyleyene kadar öyle bakacaksın, değil mi?"

Jungkook kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı ve ona aynı şekilde bakmaya devam etti. Taehyung'da garip bir şeyler vardı ve Jungkook bunun sebebini öğrenene kadar durmayacaktı. Aynı zamanda garip bir şekilde Taehyung'a karşı yavaşça çekildiğini hissediyordu. Taehyung konuşmaya başladığında düşüncelerinden sıyrılarak onu dinlemeye koyuldu.

"Sanki içimde derin bir boşluk var ve... onu kapatmaya çalışıyorum. Çok yürüdüğümü sanıyorum ama geriye doğru dönüp baktığımda başlangıç noktasından hiç de uzaklaşmadığımı fark ediyorum. İğrenç bir duygu. Yürürsem biraz kafam dağılır diye düşündüm. Hepsi bu." Taehyung gergince karşısındaki adama bakıyor, alacağı tepkiden çekiniyordu. Çünkü ne zaman birine anlatmaya çalışsa aldığı tepki onu ya kırıyor ya da daha kötü hissettiriyordu. Duygularını açıkladığında elde ettiği tek şey insanların yargılayıcı ve küçük düşürücü bakışlarıydı. Taehyung bunları düşünürken yaptığından çoktan pişman olmuştu bile. Ama bu sırada konuşmaya başlayan Jungkook onu şaşırtmayı başarmıştı.

"İçindeki o boşluğun sebebi ne, Taehyung?" Direkt olarak onun gözlerine bakıyor ve cevabını merakla bekliyordu.

Taehyung yutkundu, bakışlarını kaçırdı. Duygularını ifade etmekte her zaman zorlanıyordu. Terleyen ellerini yavaşça dizlerine sildi ve tekrar Jungkook'a döndü. Konuştuğunda sesi daha kısık çıkıyordu. "Öğrenmek istediğinden emin misin? Ben... mideni bulandırmak istemiyorum. Eğer anlatırsam benimle bir daha görüşmek isteyip istemeyeceğinden emin değilim."

Jungkook umursamazca omuz silkti. Ardından düz bir sesle konuşmaya başladı. "Tanımadığım bir adamın sırrı beni ne kadar etkileyebilir ki?"

Taehyung aniden kalbinin kırıldığını hissetti. Jungkook böyle söylediği için miydi? Tanımadığı bir adam olduğu doğruydu. Öyleyse Taehyung neden böyle hissediyordu? Çünkü Taehyung onun tanıdığı biri olmak istiyordu. "Haklısın. Her neyse..."

Jungkook pot kırdığını fark ettiğinde hızla durumu toparlamak için konuşmaya başladı. "Her ne anladıysan o anlamda söylemedim. Bunun anlatmanı kolaylaştıracağını sandım. Lütfen anlatmaya devam eder misin? dinlemek istiyorum."

Taehyung ona baktı, söylediklerinde samimi olduğundan emin olmak istiyor gibi baktı. Onun samimiyetine inandı. İnanmak istedi. Yavaşça bedenini ona doğru çevirirken konuşmaya başladı.

lil broजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें