Bölüm İki | Markus

10 2 0
                                    

Tüm dikkatimle insanları tek tek süzüyordum. Her birinin fotoğraflarını hafızama kazıyorum. Bu insanlar , her biri çok zorlu testler sonucu buraya ulaşmışlardı, kanlı testler.. Çok çok kanlı testler, o testlerden sonra nasıl burda gelip gülüşüp oynaştıklarına aklım ermiyor, lanet pislikler nasıl psikolojiniz bozulmaz? Hiç hayallerimdeki gibi değil ben kendimi o testler arasında psikolojimi bozmadan tutabildiğim için ayrıcalıklı sayıyordum oysa.En sonunda kafamı kollarımın arasına gömüyor ve düşüncelere dalıyorum, bunlar gerçekten zeki ve güçlü insanlardı, kazanabilirmiydimki?Bir an için umutsuzluğa düşüyorum tam 50 kişi bunların bazıları kesinlikle benden güçlü nasıl kazanabilirdimki? Dahası ''kazanmak'' ne anlama geliyorduki bize sona en tecürebelilerimiz kalıp kurtulacağı söylendi ama kaç kişi? On? Belkide on beş?Bir anda beklemediğim bir ilham geliyor ve içimden kendi kendime ''eğitimini hatırla Mark'' diyorum. Bu insanlar elbette çok tehlikeli kimselerdi ama kendimi hafife alırsam baştan kaybetmiş olurdum, Fiziksel yeteneklerim kampın en iyisi olmasada ortalamaya göre gayet iyiydi, ayrıca wing chun adında bir dövüş sanatında ustaydım kısaca beni yere sermek kolay değildir, Stratejik ve taktiksel anlamda tam bir dehaydım ama bana verilen eğitimde bana çok daha kıymetli bir yetenek bahşedilmişti, kendi kendime sapık gibi gülümsedim, Benim eğitimim dış görünüşleri üzerinden insanlar hakkında kanılara varmaktı. Bunu ön yargı olarak nitelendirebilirsiniz elbet ama hayır ön yargılar bir kanıta bağlı olmadan yapılır ve doğruluğu kesin değildir, benim gibi bir dâhide böyle hatalar olmaz. Her yargımı bir gerekçeye bağlı olarak yaparım. Bu nedenle rakibimin ilerde yapabileceği potansiyel tüm olasılıkları görebilirim.-Hey sapık herif kendi kendine gülmeyi kes ve topla kendini ders bitti kabine gidiyoruz.Bu ses dostum John'a aitti, sportif ve fiziksel olarak benden güçlüydü ama zekadan tamamen yoksundu, psikolojik olarak durumu fena olmasada yorulduğu ve bu 1 yıllık dinlenme süresinin ona yetmediği her halinden belliydi, her şeye rağmen komik biriydi onunla takılmak etrafımdaki katillerin bana yaydığı stresten bir nebze uzaklaşmama ve kafamı dağıtmama yardımcı oluyordu ona gerçekten minnettardım.-Hey Mark? Hadi seni bekliyorum.Binbir türlü zorluk eşliğinde kafamı kollarımın arasından kaldırıp etrafıma bakınıyorum herkes sınıftan çıkmış sadece ben ve John kalmıştık.-Özür dilerim dalmışım.-Kafanı kurcalayan birşeyler varsa tartışabiliriz.-Kaç gündür burdayız?-Yaklaşık bir haftadır.-Ve kaç kişi öldü?-Sıfır..Bir dakika kadar bir sessizlik oluyor bu sessizlik süresince ayağa kalkıyorum ve çantamı omzuma takıyorum.-Hadi gidelim.Beraber hem kabinime doğru yürüyoruz hemde sohbet ediyoruz.John konuştu.-Belkide birileri ölmüştür ama sadece farkında değilizdir.-Aptal olma 50 kişi aynı sınıfta ders işliyoruz ve bugünde herkes derse geldi. Ayrıca birisi ölse bize muhtamelen duyurusunu yaparlardı.Bu tarz bir sohbet eşliğinde benim kabinime varıyoruz, içerisi sigara dumanından görünmüyor, kapı ve pencereleri sonuna kadar açtıktan sonra o sandalyeye bende yatağıma oturuyorum.-Peki John söyle bana bu konuşmadan çıkardığın ana fikir ne?-Birşeylerin ters gittiğinimi düşünüyorsun?-Hayır hayır hayır. Lanet olası birilerini öldürmeliyiz John bu iş böyle sonsuza kadar süremez, bir avuç korkağın arasında kendi kendimizi korkutuyoruz bu durum değişmeli.-Mantıklı, harakete geçme vakti geldi. Peki planımız ne yada hedefimiz?Onun bu konuda bu kadar hevesli ve rahat olmasını garipsiyorum ama bende onun gibi olmalıydım.Sırıtıyorum-Yokki.John'un beyni duruyor.-Nasıl yani?-Bu gece dışarı çıkıyoruz ve önümüze gelen herkesi eliyoruz.-''Ava giden avlanır'' sözündeki gibi olmasın sakın?-Hadi ama beraber olursak bizi deviremezler kendini bu kadar hafife alma dostum.-off, iyi en azından yarın akşam yapsak olurmu?Kaşlarımı çattım.-Bizi bugün yapmaktan alıkoyan şey ne peki?- İttifağımıza yeni bir üye bulmak üzereyim ve bu akşam onunla görüşeceğim.Şaşırdım belkide kafası çalışıyordur?-Peki dahi, benim senin bu gizli ''dost edinme'' planlarından neden haberim yok?-Eh sürpriz oldu işte hoşuna gitmedimi?Gülümsedim.-Gitti, O halde şimdi git ve yarın sabah okulda bana tüm gelişmeleri anlat.-İyi haberlerimi bekle.-Sabırla bekliyorum.John dışarı çıkıyor ve arkasından şakayla karışık umarım ölmez gibi bişiler mırıldanıyorum. Bu adamın kafasını bu kadar fazla kullanması fazla iyiye işaret değildi genelde sabahları okula gider akşamları güvenli kabininde uyurdu kısaca aslında avlanmayı bekleyen bir ceylandan farksızdı.Beni daha çok şaşıran ise bu adamın ''adam öldürme'' fikrime bu kadar istekli olmasıydı, belki de John düşündüğüm gibi bir salak değildi, sadece yorulmuş ve zihni daha fazlasını kaldıramadığından kendisini akışa bırakmıştı o kadar..

Şeytanlar Savaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin