9: Ejderha ve Ben

43.2K 2.7K 10.3K
                                    


NP: Mavi, Sen ve Yıldız

🌠

Bütün gece gözümü bile kırpmadım ama o mışıl mışıl uyudu ve bu benim için tüm uykulara bedeldi. Gün ağarana kadar bütün sıcaklığı ve güzelliği ile yanımdaydı ve bir saniye bile kımıldamadı. Kollarını çekmedi. Yatakta dönmedi.

Çok uzun zaman bekledi.

Parmaklarım hafifçe şakaklarında dolanıyordu. Kokusu aldığım her nefeste burnuma doluyor ve beni ona daha sıkı sarılmaya itiyordu. Kendimi ona bırakmaya o kadar hazırdım ki bu gözlerimin sulanmasına neden oldu. Bakışlarım pencereden dışarıya güneşin altında pürüzsüz bir şekilde uzanan denize dönüp duruyordu.

Suçlu hissediyordum.

Bu kadar iyi hissettiğim için suçlu hissediyordum.

İkilemler her yandan beni kuşatıyordu. Burada kalmak her geçen gün daha zorlaşıyor ve daha da kolaylaşıyordu. Kolaydı çünkü Daren'le geçirdiğim her an diğerinden daha güzeldi. Kötüydü çünkü buraya sürgün edilmiştik. Geride bir yıkım bırakarak. Orada neler olduğunu dahi bilmeden burada iyi hissediyor olmak ikimizin anlarını çalıyordu. Ve sonra öfkelenmeye başlıyordum.

Daha ne kadar çalacaklardı?

Bu da gözlerimi gökyüzüne çekiyordu. Artık o şarkıyı duymak istediğimden emin değildim. Bütün bunların ortasında bir suçlu arıyordum ama bulamıyordum. Bir ayna olmasa da bakışlarım hep kendimde son buluyordu. Sanki yapabileceğim her şeyi yapmamış gibi hissediyordum.

Gözlerim yeniden Daren'e kaydı. Uykusundaki huzurlu anı beni karanlığı dağıtmaya yetti. Bütün gece düşünmüştüm ve ona daha fazla bunu yapmayacağıma karar vermiştim. En çok şimdi yanı başında olmak isterken onu daha fazla bu ıstıraba mecbur edemezdim. Bu yüzden ben dönemiyor olsam da onun dönmesine karar vermiştim. Muhtemelen bu beni mahvedecekti ve muhtemelen onun hiç ama hiç hoşuna gitmeyecekti ama onu daha fazla krallıklarından uzak tutamaz ve bir sahil kasabasında hapsedemezdim.

Daha da önemlisi biraz daha burada kalırsak sonunda ikimizin de dönmek istemeyeceğinden endişelenmeye başlıyordum.

Yataktan hafifçe doğruldum ve çok yavaş hareket ederek kendimi yana doğru çektim. Başını yastığın kenarına destekleyebilmiştim. Rahat bir nefes vererek uyanmadığına emin olup ayağa kalktım. Perde yeniden uçuştu ve manolyalarla birlikte denizin kokusunu da içeriye getirdi. Bulutlar çarşaf çarşaf açık mavi gökyüzüne dağılmıştı. Hissettiğim her şeye rağmen ne kadar kusursuz görünen bir sabahtı.

Yatağın diğer tarafına doğru parmak uçlarımda yürüyüp üzerini örttüm. O Ateş Lordu'ydu, daha önce hiç üşüdüğünü görmemiş ve duymamıştım ama yine de iyi olduğuna emin olmak istiyordum. Hafifçe kıpırdandı ama uyanmadı, benim olduğum tarafa doğru elini uzattı, beni güldürerek yastığa sarıldı ve uykusuna devam etti. Başını kendine çektiği ve yerimi dolduran yastığa gömmüştü. İblis, bir yastığın ben olmadığımı anlamamıştı bile! Sesli gülmemek için yanağımın içini ısırdım. Bembeyaz yastığın üzerindeki bronz teni yine çok dokunulası görünüyordu. Ama dikkatimi çeken pürüzsüzlüğü oldu ve bu aklıma bir düşünceyi getirdi. Onun bedenini süsleyen tılsımları hiç görmediğimi fark ettim. Ve ne kadar görmek istediğimi.

Yatak odasından çıkarken kendi kendimi onu soymak için bunun muhteşem bir bahane olmadığına ikna etmeye çalışıyordum ama edebildiğim söylenemezdi.

Nihayet banyoya gidip kendimi tuvalete attım. Saatlerdir kendimi tutuyordum ve mesanem benden nefret ediyordu. Biraz daha kendimi sıksam muhtemelen altıma kaçıracak ve milenyumun en iğrenç ikiz alevi olacaktım.

EJDERHA ve YILDIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin