Bekleyiş

733 4 0
                                    


O akşam hiç olmadığım kadar heyecanlı , mutlu gittim eve . Biliyordum ki , bu bekleyiş bir neticeye varacaktı yarın. Birbirimizi deli gibi istediğimizi biliyordum. 

Duşa girdim. Önce saçlarımı kremledim. Mis gibi kokmam gerekirdi. pürüzsüz olmalıydım. 

Acaba nasıl dokunacaktı.  Sert mi olacaktı. Yoksa narince gezdirecek miydi ellerini vücudumda. 

Beynimi sarhoş eden bin bir düşünce arasında uykuya nasıl daldım nasıl uyudum farkında bile değildim.  

Sabah içimi kıpır kıpır eden enerjiye kulak verdim. Her şey özenli olmalıydı. Dün tüyden arındırmış olduğum vücuduma vanilya kokulu vücut losyonumu sürdüm. Makyajımı yavaş ve özenle yaptım. Dünden planlayıp hazırlamış olduğum elbiseyi ütüleyip üzerime giydim.  Bugün nasıl geçecekti zaman, nasıl akşam olacaktı. Gün içinde kaçamak yakınlaşacak mıydık. Göz göze gelecek miydik sık sık.. 

İşyerine geldiğimde saat 9:30 civarıydı. Kapıdan girer girmez gözüm  İsa'yı aradı. Giriş katta yoktu. Atölye katındaydı sanırım. Gelirdi birazdan nasılsa . 

İsa'yla en ufak bir kaçamak kollarken İsa'nın tepkisiz heyecansız hali beni şaşırtmıştı. Kaçamak bir bakışını bile yakalayamadım. Ne oldu? Soğumuş muydu benden ? İlgisi mi bitti ? Pişman mı oldu hemen? Böyle düşüncelere  kapılmak üzereyken ilgisinin azalmasına sebep bulamadım daha yakınlaşmadık bile. Belki de mesai çıkışına saklıyordu enerjisini. Sonuçta bugün yalnız kalacaktık. Ve çok iyi biliyorduk ki, bugün bütün sınırlarımızı kaldıracaktık.

Gün ufak bir temas, kaçamak bir bakış bile olmadan bitti. Mesai bitimine yakın son hazırlıkları yapmak için lavaboya yöneldim. Dişlerimi fırçaladım falan. Nede olsa kimse soğan kokan biriyle öpüşmek istemezdi sanırım. Hele ki ağız koku hassasiyeti olan biri için durumun daha da zorlayıcı olduğu aşikar.

Mesai bitimini iple çekerken , hiç beklemediğim bir olay oldu. Çalışanlar tek tek gidiyordu. Normal rutinde mağazayı kapatıp çıkacak olan kişi çalışanları hepsi çıktıktan sonra bir saat kadar mağazada bekliyordu gelen müşteri olur diye.  Genelde İsa ve ben kalıyorduk tabi. Zaten başkası kaldığı gün ben çok uzun süre beklemeden gidiyordum. İsa yoksa neden bekleyeyim ki.  İşimden hiç te memnun değildim aslında. Hem fazla mesai yapıyordum hem de düşük bir ücrete çalışıyordum. Daha önce bir çok kez istifaya meyil etmiş olsam da İsa'yla yakınlığım işe sabrımı koruyordu.

Herkes tek tek çıktı ve gitti. İsa da çıktı. Acaba geri mi gelecekti. Bir anlık şok yaşadım. Hiç bir temas olmadan  iletişim kurmadan öylece gitmişti. Neydi bu şimdi? Bütün o yakınlaşmalar falan anlık bir heves miydi? 

Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordum. Özgüvenim sıfıra inmişti resmen. Büyük bir aptallık hissi duydum. Nasıl da hazırlandım aptallar gibi. Kremler , parfümler, iç çamaşırı falan. Özenle ütüleyip  giydiğim elbiseyle öfkeyle bakarak eve gittim. dayanamayıp mesaj attım tabi 

 "Kalacaksın sanıyordum, eve mi geçtin ?" 

"Misafirim gelecek dedi ya amcam kalamadım maalesef " 

Eve geçtim özenle giydiğim elbiseyi büyük bir hayal kırıklığıyla çıkarmam dakikalarımı aldı. Elbiseyi çıkardığım gibi kirli sepetine fırlattım. Hayal kırıklığımla beraber kendimi teselli etmem çok uzun sürmedi. Çünkü henüz bir şey  yaşanmamıştı. Yoluma devam edecek konumdaydım. İşe gidip gelirdim işte. Hiç bir şey olmamış gibi davranabilirdim. 

Peş peşe sigara yakıyordum. Bir ara sigarayı fazla kaçırmış olacağım ki; halsiz düştüm. Yatağa attım kendimi. Öylesine hareketsiz, sessiz , sakin... Yatağa gömülmüştüm sanki. Bir süre hareketsiz bekledim. Sonrasında içime oturan o büyük sıkıntı rahat vermedi. Sindirmeye çalışıyordum. O kadar bitik bir hal almıştım ki. İki veya üç saat geçti bu şekilde . Saat 11 e geliyordu. Artık akışına bırakacaktım. Ne olursa olsun. Monoton rezil hayatıma devam edecektim yarın. Hayatım bu şekilde akıp gidecekti . Belki de sessiz sakin yapayalnız ölüp gidecektim işte.

11 e çeyrek kala hiç beklemediğim o mesaj geldi.

"Ne yapıyorsun?"

Bu neydi şimdi vicdan rahatlatması mı. Önce s*ktir edip sonra vicdanen hal hatır sormuş olmak için miydi? Delirecektim neden böyle yanardönerliydi bu adam. Bir hareketiyle tepetaklak olup bir mesajıyla dünyanın en mutlusu oluyordum. 

"Oturuyorum , sen ne yapıyorsun." dedim. 

"Oturuyorum bende , müsaitsen arayayım"

"Olurr"

Bir saatten fazla konuştuk. "İşyerinde mesafeme dikkat etmeye çalışıyorum"  dedi. "Bayağı ediyorsun evet" dedim. "Çok uzaktın bugün bana" dedim.  "Bir şey belli ederim endişesiyle özellikle bugün hiç bakmadım sana, elbise de giymişsin çok güzel olmuştun". dedi. " Sen beğendiğin için giymiştim zaten " dedim. "Sen niye yazmadın bana hiç bunca saattir" dedi. "Eve gittin sessiz sedasız , bir şey diyemedim" dedim. 

Fesleğen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin