Giriş ve 1.Bölüm

1.8K 91 399
                                    



İyi okumalar dilerim :))


GİRİŞ

Güneş doğmak üzereyken ilk defa erken kalkmıştı minik kız. Çünkü bugün onun doğum günüydü. Acaba annesi ona ne almıştı? Geçen yılki gibi çok sevdiği süslü bebeklerden mi yoksa bir evcilik seti mi? Ya babası? İstediği oyuncak ayıyı almışmıydı acaba? Minik kızın düşüncelerini bölen şey İçerden gelen bağırış sesleri oldu. Bir silah sesi duydu. Ve annesinin acı çığlıklarını. Ardından bir silah sesi daha duydu. Koşarak salona gitti minik kız. Yerde annesinin ve babasının cansız bedenleri duruyordu. Annesinin yanına eğildi.

"Annee! Ben acıktım. Hadi kalkta kahvaltı hazırlayalım birlikte. "

Annesinden ses gelmedi. Demekki uykusu derindi. Bozuntuya vermeden babasının yanına eğildi minik kız.

"Babaa! Annem uyanmıyor. Sen uyanda annemi uyandır. Hem söz vermişten erkenden kahvaltımızı yapıp lunaparka gidikcektik. Hadi baba! Ordaki oyuncakları çok merak ediyorum."

Ama babasından da cevap gelmedi. Açık kalmış kapıdan içeri ambulans görevlileri ve birkaç kadın daha girdiğinde durumu anlamaya başlamıştı minik kız..


1.BÖLÜM

-6 yıl sonra-

Alarm ikinci kez çalmaya başladığında gözlerimi açmak mecburiyetinde kaldım. Yurttaki diğer insanları uyandırmamalıydım. Normalde bukadar erken kalkmıyorum. Çünkü erken kalkmak bana hep o günü hatırlatıyor. Annem ve babamın öldürüldüğü günü. Onlar öldürüldüğünde yalnızca 11 yaşındaydım. Aradan 6 yıl geçti. Bugün 17.yaş doğum günüm. Aynı zamanda anne ve babamın ölüm yıl dönümü. Buyüzden ilk dersin başlamasından 3 saat önce kalktım. Önce ailemin mezarına gidicem, daha sonra okula. Geç kalmamalıydım çünkü bugün bursla kazandığım okulumun ilk günüydü. Toz pembesi, kısa bir elbise ve aynı renk babetlerimi giydim. Annem çok severdi pembe tonlarını. Bana da çok yakıştığını söylerdi. Okula çantamı da alıp yurttan çıktım. Taksiyle mezarlığa geldim. Mezarlarının başında oturdum. Cesaretimi toplayınca konuşmaya başladım.

"Anne! Baba! Ben geldim... Aslında nerden başlasam bilmiyorum. Sizi çok özledim. Biliyor musunuz..."

Burukça gülümseyip sözlerime devam ettim.

"Ben...Özel bir okula gitmek için burs kazandım. Bugün ilk günüm. Orda da beni dışlarlar mı acaba? Aslında bazen size çok kızıyorum. Neden bırakıp gittiniz beni? Ha baba? Neden borç aldın mafyadan? Madem beni seviyordun neden düşünemedin? Benim ihtiyacım olan şey sevginizdi, paranız değil..."

Gözyaşlarım yanaklarımdan hızlı hızlı dökülmeye başladı. Daha fazla dayamayacağımı anladığımda mezarın başından kalktım. Mezarlıktan çıktığım anda biri beni kucağına aldı.

"İMDAT! KİMSE YOK MU YARDIM EDİN!"

Hem bağrıyordum hem de beni tutan adamın göğsüne vuruyordum ama nafile. Etrafta kimse yoktu ve bu koca cüsseli adamın beni bırakmak gibi bir niyetide yok gibiydi.

"BIRAKSANA BENİ!"

Adamdan ses çıkmıyordu. Siyah arabaların oluşturduğu uzun bir kovboya doğru ilerledik. Tam ortadaki son model arabanın arka koltuğuna oturduk.

"BIRAK BENİ! İMDAT! BIRAKSANA!"

Beni okadar sıkı tutuyorduki kurtulmak imkansızdı.

"YA BIRAK BENİ! LÜTFEN BIRAK!"

Cevap vermiyordu. Sanki duymuyordu bile.

"Eve sür!"

Sürücü koltuğundaki şoföre verdiği emirin ardından şoför arabayı sürmeye başladı. Beni kucağından indirmiyordu. Göğsündeki yüzümü kaldırıp onun yüzüne baktım. Bağırmaktan sesim kısılmıştı.

"Beni nereye götürüyorsun?"

Diye fısıldadım. Mümkünmüş gibi yüzüme daha çok yaklaştı. Dudaklarıyla dudaklarımın arasında birkaç santim vardı. Dudaklarını dudaklarıma bastırıp geri çekildi. Konuşmaya niyeti yoktu. Bağırmaktan boğazım ağrıyordu. Daha fazla direnemeyeceğimi anladığımda yüzümü tekrar göğsüne gömdüm. Elbisemin açıkta bıraktığı bacaklarım üşüdüğümden titriyordu. Elini bacaklarıma getirip nazikçe okşamaya başladı.

"Bırak, lütfen!"

Ağzımdan çıkan son sözcüklerden sonra vücudumun direnci gitgide azalıyordu. Gözlerimi kapattım. Göğsüne daha çok gömüldüm. Üstüme siyah bir battaniye örttü. Beni saklamak ister gibi kendine iyice çekti. Kucağında olduğum düşüncesi her ne kadar rahatsız etsede aynı zamanda üstüme örttüğü battaniye ve sıcacık kolları arasında rahattım.

...

Araba malikane sayılabilecek kadar büyük bir evin önünde durdu. Beni kucağından indirmedi. Bedenime sarılı olan battaniyeyle birlikte arabadan indik.

"KORUMA SAYISINI ARTTIRIN!"

Adamlarına verdiği yüksek sesli emirle irkildim. Bunu farketmiş olacakki dudağımın kenarına bir öpücük kondurup kollarını bana daha çok sardı. Okadar yorgundumki ufacık bir tepki bile veremedim. Eve girdik. Sonra bir odanın içine girdik. Odadaki her şey pembeydi. Odanın içinde bir sürü balon vardı. Duvarlar toz pembesi, hello kitty desenleriyle doluydu. Simsiyah evin içinde böyle bir oda olması garipti. Ama hoşuma gitmişti. Bu benim tam istediğim gibi bir odaydı. Hayallerimdeki oda... Beni yatağın üstüne bıraktı nazikçe.

"Üstünü değiştirelim mi?"

Nazik olmaya çalışarak konuştuğu belliydi. Ama yinede sesi korkutucuydu.

"Ben.. g-gitmek istiyorum."

"Şş yorma kendini. Üstünü değiştirelim. Böyle rahat edemezsin."

"Bırak beni, lütfen!"

Duymamazlıktan gelerek odadaki kıyafet dolabının yanına gitti. Birkaç parça şey alıp yanıma geldi.

"Kaldır kollarını."

"O-olmaz."

"Şş utanma."

Sesi çok ürkütücüydü. Sanki dediklerini yapmazsam beni öldürecekmiş gibi bir havası vardı. İstemeyerekte olsa kollarımı kaldırdım. Üstümdeki elbiseyi çıkardı. Karşısında sadece iç çamaşırlarımla kalmıştım. Kollarımla bedenimi kapatmaya çalıştım. Ellerimi bedenimden çekti.

"Utanma dedim dimi?"

Gözlerimi gözlerine kenetledim. Bir süre bakıştık. Ondan korktuğumu anlamış olmalıki beni kendine çekip sarıldı. Birkaç dakika sonra bedenini benimkinden ayırdı.

"Üstünü giydirelim, üşüteceksin."

Bana hello kittyli bir pijama takımı giydirdi. Üstü crop altı şort şeklindeydi. İnce ve rahattı. Çok güzeldi.

"Biraz uyumak ister misin?"

Sesini nekadar yumuşak çıkarmaya çalışsada çok bir işe yaramıyordu. Sesi korkutucuydu.

"Gitmek istiyorum. L-lütfen! Bırak beni gideyim. Polise falanda söylemem. Nolur, bırak beni!"

Çok içten bir kahkaha attı.

"Bak güzelim, önce bir konuda anlaşalım. Polis bana hiçbirbir şey yapamaz. Boşuna kendini yorma."

"Neden gitmeme izin vermiyorsun?"

"Şş, konuşucaz bunları. Önce biraz uyu, dinlen."

Tam odadan çıkacaktıki benim seslenmemle durdu.

"Gitme! Korkuyorum! Lütfen, gitme!"

Yanıma geldi. Kollarını bedenime sardı. Kulağıma "korkma, ben yanındayım." Diye fısıldadı. Yatağa yattı. Beni de göğsüne yatırdı. Yorganı iyice üstüme çektim. Saçlarımı okşarken yine fısıldadı.

"Ve artık hep yanına olacağım..."

...1.BÖLÜM SONU... 

Mafyanın BebeğiWhere stories live. Discover now