''Ne yapalım derken otur beni sorguya çek demek istememiştim.''
''Of ne yapacağım başk sus cevap ver.''
Kahvaltıdan beri 90 soru soru sormuştu. Gerçekten bulduğu aktivite bu muydu yoksa bende dalgamı geçiyordu , inanın bende anlamıyordum. Hepsinide geçiştirip cevaplamıyordum.
''Ailen nerede, sen neden onların yanın da değilsin?"
Ya sabır selamet.
"Az öncede sordun bunu?"
"Cevaplamadın çünkü?"
"Of kızım başka uğraşacak şeyin yokmu?"
Gözlerinin alev alışını şaşkınlıkla izledim.
"Ya çok pardon, bendekendim istemiştim ya gelmeyi! Bir daha görüşmeyelim Azra hanım çok rahatsızolyorsun belli!!"
Yüzüme haykırışında kısa biran dona kaldım. Haklıydı, hem benim için okula gitmemişti birde kırmıştım üstüne. Muhtemelen benim odama koşmuştu ve üzerini değiştirecekti, hiç düşünmeden odaya girdim. Pijamanın üstünü çıkarmıştı, normalde olsa şu görüntüyü görmek için canımı verirdim ama yatağın üzerindeki kıyafetleri kaptığım gibi çıktım odadan. Yaptıklarımın hiçbirini düşünemeden yapıyordum. Şimdi bu kıyafetleri saklamalıydım,gidememesi için.
"Ya öküz getir kıyafetlerimi!"
Çığlığına kulak asmadan kıyafetlerini bir yere sokuşturdum. Mükemmel zamanlama ile oda gelmişti, pijamaları tekrar giymiş bir şekil de. Kollar birbirine bağlanmış, tripli bir ifadeyle bana bakıyordu. Ve baya sinirli gözüküyordu, hoşuma gitmemiş de değildi açıkcası.
"Kıyafetlerimi ver ben gidicem ben."
Önüne gelip gelip koltuğa oturdum, kızılım da göz devirmişti.
"Oturur musun?"
"Hayır."
"Lütfen..."
O beni hala umursamazken , hayatında topu topu 3 defa özür dilemiş olan ben nasıl özür dileyeceğimi düşünüyordum. Bu 3 kerede muhtemelen ilkokulda kız arkadaşlarımın saçını çektiğim için hocanın zorla dilettiği özürlerdir. Ben gerçekten tam bir kafama silah daya ben özür dilemeyim, insanıydım. Neden ağzına mı yapışır diyenler çok olur ama evet yapışır hatta ölürüm bence . Daha önce bunun konuşmasını Alev 'le yapmıştık. Biliyordu şaka dışında ciddi asla özür dileyemeyeceğimi .
"Evet, sen? "
Sinir li bakışlarının yerini alaylı bakışlar alınca dudakları mı dişledim. Tamam ,kızıl hadi öldür beni.
"Otururmusun demiştim."
"Hayır, demiştim. "
Of be kızım, ne inatçıymışsın.
" Kusura bakma, o anlamda söylemedim biliyorsun. "
"Bilmiyorum."
"O anlamda söylemedim , senden sıkılıp rahatsız olacak son insanım ben. "
"Ve..? "
Ağzımdan zar zor çıkan kelime ile yanıma oturdu.
"Ve özür dilerim."
Oh be, rahatlamıştım. Ama galiba kızıl hayatımda olduğu sürece bu Özür meselesine alışmam gerekiyordu. Bu zamana kadar kim bilir kaç arkadaş, insan kaybetmiştim.
"Kırıldım."
Yanaşıp başımı omuzuna koydum. Ne kadar tereddütle de yapmış olsam hiç kıpırlamamıştı bile. istemsizce gülümsetmişti, Az önce ki kızıp bağırmasına rağmen şuanki sesi çok kısık ve üzgündü. Onu gerçekten kırmıştım ama bu isteyeceğim son şeydi.
"Üzgünüm, haklısın. Gerçekten Öküzün tekiyim galiba."
Sessizce kıkırdakmıştı, gözlerim güzel dolgun dudaklarına kaydığında onun bunu farketmesinin imkansızlığıyla doya doya izledim. Onun bembeyaz tenine temas ediyordum, zihnimi kontrol etmek şuan 10 kat daha zordu. Ama bu garip ve duyusal anı hormonlarım yüzünden bozamazdım.
" Yakın arkadaş olduğumuzu düşündüm. Senin hakkında neredeyse hiç bir şey bilmiyordum... "
Sen yeterki üzülme kızılım , ben anlatırım her şeyi . Ama keşke arkadaş ta demeseydin, akşam bunun için biraz depresyona gir meliydim. Aşık olduğum kız, bana yakın arkadaş gözüyle bakıyordu.
" Ailem yok benim, annemi 3 yıl önce kaybettim kısaca herşeyimi o gün kaybettim... Babam hayatta ama onun kendi ailesi , kızları var bana sadece zorunda kalarak para desteği yapıyor. Evim annemle yaşadığım yerdi zaten o gidin ce bana kaldı. Helinde O günden bu yana benimle yaşıyor. Hayat hikayem bu, çok bir şeyi yok. "
Kızıldan beklediğim ses gelmeyince kalkıp yüzüne baktım. Gözleri dolu dolu yüzünü saklamıştı. keşke anlatmamakta diretseydim de ağlatmasaydım bu güzelliği. Burnunu çektiğinde hala sesi çıkmıyordu. Yüzünü saklayan ellerini tutup yüzüne baktım.
" Neden ağlıyorsun ama, bilseydim anlatmazdım ."
Kızarmış burnunu çekip konuştu.
"Ya anneni kaybetmişsin , baban umursamamış sen üzülmüyorumusun? "
" Eskisi kadar değil."
"Birde... "
Anlamayan bakışlarımı ona yönelttiğim de dudaklarını yalayıp gözlerini kaçırdı . Ağlamamak için tavana bakmaya başladı, bu duyguyu o kadar iyi biliyordum ki ama onu bu kadar üzen neydi anlayamamıştım hala.
"Ben de kaybettim annemi çok hastaydı . Çok küçükken, ama babam var onu çok seviyorum. Bana herşeyden çok değer verir, ne istesem yapar ... "
" Çok üzgünüm bebeğim başın sağolsun ama, baban var bak sana çok değer veren ne güzel . "
Tavandan, yere düşen gözleri bu kez beni bulmuştu. Öyle üzgün bakıyordu ki gözlerime .
"Sen yanlızsın."
"Hayır, yanlız değilim. Arkadaşım var."
Evet asla aynı şey değil di farkındaydım ama onu böyle sakinleştirebileceğimi düşünmüştüm.
"Aynı değil."
Önce ellerimle gözyaşlarını silip sonra sarmaladım,tatlı bebeği.
---
Aklım da bir sürü şey ile önümdeki kızıl saçları izliyordum. Hayatım da ilk defa birinin duygularını bu kadar umursuyordum hatta ilk defa birinin duygularını umursuyordum. Asla dediğim herşeyin sırası tek tek kızılla geliyor du. Şuan da bile onun başında oturmuş , onu izliyordum sessizce. Dokunmak isteyip dokunamıyordum. Çok uzun süre sonra telafuzunu bile unuttuğum , Özrü dilettirmişti bana. Hem de kafama silah dayanmadan. Bebeğim demiştim ona bugün birde ama ya farketmişmişti ya da arada kaynamıştı. ilk defa biri benim için ağlamıştı, annemden sonra. O da sigara kullandığımı öğrendiği zaman karşım da ağlamıştı. Hiç bir şey diyememiştim, kullandığı mı bilse bile önünde asla paketi cebimden bile çıkarmazdım. Tekrar üzülür ağlar diye. Şimdi ise canımı vereceğim kız bana yakın arkadaş diyordu.
Kızıl kıpırdanmaya başladığında çöktüğüm yerden kalktım balkona ilerledim. Onca şeyin iszerine bana iyi gelerek tek şey vardı. Gökyüzüne kısa bir bakış atıp sigaramı yaktım. Tüm ağırlığımı korkuluğa verdim. 1,2,3...
" Çüş, yeter."
Arkamdan gelen sesle irkilmiştim. Alev gözlerini elimdeki sigaraya dikip yanıma geldi.
"Yeter, 4 tane içtin . "
Cevap vermeyerek omuz silktim. Normaldi bu rakam benim için.
Oflayarak elimden aldığı sigarayı aşağıya attığında eğilip arkasından baktım."Lan?"
Alt katta da balkon vardı. Oraya düşmemesini umarak baktım hatta.
"Hassiktir!"
Hem balkona hem de halının üzerine düşmüştü.
"Ne, ne oldu?"
" Bak bakalım ne oldu "
"Hassiktir! ne yapacağız şimdi??"
Yine omuz silkmiştim, suçlu oydu beni ilgilendirmiyordu. Birde ilk defa onun ağzından küfür duyuyordum.
"İneceksin, özür dileyip yediğin haltı açıklayacaksın. Komşumuz halısını çok sevmiyorsa bir dediği sorun etmez ?"
Koluma vurduğunda sahte bir ağlayış ile güldüm.
"Çok kötüsün . "
Alt komşunun kapısının önünde dikiliyorduk. Prenses hazretleri diyeceklerini tekrarlıyor, bende kollarımı bağlamış alay ederek onu izliyordum.
"Tamam, zile basıp konuşacağım. Özür dileriz yanlışlık la balkonunuza sigara düşürdük , halınız zarar görmüş olabilir. Gerçekten çok çok özü - "
"Hadi artık ezber yaptın "
Oflaya puflaya çalmıştı zili , sonunda . Bizim prensesin bu kadar utanıp sıkılacağını tahmin etmemiştim. Ben olsaydım şimdiye 50 defa söylemiştim.
Kapı açıldığında yaptığı ezberi tekrarlanmasını izledim. Kadın önce anlamayarak bakıp sonrasında gülmüştü. Ben olsam azar çekerdim şuan .
"Halı değil mi kızım bu , gelin bakalım içeriye . "