43. Bölüm

46.6K 2.4K 592
                                    

Keyifli okumalar ( Bölümde Söz dizisinden bir sahne var)


Gelen paketteki doğum belgelerini gördüğümden beri, aklımdan tek bir kelime geçiyordu. Gülân... ikizimin hâlâ hayatta olduğunu gösteren belgeler, beni tek bir adrese çıkartıyordu. O kızın bana olan benzerliği hiç normal değildi. Hep sorguluyordum zaten, bir insan kuzeniyle nasıl bu kadar benzer diye. Ancak son öğrendiğim yeni bilgilerle, olabilir mi? Sorusu beynimde dönüyordu. Doğum raporlarını inceledikten sonra, hemen kutusuna geri koyarak albayın ve Kuzey'in görmesini engelledim. Bu işi kendim çözecektim...

🍁

Helikopterde sessizce gidiyorduk. Bana gelen kargolardan çıkan diğer belgeleri incelediğimizde, Gri'ye ait 2 kamp olduğunu keşfettik ve aynı anda ikisine de operasyon yapma kararı aldık. Bu yüzden Albay, Tuba'nın ve benim timimi de göreve dahil etti. Kuzey ise karargahta kalıp, koordinasyon merkezinin başında duracaktı. Ikiz meselesini kafamda kısa süreli rafa kaldırarak, görevime odaklandım.

Kampların ikiside çok büyüktü ve her ihtimale karşı, savaş uçakları da bölgeye yakın uçuşlar yapacak ve koordineli çalışacaktık. Bizden önce İha lar bölgeye gidecek ve resim çekecekti. Hiçbir bilgi olmadan oraya dalmak istemiyorduk. Gri'yi bu sefer elimizden kaçırmamamız gerekiyordu...

Kampa yaklaşık 5 km uzaklıkta bir bölgeye iniş izni istedim. Tuba ve timi, başka bir helikopterde, diğer kampa gidiyorlardı. İki kampa da aynı anda baskın yapacaktık.

"Aslanlarım herkes hazır mı?" Diye sordum.

"Hazırız komutanım" diye cevapladı timim gür bir sesle.

"O zaman göreyim sizi, her zamanki gibi tüm algılarınızı açmış olun. Emrimin dışına çıkmayın ve dikkatinizi dağıtacak her şeyi unutun. Biz Türk askeriyiz. Kolumuzu kesseler, dişimizle yakalarız. Şehit olmak yok! O şerefsiz dölünü, alıp evimize döneceğiz. Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı komutanım!" Diye hep birlikte bağırdılar. Ece, Anıl, Selman ve ben. 4 kişi kalmıştık timimde. Şerefsiz Görkem, keskin nişancı olduğu için onun yokluğunda geçici olarak bu göreve albay, Aslı'yı da dahil etmişti. Bugün o da bizimleydi. Mehmet abinin yokluğunda kendi timimin komutan yardımcısı Selman olmuştu. Ancak Aslı'nın geçici transferi ile şu anki görevde, tim komutan yardımcısı Aslı olacaktı kıdemi dolayısıyla.

Helikoptere iniş izni verince, yavaşça aşağıya süzülmeye başladık. Aşağısı engebeli bir araziydi.

"Komutanım iniş yapamıyorum, halat ile atlamanız gerekiyor" diye kulaklıktan pilotun sesini duydum. Onu onaylayıp halatı elime aldım ve besmele çekerek kendimi aşağıya bıraktım. Ardımdan tüm timde aşağıya inince, helikopter uzaklaşmaya başladı. Selman hemen elindeki cihazdan konum tespitini yapıp bana koordinat bilgisini verdi.

"Komutanım, kamp 4 buçuk kilometre sonra kuzeybatı yönünde."

"Tamam Atik, çok sessiz bir şekilde ilerliyoruz. Kuşlar bile bizi fark etmeyecek, Anlaşıldı mı"

"Emredersiniz komutanım" diyen ekibimle ilerlemeye başladık. Kuzey karargahta koordinasyon merkezinden beni ve Tuba'nın timini izliyordu. Iha'lar çoktan bölgeye varmıştı. Şu an Kuzey'e yoğun bir fotoğraf akışı olması gerekiyordu.

Bir süre daha ilerledikten sonra, havanın kokusu değişmiş ve soğumuştu. Sanırım yakınlarda bir su kaynağı vardı. Dur emri vererek, timimi durdurdum ve yere yattık. Ben de etrafı incelemeye başladım. Nefesimizin sesi bile duyulmuyordu. Etraf temiz gözüküyordu. Timim yerde yatmaya devam ederken, Aslı'ya işaret verdim ve ikimiz birlikte ilerideki çalılığa doğru sürüklendik. Çalılığın içine hafif girince, Aslı silahının dürbünüyle bakmaya başladı.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now