53.Bölüm Özgürlük Engelleri

1.4K 164 37
                                    

Ablamlar geldiği için bölümü atamadım, yarım saat gecikti maalesef. Bu bölümde yine ikinci çiftimiz var, hadi bakalım.

Satır arası yorum bırakmayı ve oy vermeyi unutmayın bebeklerim. Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar.

FURKAN'DAN

"Biri bana çabuk bu rezilliği açıklasın!" Annemin sinirli ve yüksek sesini duymamla kafamı olduğu yere daha çok gömdüm. Rüyamda bile olmak zorunda mıydı!?

Bir kere uyandığım için tekrar yatamama gibi iğrenç bir huyum vardı ve onun yüzünden uyandığım için içimden rüyamdaki anneme hakaretlerimi sıralıyordum.

Aldığım güzel kokuyla gözümü aralayınca gözümün önündeki çıplak ten yerine önce annemin yüzünü görmek, korkuyla sıçramama neden oldu.

"Tövbe bismillah!" Annem hâlâ kaşları çatık bir şekilde bana bakarken belime daha sıkı sarılan kolla gözlerimi kocaman açarak kafamı yatağa doğru çevirdim. Yüzümün hemen yanında olan uyuyan yüze kısa bir bakış atarak belimize kadar örtülü olan örtüye baktım.

İkimizin de üzerinde bir şey yoktu?

Elim üzerimizdeki örtüye giderken annemin tiz çığlığı tekrar odayı doldurdu, ellerim kulaklarıma kapanmak için an kolluyordu resmen.

"Bu rezillikten sonra o görüntüyü görmeye hazır değilim, çek elini o örtüden." Kıpırdanarak gözlerini açan bedene bakmayı bırakıp bayık bakışlarımı anneme gönderdim ve üzerimizdeki örtüyü açtım.

Altında uzun bir eşofman olduğunu bacağına değen ayağım sayesinde anlamıştım ve benim üzerimde de bir şort vardı. Sadece üst kısımlarımız çıplaktı.

"Merak etme, istesen de sana özelimi göstermezdim zaten." Anne demeye bile dilim varmıyordu artık.

Bana tiksinir bir ifadeyle baktı.

Yeni uyanmış olan Serhat ise hızla oturduğu yerden doğrularak karşımızda duran anne ve babama baktı. Bir bana bir de onlara bakarak durumu kendince anlamaya çalışıyordu sanırım.

"Çıksanız da artık biz de üzerimizi mi giyinsek?" Annem kollarını göğsünde birleştirerek bana ters bir bakış attı ve sonra Serhat'a küçümseyici bakışlarını göndererek sinirle söylendi.

"Çabuk olun! Daha bir de utanmadan cevap veriyor bana!" Babamı da kolundan tutup dışarı sürüklediğinde arkasından göz devirdim.

Kapı kapanıp da odada Serhat ile tek kalınca az önce olmayan utancım ve gerginliğim gün yüzüne çıkmaya başladı. Dün sarhoş olup rezil olmuştum kesin. Kanın yanaklarıma pompalandığını hissedebiliyordum.

Gözlerimi Serhat'a çeviri çıplak göğsü ile karşılaştım. Gözlerim karnındaki hafif belirgin kaslara takılırken esmer teninde ne kadar güzel durduğunu düşündüm. Parmaklarım karıncalanıyordu, dokunmak istiyordu-

Salak salak şeyler düşünmeyi bırakıp kafamı iki yana salladım. O sırada Serhat da üzerine siyah bir tişört geçirip elindeki beyaz tişört ile yanıma geldi. Elini saçlarına atarak siyaha yakın koyu kahve tutamları dağıttı.

"Uyumadan önce giydirmiştim ama gece uyanıp tekrar indirince giydiremedim." Aklıma kosa kısa görüntüler gelirken gece uyanıp üzerine kustuğum anı da hatırladım.

Rezillik...

"Kusura bakma, sana da sorun çıkardım. Ama sen annemleri takma, ben hallederim." Az önceki utangaçlığının aksine anlayışlı bir şekilde gülümsedi.

"Bana sorun çıkarmadın, merak etme. Senin hakkındaki hiçbir şey benim için sorun olmaz." İçime işleyen cümleleri ile ona daha fazla kapılmadan önce halletmem gereken bir sorun olduğu için daha fazla oyalanmadan hazırlanıp salona doğru ilerledim. Ardım sıra gelen adam ise bana istemsiz güven veriyordu.

Salonda oturan babama ve salonun ortasında sağa sola volta atan anneme bakarak rahatça koltuğa oturdum. Adımları duran annem ellerini beline koyarak bana ve yanıma oturan Serhat'a baktı.

"Evet, bir açıklama bekliyorum." Anneme boş boş bakmak dışında bir şey yapmadım ve bu onu daha da sinirlendirdi. "Sana bir açıklama istediğimi söyledim!" Sesi boş salonda yankılanınca yüzümü buruşturdum.

"Burada açıklama yapması gereken kişi sensin! Ne hakla benim haberim olmadan ebime izinsiz bir şekilde girebilirsiniz?" Gözlerini büyüterek babama döndü.

"Duydun mu Haluk, kendi evimize girmeden önce beyefendiden izin almamız gerekiyormuş!" Belerttiği gözlerinin yeni hedefi ben oldum. "Bir de utanmadan anahtarı değiştirmişsin! Senin yüzünden ne kadar zor durumda kaldık haberin var mı?"

"Zaten benden habersiz evime girmeyin diye değiştirdim anahtarı ama anlaşıldığı gibi pek fayda etmemiş." Onun yüksek sesinin aksine oldukça sakin konuşuyordum.

"Ne demek senin evin? Bu evi baban almadı mı sana?" Bıkkın bakışlarımı babama çevirdim.

"Bu evi sen mi aldın baba?" Kafasını iki yana sallamakla yetindi. Zaten bu ilişkideki sözü geçen taraf annemdi. "Gördün mü anne, kim almış evi?"

"Bir de ben aldım diyor, sen nereden getirdin acaba parayı? Biz seni bunca yıl büyüttük ve sen bizi evine almıyor musun? Bir insan bu kadar nankör olamaz." Konuyu değiştirerek kendini haklı çıkarmaya çalışması beni güldürdü.

"Doğurmasaydın o zaman?" Şokla bana baktı. "Eğer bakmayacaksanız doğurmasaydınız, yapmasaydınız! Hâlâ bana nankör diyorsun! Parayı nereden mi getirdim? Ben ortaokuldayken çalışmaya başladım ve bu evi kendi emeklerimle, kendi paramla aldım."

Evet, öyleydi. Her şeyimi kendi emeklerimle elde etmiştim. Ortaokul son sınıftayken babamın şirketinde çaycı olarak işe başlamış, okul çıkışlarında hafta içi her gün çalışmıştım. Hem lise sınavını hem de işi bir arada götürmek zordu ama yapmış ve başarılı bir şekilde güzel bir liseye gitmiştim.

Liseye geçtiğimde ise çaycılığı bırakmış, katlar arasında getir götür yapmıştım. Akşam dokuzda işten çıkıp sadece 2 saat ders çalıştıktan sonra uyuyordum ve çok yoruluyordum ama bir gün bile 'of' dememiştim.

Lise sona kadar aynı işi yaptıktan sonra son senemde artık stajyer tarzı bir şey olmuştum. Yine de ailem derslerim konusunda sürekli baskı yapmış fakat şirketten ayrılmama da izin vermemişti.

Üniversite sırasında ise bana sormadan yurt dışına taşınmış, beni de zorla yanlarında sürüklemişlerdi. 4 yıl boyunca hem okumuş hem de şirkette çalışmış, birçok başarılı projeye imza atmış ve yurt dışında adımı duyurmuştum.

Bu evi de orada çalışırken satın almıştım o yüzden üzerimde hak iddia edemezlerdi.

Annem söylediklerimden sonra az önce sinirle oturduğu koltuktan hışımla kalkmış, bana doğru birkaç büyük adım atmıştı. Artık ben de onun gibi ayakta ve dimdik bir şekilde karşısında duruyordum. Babam da ayaklanmış, annemin hemen arkasında temkinle duruyordu.

Şimdiye kadar beni baskılamış, kalıplara uydurmaya çalışmış ve özgür olmama engel olmuşlardı ama benim gözüm artık açılmıştı. Şu bir haftada o kadar özgürdüm ki, artık beni engelleyen şeylerin farkındaydım ve onlardan bir bir kurtulacaktım.

"Bu ne terbiyesizlik!" Annemin bana kalkan elini babamdan ve benden önce biri tutmuştu.

Serhat...

İkinci çifte de yer vererek yazmaya çalışıyorum, umarım bu durum sizi sıkmıyordu. Dediğim gibi yaklaşık 100 bölüm olacak ve bunun 20 tane kadarı bu çifti anlatacak.

Diğer bölüm bu bölümün devamı olacak.

Duyguları tam işleyebildiğimden emin değilim, umarım hissedebiliyorsunuzdur.

Satır arası yorum bırakmayı ve oy vermeyi unutmayın bebeklerim.

Sonra görüşürüz...

Zengin Mahalleli [BxBxBxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin