4. Bölüm ♧Gizemli Çocuk

676 169 34
                                    

Multimedya; zindan


Gözlerimin önünde ki siyah perdenin aksine duyduğum sesler her saniye daha fazla yaklaşıyordu. Uzun sessizliği bölen konuşmaya odaklandım, ama duyduklarım uğultulardan başka bir şey değildi.


"Luke, revir'e götürüyorum."duyduğum sesin hayalimde olup olmadığı konusunda ki kararsızlığımı bölen kollarımda ki eller oldu.


Ses tonunun yabancı olmadığını anladığım kişinin kim olduğu konusu kurcalıyordu düşüncelerimi. Bilincim kapanırken duyduğum son ses tonu kazınmıştı aklıma. "İyi olacaksın." diye fısıldayan o ses bilincimin, tozlu sayfaları arasında almıştı yerini.


*****

Göz kapaklarımı açtığımda bir süre odağımı bulmakta zorlansamda daha sonra bana bakan Olivia ile karşılaştım."Ashley iyi misin? Çok korkuttun beni. Doktoru çağırıyorum hemen." Olivia sözlerini arka arkaya sıralamış, bir yandan da bana sarılmayı ihmal etmemişti.

Odadan çıktıktan birkaç dakika sonra doktor olduğunu düşündüğüm bir kadın girdi. Bir kaç kontrolumu yaptıktan sonra sorular sormaya başladı.

"Nasıl hissediyorsun?" dedi elinde ki aleti küçük komidine bırakırken. "Kötü."


Cevabıma karşı tek kaşını kaldırarak yüzümü inceledi. Bu cevabı beklemiyordu belli ki. Hayatın bize beklediğimizi yaşatmadığını öğretirken bu cevap fazla şaşırtmamalıydı onu. "Bunu kimin yaptığı hakkında konuşmak ister misin?" diye sordu bana bakmayı sürdürürken.


"Hayır." Kesin cevaplarım karşısında gülümsemesini saklamaya çalışarak konuşmasını devam ettirdi. "Peki o zaman daha sonra konuşuruz. Istırahatına odanda devam edebilirsin. Geçmiş olsun" diyerek odadan çıktı.


****


Odaya geçtiğimde Olivia'yı dinliyormuş gibi yapıyordum. Ama asıl düşündüğüm şey beni kimin revire götürdüğüydü.


"Ashley!" diye sitemle bağırdı Olivia. "Pardon, dalmışım."Mahçup bir ifade takınarak ona baktığımda çatık kaşlarını hafifçe kaldırarak, ciddiyetini takındı."Neyin var?"diye sordu biraz daha yaklaşarak."Hiçbir şey."


Tek kaşını kaldırarak bana bakmaı sürdürdüğünde pes edercesine konuştum.

" Beni kimin bulup, revire götürdüğünü düşünüyordum." dediğimde oturduğu yere yaslanarak düşünceli sesiyle konuştu. "Evet, kim o acaba?" kendi kendine sorduğu soruyo gözlerimi devirerek devam ettim. "Ama tanıdık bir sese benziyordu." Yüzündeki ciddi ifade sırıtışa döndü."Hani şu iki gün önce zindana gittiğinde gördüğün 'gizemli çocuk' olabilir mi?" dediğinde bıkkınca derin bir nefes vererek yorganı kafama kadar çektim.


"Neden adını sormadın ki? Kim olduğunu öğrenene kadar çatlayacağım."diyerek konuşmayı sürdürdüğünce yorganı indirerek daha önce anlattıklarımı tekrarladım. "Dün anlattığım gibi kısa bir konuşma geçti zaten aramızda. Bana ilk günden kavga etmemi sevdiğini söyledi. Daha cevap veremeden zindanın kapısı açıldı ve gitti. Soramadım yani."


"İyileştiğinde bana kim olduğunu göstermelisin." Dedi heyecanla. Tepkisiyle birlikte hafifçe gülümsedim. "Sana bir şey sormalıyım."

Bunları da beğenebilirsiniz

          

Kafasıyla onayladığında aklıma takılan soruyu yönelttim. "Luke u tanıyor musun?"


"Luke mu? Ne alaka?"Dedi anlamayarak. Beklediğim soruyu sakince cevapladım. "Dün beni kim bulduysa yanında Luke diye biri vardı."dedi aklıma kazınan o konuşmaları hatırlayarak. "Yani gizemli çocuk ve Luke arkadaşlar.." diyerek düşüncelere daldı Olivia. Pek bir farkım yoktu ya.


Bir süre daha düşündükten sonra bir şey hatırlamış gibi saatine baktı.

"Seni yalnız bırakmak istemezdim ama gitmeliyim." diyerek bakışlarını bana çevirdi. "Sorun değil." dedim bir yandan elimle geçiştirirken. Kolumda ki sızı her ne kadar hareketlerimi kısıtlasada önemsediğim söylenemezdi. Çünkü yaşadıklarımın yanında vucüdumda ki izlerin küçüklüğü tartışılmaz bir gerçekti.


Olivia bir kez daha kısa bir bakış atarak tekrar üzgün olduğunu belirten bir kaç kelime fısıldadıktan hemen sonra odadan ayrıldı.


Çökmüştüm. Nedeni ne Emma nın yaptıklarıydı, ne de kolumda ki o ağır sızı. Hiç biri çöküşüme neden değildi. Beni yoran düşüncelerimdi. Her an karanlığa adım adım yaklaştığımı fısıldayan o ses.


Ağırmaya başlayan başımı sıkıntıyla ovaladım. Sanırım düşüncelerimden kaçışım yine sayfalarda kaybolmak olacaktı.


Kütüphaneden aldığım kitabın sayfalarını çevirmeye başladım. Her zamanki gibi soyutlanmıştım hayatımdan, istediğimde buydu ya.


Odaklandığım cümleler arasında tıklanan kapıyı önemsemeyerek devam ettim satırlarda gezinmeye. "Olivia erken geldin." diye mırıldandım dikkatimi dağıtmamaya dikkat ederek. Ses gelmediğinde merakla kitaptan gözlerimi ayırarak gelene baktım.


Yine beklemediğimi yaşatmaya devam ediyordu hayat, hayatım. Aralanan dudaklarımla elimde ki kitabı yatağımın kenarına bıraktım. Onu gördüğümden beri şahit olduğum gizemli havası, attığı her adımda daha çok sardı odayı. Yatağımın kenarında yaklaştığında şaşkınlığıma son vermeye çalıştım."Merhaba." dedim ses tonumda ki heyecanı gizlemek için büyük çaba harcarken. "Merhaba." Karşılık verdikten hemen sonra odamın penceresine bakarak konuşmasını sürdürdü. "İyi misin diye bakmaya geldim."


Bakışlarını bana çevirdiğinde kaşları çatımış, son cümlesi ise cevap bekler gibiydi. Ona elimle yanımda ki sandaliyeyi göstererek yatağımda daha dikleştim.


Kısa bir bakıştan sonra yavaş adımlarıyla işaret ettiğim yere geçti. Rahat tavırları bende daha merak uyandırsa da umursamamaya çalışarak cevapladım sorusunu. "Daha iyi." Cevabımın ardından sandalyenin sırt kısmına yaslandı aynı ağır hareketlerle "Emma mı?" Derken daha çok çatılan kaşlarını, ne zamandır oynadığımı bilmediğim parmaklarıma indirdi.


"Evet."dedim ellerimi serbest bırakırken. Düşünceler konuşmalarımızın arasında yerini alırken sessizliğe karşı pek de rahatsız olmadığını düşündüm. Ama bunu fazla sürmesini istediğimi sanmıyordum. "Bu arada ben Ashley." Dedim konuşmayı sürdürmek adına.


"Jacob." diyerek kısa cevaplarına birini daha ekledikten sonra ayaklandı.


"Daha iyi olmana sevindim. Emma konusununda da problem kalacağını sanmıyorum." Kaşlarımı kaldırarak bakmayı sürdürürken nedenini sordum büyük bir merakla. Cevap vermek yerine hafifçe gülümsemekle yetindi. İlk defa görmüştüm gülümsediğini. İlk defa gülmüştüm böyle içten, samimi. Gülümsemiştim işte, tüm gerçekliğiyle.


Adımları kapıyı bulduğunda, yatağımda biraz daha kayarak seslendim. "Hey!" Gözleri anında hala izlerini taşıyan gülümsemi buldu.


"Teşekkür ederim"dedim tüm samimiyetimle. Bana tek kaşını kaldırıp bakmasıyla sözlerime devam ettim. "Beni sen buldun değil mi?"


Başını yatırarak ifademe bakmayı sürdürürken yüzünde ikinci kez o hafif tebessümü görmenin keyfini yaşadım. Ardından sessizliğini koruyarak attığı tek adımla odanın çıkışına yöneldi.


Ardından tekrar yalnız kaldığım odayı tekrar sardı düşüncelerim. Yastığıma başımı koyarken, odamın penceresinden gözüken bahçeye döndü bakışlarım.

'Neden?' Dedim kendime. Düşüncelerimin arasında beni cevapsız bırakmasının nedenini açıklayan tek bir cümle aradım. Ama soruların ardında tek bir kelime dahi yoktu ki.


Daha sonra hayali bir ses doldurdu kulaklarımı. Cevabını biliyorsun Ashley diye mırıldandı düşüncelerime. Cevabını bir gülümsemeyle çoktan aldın.


Merhabaa.


Gizemli çocuk meselesini fazla uzatmak istemedim . Evet Jacob ı nasıl buldunuz?? Bölüm nasıl?

Kısa olsa da arayı uzatmak istemedim. Yarın sınavım var çalışmaktan devrelerim yanmak üzere adagjfj

Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen. Özellikle yorumlarınızı merak ediyorum.

Bu arada @senamck34 ün Sende Kımsin? Hikayesini öneriyorum. Ayrıca bu bölümü kardeşime ithaf ediyorum.

Öpüldünüz :*

Dark HouseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin