Giriş Bölümü: İntikam Yemini

25 4 1
                                    

Ellerime tüm gücümü vererek kendimi yukarı çektim. Bacaklarımı diğer tarafa sarkıttım ve atlayarak koşmaya başladım. Korkudan birbirine dolanan dizlerim ve titreyen ellerim dengemi bozuyordu. Soğuk havanın etkisiyle yanan ciğerlerim gözlerimi yaşartırken çaresizlik ilmek ilmek içime işliyordu.

Ben Lalin Ahber. Hırsları yüzünden ülkesini satan cumhurbaşkanı Adar Ahber'in kızı. Gösterişli bir hayat, vadedilen sözde gelecek, teröristlerin yakıp yıktığı bir ülke, acı çeken insanlar, kaçıp giden başkandan alınamayan intikamın bedelini ödemek zorunda kalmanın ağır yükü. Ele geçirilen ülke; Makber...

Kulaklarımda nefesimin sesi yankılanıyordu, derince yutkundum. Saatlerdir bir yudum su sürmediğim boğazımın kuruluğu canımı yaktı. Hiçbirini umursamadan koşmaya devam ettim. Görüş alanımı kapatan saçlarımı yüzümden çekmeye çalıştım, dönüp arkama baktığımda peşimden koşan adamların yakınlığı içimde korkunun bomba misali patlamasına sebep olurken yaşadığım panik önümdeki taşa takılıp düşmemle bütün bedenimi kapladı. Hafif eğimli olan patikada iki kez yuvarlanıp sürüklenerek durduğumda kesilen dizlerim ve parçalanan avuç içlerim umurumda değildi. Yaralar iyileşirdi, hep iyileşmişti.

Arkama bakmadan yeniden ayağa kalkıp koşmaya başladım. Bakarsam aynı dikkatsizliği yapardım, biliyordum. Gözlerimden akmaya hazır yaşlar önümü görmemi engelliyordu. Kendimi toparlamaya çalışıyordum, arkamdan gelen adım sesleri buna engeldi.

"Boşuna kaçıyorsun ufaklık, bizim bölgemizdesin."

Duymadım, umursamadım. Koşmaya devam ettim. Kaçan birine herkes aynı şeyi söylerdi değil mi?

Nefes almak artık acı verirken Adar Ahber'e olan nefretim içimi yaktı. Alev alev yanan kalbim bu yaşadıklarımın öcünü almaya ant içti.

Patika sona erdiğinde karşıma çıkan dere beni fazlasıyla açığa çıkartırken gözlerim etrafı taradı. Saklanabileceğim bir liman aradım çaresizce. Yan yana duran iki iri ağaç dikkatimi çektiğinde o tarafa doğru koştum. 5 adımlık mesafe kaldığında bir süre dinlenebilecek olmak midemdeki kelebekleri uçurdu.

Ağacın arkasında attığım adım suratıma yediğim darbeyle birleşti. Bedenim yere serildiğinde acıyla çığlık attım. Burnumdan akan oluk oluk kanın kokusu ciğerlerime doldu. Başım öylesine dönüyordu ki önümü net göremiyordum. Gözlerim kısıldı, elimi kaldırıp sızlayan sol elmacık kemiğime parmaklarımı değdirdim. Elim bir sıvıya bulandı. Kan

Gözlerim kurtuluşum olmadığını hissederek acizce kapandı. Elim yavaş yavaş yere indi. Bütün bedenim bu anı beklercesine uykuya dalmaya hazırdı.

"Makber'e hoş geldin ufaklık."

1 gün önce

Elimde tuttuğum elbiseyi bıkkınlıkla yerine koyduğumda kendimi yatağa attım. Uykum vardı.

"Bence elbise giymene gerek yok. Blazer bir takım giyersin olur biter."

"Babam elbise giymemi istiyormuş."

Gözlerimi Hira'ya çevirip konuştuğumda o da bıkkınlıkla nefes verdi. En azından aynı duyguları paylaşıyorduk.

MAKBERWhere stories live. Discover now