Genç adam usulca arabasından inip yavaş adımlarla yürürken kapının önüne gelmesiyle duraksadı. Birkaç kere kapıya vururken çıkan sesle başının ağrıdığını hissedebiliyordu. Kısa süre içinde küçük bir çocuk kapıyı açarken Alaz gülümsedi. "Ufaklık." diye mırıldanıp göz kırparken çocuğun kapıyı tamamen açmasıyla içeri girdi. "Hoşgeldin abi." Alaz kafasını sallayıp etrafa bakarken cebinden cüzdanını çıkardı. Tam parayı uzatırken çocuğun lafa girmesiyle duraksadı. "Asi abla yok burda haberin olsun, birkaç gündür gelmiyo zaten." Alaz duyduğu isimle derin bir nefes alırken tepki vermeden parayı uzattı. Yavaş adımlarla yürümeye devam ederken köpeköldüren içen adamı görmesiyle yine durdu. Cüzdanından yine para çıkarıp uzatırken şişeyi eline alıp yürümeye devam etti. Deniz kenarına vardığında kokuyu için çekip derin bir nefes aldı. Asi'nin dediğini yapmıştı işte. 'Sadece sevmeyi becerebilenlerin, sevmeyi hak edenlerin, kimsenin kalbine yük olmayanların ve ruhunu parçalamayanların Sevgililer Günü kutlu olsun. Gerisinin cehenemin dibine kadar yolu var.' demişti asi. O da gelmişti işte cehennemin dibine... onunla gerçek anlamda konuştuğu ilk yere. Şişeyi kafasına diktikten sonra yüzünü ekşitirken kafasını gökyüzüne kaldırıp düşünmeye başladı.
Alaz yaklaşık birkaç saattir, yerde uzanmış düşünürken, yıldızları izliyordu. "Ne işin var lan senin burda?" Duyduğu sesle doğrulup arkasını dönerken öfkeyle parlayan gözlerle karşılaştı. "Asi." diye mırıldanıp ayağa kalktı. "Ne işin var burda dedim?" Asi'nin sinirden sesi titrerken Alaz ayakta durmakta zorlanıyordu. "Ben bilmiyorum... kalbim buraya getirdi." Asi'nin gözleri dolarken sadece alaza bakıyordu. "Sen dedin, cehennemin dibine kadar yolun var dedin, bende buraya geldim." Asi sinirle karışık güldü. "Burası benim cehennemim, git burdan, yalnız kalmak istiyorum." Alaz kafasını sağa sola salladı. "Gitmicem Asi kız." Asi gittikçe sinirlenirken Alaz'ın elindeki şişeyi alıp hızla kafasına diktikten sonra denize fırlattı. "Ne istiyorsun Alaz ne? S*ktir git diyorum sana." Asi hızla alazı göğsünden iterken ağlamaya başlamıştı bile. "Git bak elimden bir kaza çıkacak!" Alaz'ın da gözleri dolarken acıyla gülümseyip dudaklarını birbirine bastırdı. "Ben senin elinden çıkan kazalara alışkınım merak etme." Asi hızla göz yaşlarını silerken son kez baktı adama. "Tamam ben gidiyorum." diyip arkasını dönerken hızla yürümeye başladı. "Asiiii!" Alaz arkasından bağırırken asi sanki bunu bekliyormuş gibi durdu. Gözlerinden yaşlar birer birer süzülürken ağlaması durana kadar öylece bekledi. Sulu gözlerle Alaz'a kafasını çevirip tıpkı onun gibi duran adama baktı. "Gitme!" Alaz'ın kedi yavrusu gibi çıkan sesiyle Asi'nin içi giderken kısa bi süreliğine kapattı gözlerini. Karşı koyabilmek için bunu yapması lazımdı. "Lütfen." diye mırıldandı bu sefer de Alaz. Asi gözlerini açıp derin bir nefes alırken hızla yürüyüp art arda adamın göğsüne vurmaya çalıştı. "Yeter Alaz yeter, gitmeyipte ne yapayım? Söylesene? Sen bana ne yapmaya çalışıyorsun?" Asi hem bağırıp hem sinirle Alaz'ın göğsüne hızla vurmaya devam ediyordu. "Asi dur!" Alaz Asi'yi durdurmaya çalışırken kollarını sıkıca tutup burun buruna durmalarını sağladı. "Asi dur tamam!" Asi müptelası olduğu kokuyu içine çekmesiyle kendini kaybetmemeye çalışırken Alaz'ın bakışları çoktan dudağa inmişti bile. İkiside birbirinin nefesini yüzünde hissederken Asi kollarını kurtarıp sertçe Alaz'ı geri gitti.
"Bırak yeter! daha ne kadar parçalayacaksın ruhumu? Benide gecemi de mahvettin zaten!" Asi bağırarak konuşurken Alaz gözleri dolu bir şekilde onu dinliyordu. "Hem nerde senin elini tutup çıktığın kız? Nerde söylesene? Niye burdasın Alaz?" Alaz sıkıntılı bir nefes verirken ayakta durmakta zorlanıyordu. Mekandan çıkar çıkmaz pişman olmuş kızın elini hızla bırakmıştı. Taksi çağırıp onu bindirdikten sonra kendisi de buraya gelmişti. "Dedim ya kalbim getirdi beni buraya." Yağmur çiselemeye başlamıştı ama ikisininde umrunda değildi. Bağır çağır konuşmaya devam ediyorlardı. "Sıçtırtma lan kalbine, uzak dur benden, gelme olduğum yerlere." Alaz kafasını sağa sola salladı. "Yapamayacağım şeyler istiyorsun benden asi kız... senden uzak durmak artık çok zor benim için." Alaz son cümlesinden sonra Asiye yaklaşırken Asi yine burnuna dolan koku ile kendinden geçmişti. "O geceden sonra, senden uzak durmak çok zor." Tıslar şekilde konuşup Asi'nin yüzünü avuçlarının içine alırken bakışları yine dudaktaydı. Asi kısa bi sendelemenin ardından Alaz'ı geri itti. "Bırak dokunma bana, sen bir daha bana asla dokunamayacaksın! O lanet olası gecedende senden de nefret ediyorum." Yağmur hafiften çoğalmaya başlarken hala ikisinin umrunda değildi. "Hayır etmiyorsun, biliyorum... sende unutamıyorsun o geceyi... uyurken kulağına fısıldadıklarımı unutamazsın." Asi gözyaşlarının arasından gülümsemeye çalıştı. "Sende, o gece söylediklerinde umrumda değil Alaz... hele bugün yaptığından sonra. O yüzden siktir git artık!" Alaz asiyi kolundan tutup kendine çekti. "Gözlerime bak ve söyle, o gece umrumda değil de, söylediklerinin hiçbirimi umrumda değil de... hadi desene asi kız." Asi dibine giren adamla nefesinin kesildiğini hissederken öfkeden koyulaşan gözlerine korkusuzca baktı.
"Umrumda değil!" Alaz hayal kırıklığı ile kafasını sallarken Asi'nin kolunu bırakıp geri çekildi. "Niye şaşırdın Alaz oğlan... o gecede takılı kalacağımı mı sandın? Sen gülüp eğlenip başka kızlarla takılırken..." Alaz'ın bağırması ile Asi'nin cümlesi yarıda kesilmişti. "Başka kız mız yok!" Yağmur iyice şiddetini arttırırken ikiside ıslanmaya başlamıştı. "Başka birisi olsa sence ben burda mı olurum? Saatlerce burdayım ve aklım tek bir kişi var.. sen varsın." Asi dikkatle dinlemeye devam etti. "Oturmuş burda seni düşünüyorum, sana yaptıklarımı.. ne kadar üzdüğümü... köpek gibi pişman olduğumu..." Asi ıslak saçlarını geriye atarken soğuktan titremeye başlamıştı. "Ama en çokta o sabah seni bırakıp gittiğime pişmanım." Alaz ağlamaya başladı, asi sadece onu dinliyordu. "Aptalın tekiyim ben, sensiz yapabilirim sanmıştım.. duygularımın üstüne gitmezsem seni görmezsem unuturum sanmıştım... ama hislerim çığ oldu büyüdü sanki... sonra dönüp bi baktım seni düşünmediğim an yok, hep aklımdasın.. en olmadık zamanda bile.. ne yaptın böyle bana asi?" Yağmur şiddetini gittikçe arttırırken artık ikiside tamamen sırılsıklamdı. "İlk defa bu kadar tuhaf şeyler hissediyorum. Aşk değildir dedim bu, kendimi kandırdım.." Asi titreyerek Alaz'a birkaç adım attı. "Ağlama." dedi cılız çıkan sesiyle. "Bana hissettirdiklerin o kadar eşsiz ki, ben yıllar sonra ilk defa bu hayatın yaşanmaya değer olduğunu hissettim." Asi Alaz'ın son cümlesinden sonra sertçe dudağına yapışırken ellerini ensesinde birleştirdi. Alaz birkaç saniye şaşkınlığından sonra tutkuyla öpücüğe karşılık verirken asi'nin alt dudağını kendi dudakları arasında hapsetti. Asi susamışçasına tüm benliği ile adamı öperken Alaz mümkünmüş gibi Asi'yi belinden kendine çekerek aralarındaki milimlik mesafeyi kapattı. Yağan yağmurda tıpkı tutkuları gibi artarken Alaz Asi'nin ıslak saçlarını geriye atıp ayrılmadan öpmeye devam etti. Asi nefes nefese ayrıldığında ikisininde gözleri hala kapalıydı. "Durma asi.. devam et.. dudaklarında biraz daha nefes alayım." Asi gözlerini açıp gülümseyerek Alaz'a bakarken yeniden dudaklarını birleştirdi.
Genç kız kafasını Alaz'ın omzuna koymuş yıldızlara bakarken titremesiyle Alaz irkildi. "Üşüdün demi? Sırılsıklamız zaten, hadi arabaya geçelim." Asi omzunu silkti. "Biraz daha burda kalalım." diyip havayı içine çekti. Alaz asiyi süzerken bakışları bacağında takılı kaldı. Sıkıntılı bir nefes verip montunu çıkarırken Asi'nin bacaklarına örttü. "Cesur iti mi alıyor bu elbiseleri sana?" diye homurdanırken asi tek kaşını kaldırdı. "Hayır canım senin ikizinin seçimi bu." Alaz bi anlığına durup Asi'ye baktı. "Nasıl yani? Çağla mı beğendi bu elbiseyi?" Asi kafasını aşağı yukarı salladı. "Ben konuşurum canım ikizimle... seçimleri kendisine kalsın." Asi gözlerini devirip gülerken Alaz bacaklarını iyice örttü. "Sen niye bu kıyafetlere çıktın mı? Kulis mulis yok mu mekanda?" Asi omzunu silkti. "Ne bileyim sinirle çıktım işte öyle, farkında bile değildim." diyip bacağını örten Alaz'a yardım etti. Alaz tekrar kolunu açıp omzunu işaret ederken asi yeniden kafasını koyup gökyüzüne baktı. "Beni öptüğün ilk gece, seni hastaneden alıp buraya getirdiğimde, asla böyle olacağımızı tahmin edemezdim."Alaz histerik bir şekilde güldü. "O gün başkası için ağlayan aptal bi adamdım... şimdi en azından doğru kişi için ağladım..." Asi adamın cümlesi ile kafasını kaldırıp bakarken gözleri aşkla parlıyordu. Alaz kocaman gülüp Asi'nin yüzünü avuçlarının içine alırken yavaşça uzanıp kısa ama tutkulu bir öpücük bıraktı dudağına. Alaz yeniden Asi'nin dudağına uzanacakken gelen bağrışma sesiyle kafalarını çevirdiler. "Ne oluyor? Kavga mı var?" Asi sıkıntılı bir nefes verip kafasını salladı. "Klasik mahallenin çocukları, her gece kavga ediyorlar." Alaz hala kavgayı çözmeye çalışırken Asi gülerek onu izliyordu. "Küçücük çocuklar gidip ayırsa mıydım ya?" Asi kahkaha attı. "Alaz saçmalama, bunların hiçbiri boş değildir, arada gidersin.." Alaz çapkın bir gülüş atıp bakışlarını asi'ye yöneltti. "Alaz'ı senden başka kim kesebilir ya?" Asi kahkaha atmaya devam ederken Alaz'ın yüzünü okşuyordu. "Haklısın, seni benden başka kimse kesemez... izin vermem." Asi'nin eli enseye doğru giderken Alaz'ın bu temasla odağı yine kaymıştı. "İzin verme." diye tısladı bakışları kızın dudağındayken. Asi'nin ince belini kavrayıp kendine çekerken dudağına doğru uzandı. Aralarındaki milimlik mesafeyi kapatmak için atılırken asi hızla geri çekildi. "Bir dakika ya, ben kapıdaki çocukları uyarmıştım seni almasınlar diye, sen nasıl girdin içeri." Alaz bıyık altından gülerken omzunu kabarttı. "Eee güzelim Alaz Soysalan'ım ben... açamayacağım kapı yok.." Asi gözlerini kısıp Alaz'a baktı. "İndir şu omuzlarını, nasıl girdin söyle." Alaz gülümsemesini silerken Asi'ye baktı. "Para veriyorum çocuğa.. alıyor o da beni." Asi yeniden kocaman kahkaha atarken Alaz tutup kendine çekti. "Sen ne güzel gülüyorsun öyle.. hep gül." Asi kafasını sallarken Alaz'ın ani hamlesi yeniden dudaklarını birleştirdiler.
SON
