4. Bölüm

1.4K 55 83
                                    

Sanat Aldinç

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sanat Aldinç

Takvim yaprakları fazlasıyla hızlı geçiyor sevgili defterim. Bugün 12 Eylül. O karanlık gecenin üzerinden beş ay beş gün geçti. Anneme hala ulaşamıyoruz. Yağmur vefat etti. Teyzemin psikolojik destek aldığını söylediler. Evden dışarı çıkmıyormuş. Eşi Levent ise hayatına normal seyrinde devam ediyormuş. O nasıl oluyorsa?.. Bu arada babam da hala bitkisel hayatta. Alnını sıyıran kurşun çok eskiden kaşının biraz üstündeki yara izini parçalamış ve sinirlere büyük oranda zarar vermiş. Yaşı da ilerlediği için bedeninin aylardır toparlanmasını bekliyorlar ki sinirleri onarabilsinler. Nerede yattığını dahi bilmiyorum; çünkü beş ay beş gündür ben de o gece beni getirdikleri gökdelenden çıkmıyorum. İki göz odalı evde Eylül adında bir asker kadınla yaşıyorum ve neredeyse hiç sohbet etmiyoruz. Haftada bir psikoloğum Umay Hanım ve yanındaki stajyeri Berkay geliyor. Onlara hastalığımdan bahsetmedim. Hipertimezi sendromuna sahip olduğumu hala hiç kimse bilmiyor ve sana ilk defa burada bahsediyorum sevgili defterim.

Unutamama hastalığı.

Her şeyi her detayına kadar hatırlıyorum ve bu lanet gibi bir şey. Onlara bunu söylemekten çok korkuyorum. İçten içe güvendiğim tek insan Özgür ama onunla da beş aydır iki kelimeden öteye gidemiyorum. Ağzımdan tek kelime çıkmıyor. Konuşma özelliğimi yitirmiş gibi hissediyorum kendimi. Her uykuya daldığımda ya Özgür'ün öldürüldüğünü görüyorum ya da babama işkence ettikleri o geceye dönüyorum ve bu kısır döngü bir türlü son bulmuyor. Ara sıra Yağmur'u da görüyorum kan revan içinde. Bana yaklaşıp duruyor. Ona her seferinde sarılarak ağlıyorum. Sanırım delirmeye başladım sevgili defterim. Aklımı yitirdiğimi hissediyorum. O gece Afkan'ın yüzü gözümün önünden hiç gitmiyor. Uzun zamandır karakalem çalışması yapıyorum. Konuşamasam da pek, babamı kurtaran askerlere Afkan'ın fotoğrafını vereceğim. Eylül'ün konuşmalarından anladığım kadarıyla saldırıyı düzenleyenin kim olduğunu bilmiyorlar ama ben biliyordum. Hem de çok iyi. Dün gibi. Sadece kendime biraz zaman vermek istiyorum. Zamana her şeyden çok ihtiyacım var.

Defterimin dolan sayfasını kapattım ve masadan kalktım. Çift kişilik yatakta yatmadığım tarafta duran yastığın altına sakladığım defteri çıkardım ve en son kaldığım yere geldim. Neredeyse bitmişti karakalem çalışmam. Bu adamın yüzünü resmetmek çok zordu. O yüzden beş ay sürmüştü çizmem. Tam konsantre olmuş kalemi bastıra bastıra sayfayı karalarken kapım çalındı ve irkilerek defteri kapattım. Toparlandım hemen.

"Sanat yemek vakti!" dedi Eylül, bağırarak. Korkudan sıklaşan nefeslerimi düzene sokup yavaşça defteri yastığın altına sakladım ve ayağa kalktım. Terliklerimi giyip aynaya baktım. Saçlarım bir hayli uzamıştı. Onları bileğimdeki tokayla ensemde atkuyruğu yaptım gevşekçe ve önüme düşen perçemleri ise kulağımın arkasına sıkıştırıp kapıya yöneldim.

Beş ayda fazlaca zayıflamıştım. Kilom normalin altında olduğu için görsel anlamda da rahatsız edici bir görüntüm vardı. Sağlıklı kilo alma konusunda Eylül bana yardımcı olmaya çalışıyordu. Ne kadar istemesem de her sabah kahvaltı yaptırıyor, midem almasa bile öğlen yemeğinde ekmek yiyordum ve akşam yemeğini yedirmeden uyumama izin vermiyordu. Bu sayede belki son bir ayda bir kilo falan ancak almıştım ama fazlası yoktu.

Yavru Vatan Payam: İstiklâl SavaşıWhere stories live. Discover now