Episode 494 (ne olucaksa olsun)

4 1 0
                                    

Murat:
iki çay döküp oturdum masanın üzerinde ali babamın yanında, sabaha kadar uyanıktım nerdeyse. gerilerek bi sağa bi sola dönüp yatağa da kendime de geceyi dar ettim.
"Rahat uyuyabildin mi baba?"

Ali:
Getirdiği çayı yakınıma çekip başımı salladım
"Uyudum oğlum çokta rahattı, sessiz sakin valla uzun zaman sonra iyi bir uyku çektim. maşallahın var masayı da donatmışsın oğlum biz bunca şeyi iki kişi nasıl yiyicez yahu?"

Murat:
Tere yağı üzerine balı sürüp kocamanda ısırdım; "Yeriz yeriz baba kahvaltıdan güzeli varmı sende nazlanma bak omleti de soğutucaksın"

Ali:
"ulan ben bunları yiyip bitirsem ayağa kalkamam sonra annene hesab vermek zorunda olursun. tansiyonuydu oydu buydu başımın etini yer"

Murat:
"Yapma baba bildiğimiz şey senin onun başının etini yediğin yahu kadıncağız da iyiliğini konuşuyor ama zeytin yağından yapıyoruz merak etme sen rahat ye hepsinden heder olmaz bende iştahlıyımdır" nede iştah kaldı tabii ama çare yok.

Samane:
Eğilip öptüm yanağını kocaman, üzerinde eşofmanlar, saç baş dağılmış durumda, gözler şişli darmadağın yorgun...
"Daha tatlı olamazdın, kurban olurum sana ben iyiki varsın. teşekkür ederim yoldan dönmüş halinle uyutmadım senide affet"

Savaş:
Elini kaldırıp başının arkasına koyup okşadım yavaşça başını; "Başımın etini yedin ama olsun döner uyurum zaten yol çok yordu yoksa bişeyim yok. gelemiyorum içeri kusura bakma, Murat'da selam söyle. babam'da döner kendisi zaten şimdi gel desem evde onların katında 30tane karı yatıyor. burda kalsın bari herkes gidene kadar. kafamızı siktiler!"

Samane:
"Sus sus hatırlatma başım şişti zaten gözümü bir saat anca kapattıp oda ne halde... neyse kuzum varınca bi haber ver banada"
eğilip bidaha öptüm yanağını. o gittikten sonra kendimi eve atıp kapıya dayandım. uyuyan vardır yoktur demeden hemde.

Ali:
"Bu kim böyle sabah sabah!!"

Murat:
ödüm koptu, bu nasıl bi zil çalış şeklidir. elimdeki kaşığı atıp fırladım ayağa. içimden bişey kayıp düştü. allahım sen koru! kapıyı açıp onu karşımda göründe paçaları tutuşan cadı'nın direnişleri olduğunu görünce bön bön ona bakmaya başladım. duymadık biraz daha çal bakışı ata ata çoktan girdi içeri zaten sağolsun. bu zil çalma şekliyle 'Şeytan bitane kulağına patlat!' derdi ama şeytanı dinlemediğime dua etsin

Samane:
Bana öyle boş boş sinirli baktı ki içim boşaldı, kilo kilo yük üzerime eklendi sanki. selam verip kendimi içeri atıp mutfağa yaklaştım, eğilip babamın yüzünü öpüp oturdum masanın başında; "Afiyet olsun keyif mi yapıyorsunuz"

Ali:
"Evet oğlan kalktı sabahtan bir sürü şey hazırladı, senden daha iyi sağolsun. keyif yapıyoruz değilde işte evden kovdunuz beni oda sağolsun iyi bakıyor bana. niye geldin sabah sabah?"

Murat:
Yerime oturup çayımı alıp diktim hızlı hızlı
"aşk olsun burası senin evin baba allah aşkına hala bu konular laflar... içim rahat gidebilirim ozaman ben işe beraber oturursunuz baba kız"

Ali:
"Git git sen işine dedim ya nolucak yanlız kalsam nolucak, misafirler evde mi hala?"

Samane:
"evet herkes evde, acele etme daha dönersin evede. onlarda kalksınlar kahvaltı etsinlet falan"

Ali:
"Uyumuşsunuz gibi bide kalksınlar demiyormusun, hamam böcekleri gibi gece ortaya çıkıyorsunuz zaten. bu ne iş bu ne saçmalık senelerdir anlamıyorum. ölmüyormusunuz okadar çene çalmaktan"

Murat:
Babam konuyu açtıkça gerim gerim gerildi sinirlerim, zaten kafamdan atamıyorken düşünmeye de zorlanınca... ağzımı silip ayaklandım izin alıp odaya geçtim. hazırlanıp çıkıp oksijen almam, kafamı dağıtıp düşünmemem lazım. yoksa elimden gerçekten bi kaza çıkıcak, bu kızı boğarım ben kesin!

Ali:
"Kalk bak kocana..."

Samane:
"Seninle konuşucaz daha.."
yanağını sıkıp okşadım uyuz uyuz

Ali:
"Hadi ordan" sertçe elimi kaldırıp vurdum kolundan bitane "zaten anahtar kaybettim, sokakta kaldım, başlatma sende şimdi"

Samane:
"Bak Bak Bak şuna ben senin karınla gelinine yardımcı olmaya gitmiştim, partilemeye değil. teşekkür ediceğine bide kocama haber vermemişsin! annem sana aynısını yapsa pencereden iple sallarsın, Murat'ın sesi bile çıkmıyor!"

Ali:
"Sallarım tabii, seninde aklın olsaydı arasaydın bana güvenmeseydin. yaşlı başlı adamım ben zaten evden olmuşum, bide anahtar kaybetmişim. benim aklımda mı kalıyor? sokağın başında unutuyorum ben! kocan senin kocan değil mi? benim kızımın aklı mantığı olsaydı babam konuştu mu vardı mı kocama anlattı mı diye bi kocasını arardı. hiç kusura bakma iyi bile sustu adam. sen üstede çıkarsın bana yaptığın gibi, acıyorum oğlana. vallah düşman başına senin gibi karı"

Samane:
"Ya baba susarmısın! laflara bak allah aşkına sanki keyfimden gittim! yardıma gittim yahu napıyım?"

Ali:
"Bana maval okuma çocuk, ben yıllardır bilirim o akrabayı. sürtünürken herkes, o koca götlerini kaldırıp annene yardım edeydiler sende burda benle kocana yardım ederdin. benlik birşey yok ortada. sana hep dedim, evlenmiyiceksin, evlendiysen böyle bir durumda kocan haklı. ben olsam tokatı basardım sinirden, bu damat ne kullanıyorsa keşke gençliğimde bende kullansaydım diyorum geceden"

Samane:
"Uyuz ediyorsun beni baba, cidden bak! kafamın etini yediler gittim napıyım artık zaten diken üstündeyim sus sende allah aşkına" şalımı açıp elimle saçlarımı yüzümden geri verip kulağımın arkasında sıkıştırdım; "Kızgınmıydı dün?" inanmıyorum babama sorduğum şeylere bak!

Ali:
Dönüp arkama baktım gelmediğinden emin olunca döndüm kendi salak kızıma; "Ben ne biliyim? bana mı kızıcak! vazife senin vazifendi. dedim ya sabrına şaşkınım, ne kullanıyorsa iyi kafa yapmış. sesi çıkmıyor. bütün gece hizmet etti bana sağolsun. altın çocuk, rüyamda böyle damat göremezdim ben zaten Savaş'ım gibi maşallah kendi evladım sanki."

Samane:
"Ha bende üveyinim dimi?"

Ali:
"Saçmalama kızım! sana onu mu dedim ben? beğenmedim bu işini. kendinde dedin, annen yapsa, karaca yapsa varya... senide paralardım ama işte kocan burda sonraya kalsın"

Samane:
Ters Ters gözlerimi belertip başımı salladım
"Ha bide borcun olsun ozaman, ya rabbim sen sabır ver. gece karısına yardım ederim sabah kocasının dırdırını çekerim. bitanede kendi kocam var. oh gelin üzerime gelin, böyle ölmüyorum hatta füze atın"

Ali:
"Çay dök çay kafamı şişirme kızım, yalan söyleyeni evden de kovarlar. sen kovmadan ben giderim bi çay daha ver önce"

Samane:
"Ya delirme baba ne kovması, gidemezsin bi yere hem daha herkes uyuyordur. otur işte bende yanlızım" ayağa kalktım elimde bana verdiği fincanıyla. bitane ona çay döktüm bitanede kendime. odaya gidip tartışmaktan da çekindiğim için yapışıp kaldım babamın yanında masaya. akşam olsun da ne olucaksa ozaman olsun. görende naptım sanıcak ha!! babam burda şimdi konu açılsa üstede çıkamam, kesin babam'da ona arka durur, beni delirtirler, yorgunum zaten hiç uğraşamam şimdi. gelsin gitsin akşam'a bakarız...
ya sabır...
benim kliniğe gitmem lazım daha..

The Smell of hell (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin