ⅲ.

176 22 26
                                    

X Lovers - Haunt You









Ajax o günden sonra kafeye daha sık uğrar oldu. Günleri her zamanki gibiydi belki ama öncesinden daha farklı hissettiriyordu. Ne de olsa kafe sahibi onu gördüğünde sırf müşteri olduğu için gülümsemiyordu artık. Onu karşılarken ismiyle hitap ederek selam veriyordu. İşleri yoğun olsa bile onunla sohbet edebilmek için vakit ayırıyordu. Ajax bunun için mutluydu. Uzaktan o kadar çok izlemişti ki onu, yakınında olduğunda kalbinin duracağını sanıyordu bazen. Zhongli zarif bir adamdı. En yoğun anlarda dahi aceleci olmaktan kaçınıyordu. Yüz ifadesi her zaman sakindi. Ajax ona bakarken derslerin verdiği yorgunluğu, arkadaşları ve ailesiyle olan sorunları unutuyordu. Zhongli, Ajax'la sohbet etmek için ara verdiğinde karşısına oturur ve ufak yudumlarla içtiği çayı bitene dek beklerdi. Kendisi için ufak bir ara olduğunu söylemişti ama her ne olursa olsun, Ajax onunla konuşma şansını yakaladığı için şanslıydı.

"Ne istersin?" dedi Zhongli. Tanıştıkları sabahın üzerinden yaklaşık bir ay geçmişti. Liyue'da hava soğuyordu. Bu da kafenin öncekinden daha kalabalık olduğu anlamına geliyordu. İnsanlar bu mütevazi çay evini ziyaret etmekten keyif alıyordu. Zhongli gibi Ajax da onların yüzlerinden bunu anlayabiliyordu.

"Her şey olur." Ajax gülümseyerek tezgaha en yakın masaya oturdu. Daha önce asla bu kadar yaklaşmamıştı ona. Her zaman kapıya yakın masaları tercih ederdi, olur da kaçıp gitmesi gerekir diye. Gündüz düşleri yüzünden miydi, emin değildi ama Ajax o adamla çarpıştığı günden beri tedbirli olmaya özen gösterirdi. Liyue'da suç oranı yok denecek kadar azdı ve başınıza gelebilecek en büyük şey kaldırımdan ayrılmış bir taşa takılıp düşmenizdi. Ve yine de, Ajax her an saldırıya uğrayacakmış gibi diken üstündeydi. Geçmişinde mi yoksa başka bir hayatta mı, bilinmez; Childe pek çok düşmana sahipti. Kimisi Ajax'ın korku filmlerinde bile görmediği görünüşe sahip varlıklardı. Ajax profesyonel değildi belki ama Childe'ın iyi savaştığını herkes anlayabilirdi. Galip gelse bile yaptığı her savaş Ajax için nefes nefese uykularından uyanması anlamına geliyordu. Sakinleşmeye çalışarak evin içinde tur atar, biraz içer ve balkonda güneşin doğuşunu izlerdi. Evi yabancı gelirdi böyle anlarda. Aynaya baktığında gördüğü mavi gözler, kızıl saçları. Gittikçe soyutlaşıyordu, hissettiği buydu. Yalnızca bu kafede olmak onu huzurlu hissettiriyordu.

"Okuldan mı geldin?" diye sordu Zhongli. Belinde krem rengi bir önlük vardı. Her zamanki gibi kahvenin yumuşak bir tonundaydı gömleğinin rengi. Ajax onun oldukça hoş olduğunu düşünüyordu. Özellikle de artan gündüz düşlerinden sonra. "Evet," Zhongli masasına yaklaştığında sesinin titremesine engel olamadı. "Kafe bugün kalabalık görünüyor."

"Kış yaklaşıyor." diye onayladı Zhongli onu başını sallayarak. "Bir fincan sıcak çay hem ellerini hem de içini ısıtabilir." Gülümsediğinde Ajax onun haklı olduğunu düşündü. İçinin ısınması için bir fincana ihtiyacı yoktu aslında. "Haklısınız."

"Ne istediğini düşün, birazdan döneceğim."

Ajax onun başka bir masadan sipariş almasını izledi. Zhongli'nin işi değildi bu ama muhtemelen çalışanlardan bazıları kafede değildi. Onun uzaklaşmasını izlerken göğsünde belirsiz bir ağrı hissetti. Ajax aç gözlü biri değildi. Ama Zhongli'ye baktığında, onunla yakınlaştıkça, daha fazlasını arzuluyordu.

Bir gündüz düşünde Zhongli'nin dizlerinde yatıyordu. Yatan kişi onun yüzüne sahipti; onun bedenine ve sesine sahipti belki ama o değildi. Yine de Ajax onun kadar heyecanla izlerdi Zhongli'nin yüzünü. Bir ağacın altındaydılar. Karşılarında ufak bir göl vardı. Ve çevresi büyüleyici bir manzaraya sahipti. Tabii Childe'ın umrumda değildi bu- Ajax onla aynı şeyleri hissediyordu. Sayısız güzel manzara görmüştü. Ama sadece onun yüzüydü Childe'ı etkileyen. Onu izledikten sonra gözlerini kapadı. Zhongli, her ne anlatıyorsa, duraksadı ve elini Childe'ın göğsüne koydu. Genç olan bunu bekliyormuş gibi hemen elini yakaladı. Bir süre sonra eli yavaşça yana düştü. Zhongli'nin dudakları kıvrıldı. Ajax onları izlerken göğsündeki ağrının arttığını hissetti. Kıskançlık mıydı yoksa özlem mi, bilmiyordu. Çok değerli bir şeyi yitirmiş gibi hissettiriyordu tüm bu gördükleri. Childe'ın da böyle düşünüp düşünmediğini merak etti. Ama öğrenemezdi. Genç adam huzurlu bir uykudaydı.

Dear, Rex Lapis - ZhongChiWhere stories live. Discover now