Ti sto scrivendo adesso prima che sia troppo tardi

395 29 31
                                    



Multimedia: Victoria
Bölüm şarkısı: Mäneskin- Beggin


İyi okumalar

..

Aynaya baktım ve dudaklarıma dokundum. Bir haftadır her sabah ve akşam, aynaya bakıp bunu yapmak refleks haline gelmişti. Dudaklarının benliğimle buluştuğu an, aklımdan hiç çıkmasa da kendimi şok içinde aynaya bakakalmaktan alıkoyamıyordum.

Ben, 19 yıllık yaşantımda hiç bu kadar yoğun duygular hissetmemiştim. Sanki içime başka bir ben girmişti. Akciğerlerim nefes almam için yalvarmasa duramazdım.

Üstelik.. nasıl öpüşüldüğünü filmlerden görüp öğrenmiştim. Oysa geçen hafta adamı, annemin Ankara'ya gittiğimde yeni almış olduğu  Dyson süpürgesi gibi vakumlamıştım.

Bir hafta geçmesine rağmen etkisinden çıkamamıştım ve aşırı sinirim bozuktu. Neden kaçtığımı ise kendim bile bilmiyordum. Galiba konuşmak zorunda kalacağımı fark etmiştim. Çünkü gerçekten ikili ilişkilerde konuşmakta berbattım. Nida olmasa o gün Thomas gibi her ortama uyum sağlayabilen bir insanla bile iletişim kuramazdım.

O yüzden dudaklarımızın ayrıldığı kısacık bir anlığına gelen aklım ile hızlıca kaçmıştım. Nida'ya göre ise yaptığım salaklık; dedektif Decker'ın, Lucifer ona 'Ben şeytanım.' Dediği zaman, Hayır değilsin!' Demesiyle yarışırdı.

Ofladım ve elimi yüzümden çekip dolaptan en sevdiğim parfümümü alıp sıktım. Ardından banyo dolabını açıp kırmızı rujlarımdan birini alıp sürdüm. Bugün kendimi iyi hissetmek istiyordum! Henüz haftanın ikinci günü ve benim öğleden sonra akşam altıya kadar dersim olduğu gerçeğini unutmak için her şeyi yapmaya çalışıyordum.

Ruju sürünce başka bir şey sürme ihtiyacım kalmamıştı. Ruj hayat kurtarırdı! Banyodan çıkıp mutfağa gittim ve İtalya'ya geldiğimden beri alışkanlık haline gelmiş olan her sabah Espresso içme alışkanlığımdan ötürü hemen bir fincan çıkarıp makinemin önüne koydum. Gerçi şu an sabah değildi ama derste uyuya kalmamam lazımdı.

Kahveyi hızlıca sıcak olmasına aldırmadan beş dakika da içtikten sonra banyoya girip makyaj yapmaya başlamış Nida'ya baktım.

"Hayırdır, nereye? İtalyanca öğrendin. Roma'da kaybolmadan nasıl eve dönebileceğini buldun da benim mi haberim yok güzel arkadaşım?"

Sürmeye başladığı maskarasını kirpiğinden çekip suratıma baktı. "Sana ihtiyacım yok bebeğim. Yeni kankalarım ile gezmeye çıkacağım."

"Yeni kankaların?"

Aynaya bakmaya devam ederken konuştu. "İşte Victoria, Thomas, Ethan."

Kaşlarımı kaldırdım. "Ne ara kanka oldunuz be? Bir kere görüştünüz topu topu."

Maskarasını kapatıp makyaj çantasına attı ve aydınlatıcısını alıp dudaklarını büzüp sürmeye başladı. Gözlerimi devirdim ve omzunu ittirdim.

"Sana diyorum, sinir kız cevap versene!"

İttirmem ile kayan fırçasını tutarak kötü kötü bana baktı. "Sen ve Damiano oyun ayağına, dans ayağına birbirinizi sömürerek öperken olduk! Oldu mu?"

Aklıma gelen görüntüyle sıcak basarken arkamı dönüp mırıldandım. "Ben çıktım."

Arkamdan zaferle kötü kötü güldü. "Çık kuşum çık, anca kapıdan çıkarsın bu gidişle, gül gibi çocuğu kaçırdın."

Giymek üzere olduğum ayakkabıyı banyoya doğru fırlattım. "Nida kes sesini!"

Sağ ayağımı giydikten sonra, sol tekini banyoya fırlattığımı hatırladım ve oflayarak sekmeye başladım.

CORALINEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin