Bölüm 8. Sayıklama

479 134 48
                                    

Çaylarımız koyulurken, servis yapmakla görevli genç kadın yüzüme gülümseyerek bakmıştı. Kahvaltıda her şey düşünülmüştü, üç kişi için sanki bir düğün ziyafeti hazırlanmış gibiydi. Sofradaki renk cümbüşü göz kamaştırıcıydı, ama içimde bir boşluk hissi büyüyordu.

Bu kadar fazla yiyeceğin kimin tarafından yenileceğini düşünürken, Poyraz eline tabağı almış ve dikkatlice seçtiği az miktardaki yiyeceği tabağına yerleştirmişti. Ben de aynı şekilde tabağıma tabağım birşeyler koyacakken Lavinya elindeki dolu tabağı ve bir dilim ekmek koymuştu. Çatalı elime aldıktan sonra, iştahım bir anda kayboldu, sanki hayat enerjim tükenmişti. İçimde boşluk hissi büyüdü, hiçbir şey yemek yemek istemiyordum. Poyraz'ın gözlerinin derinliğinde kaybolurken, onun zarif bir şekilde yediğini izlemek hoşuma gitmişti. Onu izlediğimi fark ettiğinde, gülümsememi gizlemek için hemen başımı eğip tabağa odaklandım.

Sonra Lavinya'ya dönüp, sesimdeki hüznü hissettirdim:

"Lavinya, odama çıkmama yardım eder misin?"

dedim ve Poyraz'a bakmadan önce tekerlekli sandalyeyi işaret ettim. Kendimi iyi hissetmiyordum. Bahçede oturup temiz hava almak iyi gelebilirdi, evet, kendimi bir an için iyi hissetmiştim. Ama iştahsızlığım ve kolumun işe yaramaması, gerçeklerin vurduğu an gibiydi. Bu şekilde davranmam gerekiyordu, umut edip her şeyin düzeleceğine inanmak istiyordum. Her şeyi mahvetmiştim, hayatım için harcanan yılları, kendimi ispat etmek için yok etmiştim. Ve hala insanlar peşimdeydi.

Poyraz masadan kalkarak, göz göze geldik, dizlerinin üzerine çöküp kafasını hafifçe eğdi ve derin bir nefes aldı.

"Bir şeyler yemen gerekiyor. Odandan çıkmanın iyi geleceğini düşünmüştüm. Kendini biraz zorlamalısın, yemek yersen beni mutlu etmiş olursun."

Kelimelerin dışında, mavi gözlerine bakarak gülümseyerek karşılık verdim.

"Seni mutlu etmek isterim. Ama çok uykum var. Anlayışın için teşekkür ederim."

Diyerek ayağa kalkmaya çalıştım ama gözlerim kararmaya başladı.

"Sadece gitmek ve uyumak istiyorum."

"Tamam, seni Lavinya götürecek. Lavinya!"

Sesi öyle gür çıkmıştı ki. Lavinya hemen kalktı ve yanıma geldi, tekerlekli sandalyeyi sürmeye başladı. Bahçeden eve geçtik, ardından asansöre binip, kaldığım odaya ulaştık. Lavinya'nın yardımıyla yatağıma oturdum. İçimde karmaşık bir duygu fırtınası vardı, üzüntüyle, umutla ve çaresizlikle doluydum.

"Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Yorgun."

"Yürüyüşünü sen dinlendikten sonra yaparız o zaman."

"İyileşmem için fazla çaba gösterme. Belki de yaşamama izin verilmeyecek."

"Bunu da nereden çıkardın. Bunları düşünme, iyileşmene bak sen."

"Bu o kadar kolay olsaydı keşke."

Diyerek yatağa uzandım, kolumdaki askıyı çıkararak hafifçe kolumu oynatmaya çalıştım. Ağrı, tahmin ettiğimden daha şiddetliydi.

"Çok acıdı mı?"

"Evet, biraz dinlensem geçer umarım. Hem düşünmem gereken bir şeyler var."

"Her şey yoluna girecek. Sen sadece okulun ilk günü ne giyeceğini düşün."

"Okul forması."

"Saçlarını nasıl yapacağını ve ayakkabına uygun tokaları ve çantana takacağın armaları."

SERA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin