Afganistan

19 3 14
                                    

    Sıkıcıydı, kesinlikle bu yolculuk çok sıkıcıydı. Cidden yer değişikliği yapılamıyor muydu? Maral'ın sağ tarafında Kuzey, sol tarafında ise Kaptan oturuyordu. Karşılarında ise sırayla Elisa, Berfu ve Ghost vardı. Kuzey hiperaktif bir çocuk gibi yerinde duramazken Kaptan ise şapkasını öne çekmiş, yüksek ihtimalle kestiriyordu. Maral sıkıntıyla nefesini bıraktı dudaklarından dışarıya. 

    Berfu kaskından çıkan saç tutmalarını düzeltirken "Şuraya bak. Maral'ı yanımıza alsaydık keşke. Bir taraf Allah'ın lütfu, diğer taraf Allah'ın cezası olurdu." dedi Elisa'ya eğilerek. Duyulmadığın zannediyor olsa da Kuzey hariç herkes onu duymuştu. 

    Maral kısık sesle gülerken "Yanımda Allah'ın cezası var zaten." diye mırıldandı ağzının içinden. Kendisi bile zor duymuştu sesini. Boğuk bir sesin "Ben de sana bayılmıyorum Nyx." demesi ile başını kaldırıp sesin kaynağına baktı. Kaptan, şapkasını yüzünden çekmeden konuşmuştu. Maral göz devirerek "İsmim Maral, Kaptan." derken ilk sefer olduğu gibi yine 'Kaptan' kısmını alayla söyledi. 

    Yanındaki bedenin iç çekerek hareketlendiğini hissedince bakışlarını çekmeden onu izlemeye devam etti. Kaptan şapkasını yüzünden çekerken ışığa alışmak için çok kısa bir süre gözlerini kırpıştırdı, ardından yanındaki kadına baktı. Kahverengi gözleri keskin bakışlarla kendisini izliyordu. Onu taklit ederek "Biliyorum Nyx." dedi alayla.

    Konuşmaları Maral'ın oflayarak önüne dönmesi ile son bulurken genç kadın etrafı izlemeye başladı bu sefer. Elisa ve Berfu kendi aralarında sohbet ederken Ghost ise boş gözlerle yeri izliyordu. Kuzey ikide bir kemeri ile uğraşıyor, bazen ise tabancasının şarjörünü takıp geri çıkartmak suretiyle oyun oynuyordu kendince. Maral ise başını iki yana sallayarak arkasına yaslanıp gözlerini kapattı.

    "Üsteğmen, uyan!" diyen boğuk ses ile sarsılarak gözlerini araladı genç kadın. Gözlerini kırpıştırarak etrafa bakınırken onu izleyen solgun mavi gözlerle kesişince derin bir nefes alıp verdi dişlerinin arasından. Kaptan ise umursamazca "Birazdan ineceğiz. Bu kadar uykucuysan seninle işimiz var." dedi. Maral gözlerini ovalarken "En azından yaşlı olduğum için  uyumuyorum..." diye mırıldandı ağzının içinden. "Bunu duydum." diyen ses ile susmak zorunda kalmıştı. 

    Herkes toparlanmaya başlamıştı yerlerinde. Maral da kendisine gelip silahını eline aldı. Helikopterin piste inmesi ile kemerlerini açıp sırayla inmeye başladılar. Etrafa bakınırken görüş açılarına sarışın bir adam girdi. Ağır adımlarla yanlarına doğru gelirken Kaptan gülümseyerek sarıldı ona. Hafif uzun sarı saçlarını karıştırdı babacan bir tavırla. "Seni tekrar görmek güzel Turgut." derken ondan ayrılıp diğerlerine baktı. 

    "Size bahsettiğim dostum. Afganistan'da olduğumuz sürece bizi misafir edecek. Merak etmeyin, fazlasıyla güvenilir." derken son kısımda Maral'ın gözlerinin içine baktı. Herkes Turgut'a bakarken Berfu göz devirerek "Bu ekip dışında gördüğüm tek kadının Kate olması sinir bozucu." diye söylenmesi duyuldu. Kızlar kendi aralarında gülerken Turgut hafifçe gülümseyip "Hadi eve geçelim. Dışarıda fazla durmak iyi değil, akşam oluyor." diyerek önden yürümeye başladı. Birkaç metre ileride iki katlı bir ev görünüyordu. 

    Kaptan'ın onayı ile herkes ilerlerken Maral, kolunu kavrayan el ile durdu yerinde. Önce kolunu tutan ele, ardından elin sahibine baktı çatık kaşlarla. Kaptan ise gözlerinin içine bakarken kulağına eğilip "Ne yapmaya çalıştığını anlamadığımı sanma. Herkesi kandırabilirsin. Kate'i bile kandırabilirsin ama ben aptal değilim üsteğmen. Senin yaşın kadar ajan gördüğüme emin olabilirsin. Ya uslu dur ya da sahiplerinin mezarlarının yakınında kendine yer beğenmeye başla." dedi tehditkar bir sesle. 

ETERNALWhere stories live. Discover now