13

1.3K 122 22
                                    

   Ilgaz kapıyı kapatırken ve ondan sonraki sürede, gözlerini Mercan'dan ayıramadı. Ne bir şey diyor, ne de bakışlarını kaçırabiliyordu. Kapının ağzında durmuş karşısındaki genç kadının kusurlu ama o an Ilgaz'a sorsanız kesinlikle kusursuz diyerek tarif edeceği vücuduna bakıyordu.

  Mercan, üstünde sütyeninden başka bir şey olmadığını fark ettiğinde biraz çekinse de bunu belli etmemeyi tercih etti. Ilgaz bakışlarının kontrolünü eline alınca gözlerini ondan kaçırmayı ve konuşmayı başardı.

        "Pardon ben çalmadan girdim ama." dedi kekelemesine engel olmaya çalışarak. Mercan ona sıcak bir tebessüm yollayıp, kafası ile sorun olmayacağını belirtti. Arkasını döndüğünde eline Egemen'in çıkarttığı giysilerden birisini alıp ona doğru uzattı. Ilgaz Mercan'a doğru adım atarken, gözlerini ondan olabildiğine uzak tutmaya çalışıyordu. Eşyaları aldığında, kafasıyla teşekkür etti. Geriye doğru bir kaç adım attıktan sonra arkasına dönüp eşyalarını yatağa bıraktı. Ilgaz sırtını döndüğünde Mercan aceleci olduğunu belli etmemeye çalışarak koltukta duran tişörtü aldı. Giymek için hazırlanırken, gözleri aynada duran Ilgaz'ın yansımasında takılı kaldı.

   Çıplak kalmış sırtına elinde duran tişörtü geçirmeye hazırlanıyordu. Omuzları geniş değildi ama ince de sayılmazdı. Omuzlarından düşen kolları, sonra derece kıvrımlı ve ince duruyordu. Belinin sol tarafında sıralı üç tane beni vardı. Büyük değillerdi, ama boyutları kademeli şekilde küçülmüştü. Mercan yaptığı şeyden rahatsız olup gözlerini kaçırdı ve kendi tişörtünü kafasına geçirdi. Boynunda kalan saçlarını kurtarırken gözlerine yine engel olamadı. Pürüzsüz bedenini hoş kılan son derce kıvrımlı bir beli ve belirgin bir sırt çizgisi vardı. Dik bir bayır gibiydi ve Mercan'ı bu bayırın başında bisikletli duran bir çocuk olarak farz edersek, heyecanlanması için hızlıca aşağı kaymasına gerek yoktu.

   Ilgaz da tişörtünü giydiğinde Mercan bakışlarını ondan ayırıp eteğini çıkardı. Egemen'in verdiği şorta uzanıp giymeden şöyle bir baktı. Bunu giyse bile belinde durması imkansızdı. Şortunu elinde tutarak arkasını döndüğünde Ilgaz'ın da aynı halde olduğunu gördü. Onun üzerinde olan tişört biraz daha kısa olduğundan neredeyse bacaklarının tamamı açıkta kalmıştı. Birbirlerinin hallerine gülseler de Mercan'ın gülüşünün bir diğer sebebi kısa tişörtü doğru kişiye vermiş olmasıydı.

   Küçük sayılabilecek odanın iki ucunda, birbirine bakmadan bir iş ile uğraşıyormuş gibi görünmeye çalışan iki kadın vardı. Birisi uzunca bir süredir çıkardığı eşyalarını katlıyor, diğeri de içinde bilgisayardan başka bir şey olmayan çantayı karıştırıyordu. Bu çabadan önce vazgeçen taraf Ilgaz oldu. Eline aldığı telefonu ile yatağa girdiğinde, Mercan hala dolabın yanında olan bilgisayar çantasına eğilmiş, içini kurcalıyor ama bir şey aramıyordu.

   Yaklaşık bir dakika sonra o da yatağa girmek üzere doğruldu ve kendine ayrılan tarafa doğru ilerledi. Ilgaz kulağında kulaklık, uzanmış ve telefonu ile uğraşıyordu. Mercan kendi başucunda duran lambayı söndürerek Ilgaz'a arkasını döndü ve üstündeki ince pikeye sarıldı

   Bacaklarını ona değdirmemeye çalışsa da alanın dar oluşundan ve Ilgaz'ın yatağın büyük bir kısmını kaplayacak şekilde yatıyor oluşundan bu pek olası bir gerçeklik değildi. Mercan dikkatini Ilgaz'da değil başka şeylerde toplamaya çalıyordu. Ama beynine "Ilgaz'ı düşünme" komutu vermesinden kaynaklı olarak, onu aklından maksimum beş saniye çıkarabiliyordu. Sonrasında ilk hatırladığı şey yine Ilgaz oluyordu.

   Gelen bildirim sesi ile dikkatini başka bir şeye verebilmiş olan Mercan başında duran telefona doğru uzandığında, mesajın  Egemen'den olduğunu gördü. Hiçbir şey yazmamış, sadece gülen surat yollamıştı. Cevap vermeden Telefonu yerine koyduğunda suratında ufak bir tebessüm vardı.

Sanat Aşk İçindirजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें