2. Bölüm

39.3K 2.1K 151
                                    



Kapı zilinin çalmasıyla irkilerek uyanan genç kız, ses, kendisini uyarmadığına göre kötü bir şey olmadığını düşünerek yatakta doğruldu. Uyku mahmuru koridora çıkarken birbiri ardına zile basılması üzerine baş ağrısıyla yüzünü buruşturdu. Gelen her kimse, gergin ruh hali henüz kapıyı açmadan kendisine ulaşınca dikkat kesilip temkini elden bırakmadan seslendi.

"Geldim! Kim o?"

"Benim, Merve... Duru, aç kapıyı konuşmamız lazım!"

"Tamam!" Arkadaşının sinirli sesini duyunca korktuğunun başına geldiğini tahmin ederken, titremeye başlayan elleri ile kapıyı açıp geriye doğru çekildi. Henüz kendisini görmeden etrafına saçtığı negatif enerjiyi hissederek, korkuyla bakışlarını yüzüne çevirince yanılmadığını anladı. Ağlamaktan kızaran gözleri ile perişan görünen genç kızın, daha ziyade ruhunu ele geçiren hüznü nefesinin kesilmesine sebep oldu. Biraz sonra öğreneceklerini zaten bildiği halde, duygularını saklama zorunluluğu yüzünden sakin kalmaya odaklandı.

"Merve!"

"Dün... Dün gece, Melahat abla... Oofff Allah'ım! Çok iğrenç bir şekilde öl... öldürüldü! Muhtemelen sen... senle telefonda konuştuktan kısa bir süre sonra!.. Ba... Bana bakkala gitme diye ısrar ettin, yoksa ölen kişi ben de olabilirdim."

"Hayatım!" Derin bir nefes alan genç kız, ağlamaya başlayan arkadaşına katılarak, "Çok... Çok üzüldüm." derken ikiyüzlü davranmak zorunda kaldığı için kendisinden nefret etti. Yaşananları bir nevi bildiğinden dolayı, suçluluk duygusunu baskılamaya çalışırken yüzüne dik dik bakan Merve'ye ne diyeceğini şaşırıp öylece kalakaldı.

"Buraya kadar Duru, beni artık kandıramazsın! Nasıl olduğunu söyleyemem ama Melahat ablanın öldürülmesiyle ilgili bir şeyler bildiğinden eminim, bu sefer susmana izin vermiyorum."

"Mervecim, o da nereden çıktı? Ben ne bilebilirim ki, yanlış düşünüyorsun!"

"Hayır, yanılmadığıma eminim! Lütfen Duru, dün akşam o sokakta ne gördün?"

"Ben!.."

"Akşam konuşmaların çok şaibeliydi. Ağladığını da anladım, sesin çok kötü geliyordu. Sakın inkâr etme, gözlerinin hali haklı olduğumu kanıtlıyor. Telefonda sokağın başına kadar geldiğini söyledin, oraya kadar gelen bir kişi evine geri dönmez! En azından beş dakika bile olsa uğrar veya telefon açıp acil olan her neyse haber verirdi. Neden Duru, neden bize gelmekten vazgeçtin? Neden, ısrarla dışarı çıkmamam için yalvardın?"

"Merve..."

"Bana, Merve deme!.. Hemen, bütün gerçekliğiyle olan biteni bilmek istiyorum. Ne olduğunu anlatıyorsun, hem de en ufak ayrıntısına kadar... Sakın inkâr etme, bu sefer olmaz."

"Yanılıyorsun, zannettiğin gibi değil!"

"Ne zannedebilirim ki, bana hiçbir şey anlatmasan bilemem. Dün gece bir şey gördüğüne eminim. Dışarı çıkacağım deyince panik oldun, aşağıya inmemi engellemek için defalarca uyardın!"

İyice köşeye sıkışan genç kız, ilk defa bu kadar sinirli ve üzgün görünen arkadaşına bakarken, "Se... Sebebi yok, Merve! Be... Benim şey..." diye başlayıp titreyen sesiyle ikna etmeye çalıştığı sırada hışımla sözünü kesmesi üzerine irkildi. En büyük korkusu, var olan tek dostunu kaybetme ihtimali ile kahrolduğu sırada ölen kadın aklına gelince, bencilce davrandığını düşünüp suçluluk duygusuyla boynunu eğdi.

Yüzü Olmayan AdamWhere stories live. Discover now