Multimedya; zindan
Gözlerimin önünde ki siyah perdenin aksine duyduğum sesler her saniye daha fazla yaklaşıyordu. Uzun sessizliği bölen konuşmaya odaklandım, ama duyduklarım uğultulardan başka bir şey değildi.
"Luke, revir'e götürüyorum."duyduğum sesin hayalimde olup olmadığı konusunda ki kararsızlığımı bölen kollarımda ki eller oldu.
Ses tonunun yabancı olmadığını anladığım kişinin kim olduğu konusu kurcalıyordu düşüncelerimi. Bilincim kapanırken duyduğum son ses tonu kazınmıştı aklıma. "İyi olacaksın." diye fısıldayan o ses bilincimin, tozlu sayfaları arasında almıştı yerini.
*****
Göz kapaklarımı açtığımda bir süre odağımı bulmakta zorlansamda daha sonra bana bakan Olivia ile karşılaştım."Ashley iyi misin? Çok korkuttun beni. Doktoru çağırıyorum hemen." Olivia sözlerini arka arkaya sıralamış, bir yandan da bana sarılmayı ihmal etmemişti.
Odadan çıktıktan birkaç dakika sonra doktor olduğunu düşündüğüm bir kadın girdi. Bir kaç kontrolumu yaptıktan sonra sorular sormaya başladı.
"Nasıl hissediyorsun?" dedi elinde ki aleti küçük komidine bırakırken. "Kötü."
Cevabıma karşı tek kaşını kaldırarak yüzümü inceledi. Bu cevabı beklemiyordu belli ki. Hayatın bize beklediğimizi yaşatmadığını öğretirken bu cevap fazla şaşırtmamalıydı onu. "Bunu kimin yaptığı hakkında konuşmak ister misin?" diye sordu bana bakmayı sürdürürken.
"Hayır." Kesin cevaplarım karşısında gülümsemesini saklamaya çalışarak konuşmasını devam ettirdi. "Peki o zaman daha sonra konuşuruz. Istırahatına odanda devam edebilirsin. Geçmiş olsun" diyerek odadan çıktı.
****
Odaya geçtiğimde Olivia'yı dinliyormuş gibi yapıyordum. Ama asıl düşündüğüm şey beni kimin revire götürdüğüydü.
"Ashley!" diye sitemle bağırdı Olivia. "Pardon, dalmışım."Mahçup bir ifade takınarak ona baktığımda çatık kaşlarını hafifçe kaldırarak, ciddiyetini takındı."Neyin var?"diye sordu biraz daha yaklaşarak."Hiçbir şey."
Tek kaşını kaldırarak bana bakmaı sürdürdüğünde pes edercesine konuştum.
" Beni kimin bulup, revire götürdüğünü düşünüyordum." dediğimde oturduğu yere yaslanarak düşünceli sesiyle konuştu. "Evet, kim o acaba?" kendi kendine sorduğu soruyo gözlerimi devirerek devam ettim. "Ama tanıdık bir sese benziyordu." Yüzündeki ciddi ifade sırıtışa döndü."Hani şu iki gün önce zindana gittiğinde gördüğün 'gizemli çocuk' olabilir mi?" dediğinde bıkkınca derin bir nefes vererek yorganı kafama kadar çektim.
"Neden adını sormadın ki? Kim olduğunu öğrenene kadar çatlayacağım."diyerek konuşmayı sürdürdüğünce yorganı indirerek daha önce anlattıklarımı tekrarladım. "Dün anlattığım gibi kısa bir konuşma geçti zaten aramızda. Bana ilk günden kavga etmemi sevdiğini söyledi. Daha cevap veremeden zindanın kapısı açıldı ve gitti. Soramadım yani."
"İyileştiğinde bana kim olduğunu göstermelisin." Dedi heyecanla. Tepkisiyle birlikte hafifçe gülümsedim. "Sana bir şey sormalıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark House
AdventureDark House, olasıdışı yaşanmışlıkların olduğu karanlık bir labirentti. Ve onlar için her gün belki de ölüme, her saniye karanlığa bir adımdı. Ashley karmaşık oyunun piyonlarından biriydi. Ve en büyük bilinmezliklerin başrolü.. Karanlığaydı isyanı...