Direniş - On Beşinci Bölüm / Gerçek ve Rüya Arasındaki Silik Çizgi

4.1K 321 13
                                    

Kelsey

"Üç deyince fırlıyorsun," diyor annem. Gözlerimi orada duran Roxie muhafızlarına dikiyorum.

Dejavu yaşıyorum.

"Anne!" Gözlerimden yaşlar dökülüyor. "Anne yaşıyorsun!" Hızla ona kollarımı doluyorum.

"Tabi ki yaşıyorum, şimdi git ve şu Roxieleri öldür." diyor annem kızıl saçlarını savurup, yeşil gözlerini bana dikerken.

"H-hayır, bunu yapamam." diyorum. İleride olacakları biliyorum.

Tanrı bana o acıları yeniden yaşatmak istiyor.

"Ne dediğinin farkında mısın, Kelsey?" diyor annem kaşlarını çatarak.

"Lütfen anne, lütfen bana güven." diyorum ona sarılırken. Gözyaşlarım durmayı bilmiyor.

"Hadi Kelsey, onları öldür ve gel, yoksa ben gideceğim,"

"Ne? Ama..." Diyorum. Başka kaçış yolum yok. "Pekala."

Nefes vererek hızla fırlıyorum, hedef şaşırtarak, son Nothra dışında hepsini öldürüyorum.

Ve Nothra'ya da silahı sıkarken, içimden bir parça kopuyor.

Ve disk yeniden bana doğru geliyor.

Ama bu sefer, annemin aptalca fedakarlığına izin vermeyeceğim.

Dişlerimi sıkarak, silahımı yeniden, sanki etki edebilirmiş gibi diske sıkıyorum. Bir kez daha, bir kez daha.

Yapabilirim. Sadece bir rüyadayım.

Sıkmaya devam ediyorum , gözüpekliğimden ödün vermeden. Gözlerimi kısıyorum. Diskle aramızda kısacık bir mesafe kaldığında, annemin yanıma koştuğunu görüyorum.

"Anne! Git!" diyorum silahımı diske sıkmaya devam ederken.

Beni dinlemiyor.

Hızla silahımı anneme çeviriyorum ve onun dizine bir mermi sıkıyorum.

Eh, ölmesinden daha iyidir ya.

Annem yere çığlıklar içerisinde yığılırken diske ateş saçmaya devam ediyorum. Ama fayda etmiyor. Diskin iğneleri bir anda göğsüme saplanırken çığlığı basıyorum ve silahı elimden düşürüyorum.

O an, her şey o kadar soyut ki... Gözlerimin önü kararıp duruyor, dişlerimi daha da sert sıkıyorum. Göğsüme saplanmış diskin, ön yüzündeki fanus, yeşil ışıkla dolarken, ayaklarım yerden kesiliyor.

Kanlı balgamlar kusarken, disk beni yukarı doğru çıkarıyor.

"Kelsey!" Annem bana haykırıyor. Son sözlerimi söylüyorum.

"Ben.İyiyim." Vücudumun tamamı karıncalanıyor. Kan kusmaya devam ediyorum. O kadar yükseğe çıkıyorum ki, bir süre sonra annem görünmüyor.

Bu disk beni hangi cehenneme götürüyor?!

Zorlukla nefes alıyorum. Üstüm artık kandan geçilmiyor. Kafamı kaldırıp yukarı bakınca, kilometrelerce uzanan bir yapı görüyorum.

Göğe yapı inşa etmişler.

Zemini tamamen çelikten, nasıl havada durduğu hakkında bir fikrim yok. Altında bir delik var, disk beni oradan içeri girdiriyor.

İçerisi soğuk. İlk girdiğim andan itibaren buz kesiyorum. Üşüyorum. Peki bu, içerinin sıcaklığıyla mı alakalı?

Yoksa, ölüm bu kadar soğuk mu?

DirenişWhere stories live. Discover now