seventh month of pregnancy

1.5K 106 31
                                    

DOĞUMA YAKLAŞIYORUZ ÇOK ŞÜKÜR ALLAHIMA YA

🌸🌸🌸

Yüzümü yıkayarak çıkardığım maskenin ardından cildimi kremledim. Yediklerim yüzünden yüzüm büyümüştü. Büyümekten kastım, aşermekten birkaç kilo almıştım. Yüzüm devasa bir bilyeye dönmüştü- buna vücudum da dahildi. Ailenin alay konusu olduğumu söylesem yalan olmazdı. Bir keresinde Karen, benim yürümemin çok yavaş olduğunu, ancak yere yatıp yuvarlanırsam onlara yetişebileceğimi söylemişti. Karen'a öyle bir bakış atmıştım ki, bir an için yüz felci geçirdiğimi düşünüp hastaneye gitmeyi teklif etmişlerdi.

Yani demem o ki, hamilelik süreci boktandı.

Yine de çok fazla üstüme titriyorlardı ve bu benim kıçımı kaldırmıyor değildi. İstediğim her şey önüme geliyordu mesela. (Tam da bu yüzden kilo almıştım) Yahut yüzüm bir anlığına da olsa azıcık buruşsun hemen bir şey olup olmadığını soruyorlardı.

İyi misin?

Karnın mı ağrıyor?

Beğenmediğin bir şey mi var?

Geçen ay düşük tehlikesi geçirdiğim için bu sorular normalin yüz katına falan çıkıyordu. Bazen boğulduğumu hissediyordum ama bana değer verdiklerini ve endişelenenlerini bildiğim için şikayet etmiyordum.

"Clem, deliğe düştüğünden şüphelenmeye başladım güzelim!" diye bağırdı Michael, kapının arkasından. Görmeyeceğini bildiğim için gözlerimi devirdim.

"Ben gelene kadar süt ısıtır mısın?"

Rica ettiğimde onayladı. "Pekala. Ama çabuk ol. Sen mutfağa adımı atıncaya kadar o süt ocakta kalacak çünkü." Yapmaya çalıştığı tehdite karşılık güldüm ve son kez aynada kendime baktım. Biçimli kaşlarıma, okka gibi burnuma ve kalın dudaklarıma.

Kendini güzel bulmayan o özgüvensiz kadınlardan değildim. Aksine oldukça beğenirdim. Aslında bu bedende olmasam da beğenirdim. Dişlerimin yamuk yumuk olması, kemerli bir buruna sahip olmam ya da insanların kusur olarak saydığı diğer her şey bende toplanmış olsaydı bile beğenirdim. Çünkü beni güzel yapan şey insanların bana ne söylediği değil, benim kendime ne söylediğimdi. Tabiiki de iltifatlar almak hoşuma gidiyordu fakat eğer bir güne keyifli başlıyorsam bunun sebebi her sabah aynanın karşısına geçip yaşadığıma şükretmem ve yataktan yeni kalkmama rağmen ne kadar da güzel gözüktüğümü söylememdi.

Güzel hissetmek için kendimizden başka kimseye ihtiyacımız yoktu.

Uzun, siyah saçlarımı hemen at kuyruğu yaptım ve hızlı adımlarla mutfağa yürüdüm. Geçen aydan beri alt kattaki misafir odasına yatıyorduk. Michael en azından bebek doğana kadar orada kalmamızın en iyisi olacağını önermişti. Ayrıca o zamandan beri yukarı katın lavabosunu bir kez olsun kullanmamıştım. Kanların bacaklarım arasından süzülüşünü hatırladıkça o korkuyu bir daha yaşıyordum. Onu kaybettiğimi sandığım dakikalar zihnimde tekrar oynatmaya sarılmış bir kaset gibiydi. Kasvetli bir havaya bürünmemek için başımı iki yana salladım ve mutfağa girdim.

Michael ocağı kapatıp bağırdı. "Ve... 5 dakika! Rekor kırdın Clem." Ellerini omzuma koydu. "Sen bir kahramansın." Michael'ın bu enerjik ve eğlenceli haline güldüm. Bir elimi sağ omzumdaki eline yerleştirip başımı yana eğerek tombul parmaklarının uçlarını teker teker öptüm. Göz göze geldiğimizde gülümseyerek kaşlarını çattığını gördüm.

"Bu ne içindi?"

Omuzlarımı silktim. "İçimden geldi."

Bana bakmaya doyamadığı bir sanat eseriymişim gibi baktı. Daha sonra öpmek için avuçlarımın arasına aldığım eliyle nazikçe yanağımı kavradı. İçinde kahverengi parçalar barındıran yeşil gözleri dikkatle yüzümde dolanırken zorlanır gibi bir nefes aldı. Bir şeyler söyleyeceğini anladım. "Pek dile getirmiyorum ama..." Kırmızı dudaklarını ıslattı. "Çoğu zaman gözüme o kadar güzel gözüküyorsun ki, sana bakmak canımı acıtıyor. Ve sonra senin yanında nasıl sönük durmayacağımı düşünüyorum. 'Nasıl ona layık bir adam olabilirim?' Çünkü gökyüzündeki en parlak yıldızdan bile daha çok ışıldıyorsun."
Nasırlaşmış parmak uçları yanağımda gezindi. Öyle huzurlu ve güvende hissediyordum ki, kelimelerle açıklayamıyordum bile.

9 months of pregnancy :: mcWhere stories live. Discover now