00:35

11.5K 1K 515
                                    

Masamda duran kitapları çantama tıkıp kalemliğimi de koydum ve  oynayıp durmaktan bozulmaya yüz tutmuş fermuarını çektim.

"Kalmıyor musun?" diye sordu Batu fısıldayarak. Matematik dersinin son dakikalarındaydık. Hoca boş bırakmıştı.

"Bugün değil." dedim ben de fısıltıyla. "Denemeye kayıt olacağım bizim eski okulda. Sen girecek misin?"

"Türkiye geneli olan değil mi? Bilmiyorum girsem mi ki?"

"Gir bence." diyerek omuz silktim.

"Seninle geleyim mi?" Bana doğru eğilip gülümsedi.

Aptalca kavgalar edip sonra hiç bir şey olmamış gibi davranıyorduk sürekli. Ama aslında hiç bir şekilde yol kat edemiyorduk. Bir döngüye saplanıp kalmıştık.

"Gel."

"O zaman karar verildi. Denemeye giriyorum." dedi sevimli sevimli. Gamzesini yine meydana çıkartarak gülümsediğinde gözlerimi kaçırdım. Ona daha fazla tutulmak yalnızca beni daha fazla dibe batırırdı. O yüzden hayran gözlerle izlemem bile hataydı. Henüz yönelimlerimden bile emin değildim. 19 yaşında olup bir şeyleri sorgulama sürecine tekrar girmek can sıkıcıydı? Ya da belki içimdeki o tarafa hiç temas edilmemişti. Dokunulmamış olarak kalmıştı. Ben de hiç orada mı diye bakmak istememiştim.

Eskiden ettiğim çoğu lafın saçmalığını artık farkediyordum. Böyle şeylerin seçim olabildiğini sanardım. Oysa içime bütünen yerleşen bu yabancı hisleri ben seçmemiştim, istememiştim. Ama olan buydu. Engel olunamazdı. Elimden gelen görmezden gelmek ve yavas yavaş uzaklaşmasını beklemek olacaktı. Fazlası için cesaretim yoktu. Ben de bu yüzden gözlerimi kaçıyordum işte.

Zilin sınıf içinde yankılanması ile herkes direkt olarak ayaklanmıştı. Eh cumaydı herkesin üzerine bir yorgunluk çökmüştü. Bir de sinir, stres yüklü oluşumuz vardı tabi.

"Gidiyoruz mu?" diye sordu Batu ayaklanarak. Başımı olumlu anlamda sallayıp yerimden kalktım ve askılığa doğru yürümeye başladım. Montumu alıp üzerime geçirdim ve yanda asılı duran Batu'nun montunu aldım.

"Kolumu kaldıracak halim yok." diye sızlandı Batu oturduğu yerden.

"Kalk hadi." diye mırıldandım.

"Az beklesek de ölsem."

Göz devirip omuzlarından tutarak ayağa kaldırdım sonra kollarından tutarak montunu üstüne giydirdim. Fermuarını çekip yüzüne baktığımda gülümsediğini gördüm. Hala montunun üstünde olan ellerimi tuttu. Elleri soğuktu ama benimkileri alev alev yakmıştı.

"Çıkalım o zaman." dedim zorlukla.

"Çıkalım." diyerek başını salladı.

"Markete uğrayalım mı?" dedi merdivenlerden inerken. "Polo alırız."

"Tamam." dedim sadece. Marketten çıkmamızın ardından o çubuk krakerini kemirirken ben de aldığım çikolatayı yiyiyordum. Sessizce yürümekten başka bir şey yapmıyorduk.

"Bazen seni sinirlendiriyorum salakça konuşup." dedi birden. "Şarkı yorumlarında falan."

"Şey yapmıyorsun değil mi?"

"Ben de seni sinir ediyorum ki." dedim. "Şey yapmıyorum."

"Kim aklına geliyordu onları dinlerken? Kime söyleyemiyorsun?"

Sana.

Aptal.

"Kimseye."

"Söylesene." dedi dudaklarını büzerek. Normalde bu harekete sinir olurdum. Normalde.

"Her şey her zaman göründüğü gibi olmaz. Her şey de her zaman hissettirmesi gerekeni hissettirmez. Bu da öyle galiba."

"Hem." diye devam ettim. "Bazı şeyleri söylemiyorduk öyle değil mi?"

Kaşlarını çattı. "Ben öyle bir söz vermedim."

Bir şey demedim. Zaten diyecek bir şeyim de yoktu.

Sessizce yürümeye devam ettik. Okula gelene kadar da fazla konuşmamıştık. Oysa yol uzundu. Deneme kayıtlarım ve bana selam veren hocalarla konuşmamın "Bu da dershaneden arkadaşım." fasıllarını tamamlayıp binadan  çıkmıştık.

"Sen olmasaydın kazıklanacaktım." dedi Batu. "Ne sahtekar müdürünüz var."

"Bu gördüğün daha hiç bir şey yavrum." diye söylendim. Lafımı bitirmemin ardından söylediklerimin farkına varmıştım. Yavrum mu?

"Merak etmedim. Hiç hoş bir adam değil zira." dedi kısık sesle.

Adımlarım birbirine uyumlu olarak yürümeye devam ettik. Karşıdan karşıya geçmek için beklerken Batu önümdeydi. Fevri bir adım atmaya yeltendi. Hızla gelen araba önüne fren yaparken refleks olarak kapişonundan tutup kendime çektim.

Hiç bir şey demeden sımsıkı tutup çekiştirerek geri geri gittim. Apartmanlardan birinin duvarına ifadesi bile değişmemiş çocuğun bedenini yasladım. Omuzlarından tutunup ona yaslanırken neredeyse ağlayacaktım.

"Öyle birden yola fırlanır mı aptal? Çok korktum!"

"Bir şey olmadı sonuçta." dedi sakince.

"Olacaktı ama!"

"Erçin. Sakin ol."

"Sen neden sakinsin amınakoyayım? Hayatı bu kadar mı umursamıyorsun?"

"Bir önemi var mı?" dedi yorgun bir sesle. Başka bir şey demeden başımı omzuna yasladım. Bedenim bedenine tamamen temas halindeydi ama bunu düşünecek halde değildim.

"Pişt." demesinin ardından kafamı kaldırdım. Eğik duran başını kaldırıp elini enseme sardı. Çok yakındık.

İnsanlar geçiyor muydu bilmiyordum. Ben kimseyi görmüyordum.

Ani bir hareketle ondan ayrılıp kolundan tuttum. Bir kaç adım ilerlememizin ardından 2 apartman arası boşluğa ikimizi soktum. Sonra ona sımsıkı sarıldım.

"Erçin." diye fısıldadı hafifçe.

"Hmm."

"Bak bana." dedi sadece. Yüzlerimiz gene milimleri sayarken birbirimize baktık. Bu sefer kimsenin sabrı kalmamıştı. Dudakları dudaklarımla birleşirken gözlerimi kapadım.

...

FEELS ĞELDİ COK FRNAA

35.Bölümlerimi öpüşme bölümleri mi ilan etsek gwjkfwkkflwkfkwkd

Üf sonunda yazdım çok mutluyum fkekfowodow

Çok geç oldu ama bu gece atıcam demiştim sizi üzmiyim dedim seviorm hepinizi ehe

Çek Beni Kendine (Boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin