Murat:
aynanın önünden geçerken duraksayıp elimi saçıma çekip geri verdim alnıma gelen kıvırcık saçlarımı, altıma yerdeki baksırımı alıp giyip hala pek inmiş sayılmayan erkekliğimi içine tıkıştırdım, yüzümü dönüp baktım yatağa, maşallah mışıl mışıl uyukladı! şaşırıyorum sızan ben olmalıydım dilmi? ah tatil gün olucaktı şimdi diyip mutfağa doğru giderken salonda bide şarkı açtım kısık sesle çalsın diye. bi su bıraktım kaynaması için, bir saate kadar hazırlanıp çıkmam lazım ama;
"küçük hanım uyudu bile çoktan, hadi murat sen kendi kendine tur at"Samane:
nasıl başarıyor daha gözünü kapatmadan ayaklanıp saat koymadan uyanmayı? bunu evlendiğimizden beri soruyorum soruyorum ama oda nasıl olduğunu bilmiyor. deliricem ama ben hiç uyumadım sabah, boşalıncada iyice yapışıp kaldım yatağa, mızmızlanmasını duyuyorum tabiiki; başımı yastıktan kaldırıp sesimi duyurucak şekilde seslendim ona
"Arkamdan konuşma duyuyorum seniii"
tekrar kafamı yastığa gömüp gözlerimi sıkıca kapattımMurat:
Sesini duyunca gülerek odaya doğru yürümeye başladım, içeri girdiğimde kafasını yastığa sokmuştu, başımı teessüfle salldım;
"seni tenbel sorumsuz bide arkamdan konuşma diyorsun, haline bak! ben mi dedim sana dün okadar geç yat diye! erken saate gelip koymuma girseydin gece yarısına kadar kuzenlerinle oturmasaydın şimdi şen şakrak karşımda süzülüyor olurdun" dolabın önünde durup açtım kapılarını, kendime giysi seçtim tek tek hepsini çıkarıp koydum kanepenin üzerine. oda biliyor gece yarısı gacılarla oturmasını sevmediğimi! kadınlar bir araya toplanıp bide gece yarısından sonraya kadar sabahlamak pilanındalarsa eğer ya dedikodudur yada lüzumsuz öğretilerdir kadının edebini bozan! ki kişiye göre değişir. baba tarafı olsa yine tamam diyicem, arkadaşları olsa, onada peki napalım, ama anne tarafı mı? cidden mi? düşüncesi bile rahatsız ediyor, nasılki dün bende rahatsızlıktan uyuyamadım.Samane:
haklı, çok çok haklı ama hepsi hepsi annem yüzünden oldu, tutturdu kal diye, sanki tanımıyor benim kocamı! durduk yere zehir edicekler beni bu adamla yemin ederim, aileler yardımcı olmaktansa kavga çıkarır dedikleri bu olsa gerek. murat'ın gergin ama şakaya vuran sesini duyar duymaz amına koydum uykunun da ve doğruldum yataktan hızlıca. haklı şimdi perşembe cuma evde oluyorum öğlenleri, diğer günlerde muayenehanemde oluyorum, ellerimle saçlarımı geri verip oturdum yorgana sarılırken, oturmamla birlikte içime döktüğü spermleri geri akınca gözlerim dolandı, aklım başımdan gitti, içim eridi aktı sanki. ağzımı bir kaç saniye açıp konuşamasamda yutkundum bir kaç kez hızlıca, kendime gelip sesimi incelterek hafiften gülümsedim;
"Sevgilim biliyorum üzgünüm ama oldu işte; uyandım hem bak hazırlarım kahveni kendi ellerimle"Murat:
Pantolonumu altıma çekip dönüp baktım yüzüne, saçları upuzun dalga dalga yatağın ortasında gel üzerime çık diye bağırıyor sanki
"kadın hadi kalk giyin, gidiyorum zaten napıcam uyanmanı, bakma öyle yoksa işe geç kalıcağıma söz veriyorum"
gözlerimi kaçırdım ondan, ince sesiyle buğulu buğulu bakıyor bide yorganın altında çıplak, beni yoldan ediyor sonrada uyuyor.
"yap bakalım endamını görelim, hafta içi zaten kahvemi yapıp gidiyorum bari şimdi elinden içip keyifleniyim küçük hanım"Samane:
"Aşk olsun, mızmızlanıyormusun sen cidden?" aslında bende özlüyorum lanet olası seni ama napıyım işim bu benimde işimi bırakıp evde oturamam ki, zaten öyle bişey de istemiyor ama neyse haklı kalkık penisle yollamıyım adamı şimdi, o giyinirken kalkıp kendimi temizleyip üzerime rahat bişeyler geçirip yanına yaklaştım, karşısında ayna'ile onun arasında durup göğsüne sıkıca sarıldım, kollarımk beline sarıp yanağımı göğsüne dayadım; "seni seviyorum kirpik"Murat:
gömleğimi kapatmama izin vermeden gelip o küçük bedenini göğsüme bastırınca bütün yelkenlerim suya düştü tabiiki, gülümseyerek kollarımı etrafına sarıp onu göğsümün içine sokarak saçlarını öptüm yavaşça
"bu numaralarla kurtulamazsın, akşama pizza istiyorum kendi ellerinle yapıcaksan tabii"Samane:
mızmızlanırcasına oflayıp başımı biraz geri verdim hala ona sarılıyorken;
"bu kadar zor olduğunu bilsem sana varmazdım biliyorsun dilmi?"Murat:
bi kaşımı havaya kaldırıp dudaklarımı büzüp eğildim geriye verdiği yüzüne doğru, dudaklarını sulu sulu emip çekiştirip belini avuçlarımın içinde sıkarken ağzımın içine inledi acıdan; "hele bi varmasaydın bana, kızım ben seni yar edermiydim başkasına? sen beni hiç mi tanıyamadın!" bi kez daha cevap vermesine izin vermeden dudaklarını emip çekildim, onu öpünce bile baştan çıkıyorum, kürdi şavlar giymek zorunda kalıcam biraz daha zorlanırsam
"Hadi yürü beni benden ettin zilli"Samane:
popoma arkadan bitane vurunca gülerek elimi popoma koyup daha hızlı yürüdüm yakalamasın diye beni, keyifle kendimi salona attım! çok uzun zaman olmadı aslında evleneli ama ona ait olmak, onunla olmak beni çok değiştirdi. onca acı keder mazi oldu murat'la ve herşey gözümde çok daha kolaylaştı. tabii geçmiş hiç unutulmuyor, heleki hortlayan bir geçmişse, ama tutunuyorum işime kocama, geride kalan hiç bir şeyi düşünmemeye çalışıyorum. murat'la evlenmek hatta biriyle evlenmek ingiltereye kaçarken aklımın ucundan bile geçmezdi ama kısmet sürükleyip getirdi beni onun kollarına attı. iyikide ateş sebeb oldu onu tanımama, kabul etmeme. zor bir adam ama bende zorları severim galiba sonunda bana uygun bir zoru buldum, birbirine denk olanlardanız biz.
"Gel hadi yeteeer süslendiğin kahveler hazır"
süslenmez aslında pek ama bunu söylediğimde delirdiği için durmadan tekrar ediyorum, onu çıldırtmak güzel :))