1.KOMA HÂLİ

150K 7.1K 20.4K
                                    




Siyam serisinin üçüncü kitabı "Küllerinden"in devamıdır.

Şu bizim ışıkları bir açalım.

🕯️

MARE

1.KOMA HÂLİ



Michael Kiwanuka, Cold Little Heart


Benim göğsümde... acısı hiç geçmeyen bin dumanın izi var.

Gözlerimden, sonuçları hiç düşünülmeden söylenmiş bin yalanın yaşı akıyor; genzime is kokusu sinmiş, ne söylesem kül edilmiş dudaklarımın arasında. Dışarı çıksa kelimeler böyle bir dünyada çok fazla yaşamazlar. Böyle bir dünyada... dürüstlük, hiç edilmiş. Kazanmak için oynanan oyunlar, iyileri de kötü etmiş. Ne çıkıp "Niye kazanmak istiyorsun, çok mu önemli?" diye hesap sorabilirsin yana yakına, ne de alkış tutabilirsin yaptığına.

Her şey basit, her şey sıradan; bir anlamı, bir yeri olmadığı sürece sende.

Bir silahı ele alalım mesela... Caydırıcı bir etkisi var namlunun başındaki kişiyi, yapmak üzere olduğu eylemden; ateşlersen, ölür belki. Yaralanabilir de. Bir silahın amacı bu. Ona anlam yüklemeye gerek yok. Bunun için yapıldı. Zarar vermek için.

Ama duyguların böyle bir gücü var işte. Herhangi bir nesneyi, kelimeyi; belki bir cümleyi bir tabancadan daha ölümcül hâle getirme gücü... O değeri verdiğin insanın ellerinde.

Belki hemen öldürmez ama... Ama, zaten bu da en kötüsü, değil mi? Çünkü süründürür.

Bahçede, kollarımı göğsümde birleştirmiş, üzerimde kalın bir kazakla dikiliyor ve evin etrafına yerleştirilmiş korumalardan biriyle göz göze gelmeye çalışıyordum. Kötü kötü bakıyordum, kabul ama ben tatlı baksam da benimle konuşmamak; bir sorunum ya da isteğim olmadığı sürece yoluma bile çıkmamak için emir almışlardı. Çünkü dilin zehir.

İnsanları kolayca kandırabiliyor ve istediğim şeyi yaptırabiliyor olmam benim suçum değil, onların aptallıklarıydı. Mesela iki gün önce. Annemi de kendimi de hazırlayıp sanki Kunt Vidar Karyeli'yle buluşacakmışız gibi bir izlenim yaratarak evdeki çalışanlar dahil herkesi kandırmış, araç hazırlatmış, aracı kaçırmış; köprüde çevirmeye yakalanmıştım. Ülkenin teröristinden değil, omzunda galaksi taşıyan askerinden kaçmaya çalışınca adaletin ağına düşmem düşük bütçeli trajikomik bir tiyatro senaryosu gibi geliyordu kulağa.

Ama gerçekti tüm bunlar.

Behzat Karyeli'nin aile evinde hayaletler vardı. Bodrum dâhil beş katlı olan bu sarayda geceleri kapılar çarpıyordu rüzgârdan, çünkü penceleri açmadığım sürece duramıyordum bir odada. Kuş kafeste nefes alamıyordu. Kimseyle konuşmamak bana iki şey öğretmişti: Bir, çenesini uzun süre kapalı tutamayan biri için tek kelime etmeden geçirdiği iki gün, çölde susuz iki haftaya denkti. Ki iki haftanın sonunda muhtemelen ölürdün. İkincisi ise... Keşke biri bir daha çıkıp sessizlik ile huzurun doğru orantılı olduğunu söylese de tokatlasam. Çünkü bu cümleyi hayatım boyunca birçok kez, birçok kişi tarafından duydum ve gerçek anlamda tattıklarını düşünmüyorum.

Sessizlik ölümcül.

Sessizliğin insanı yaşattığı tek bir yer var; o da anne rahmi, dokuz ay boyunca. Ya da uyku hâli. İkisinde de bilincin yok. Bir de koma hâli var sanki Karaca.

SİYAM MAREWhere stories live. Discover now